Yazar kasa parçalandı

Komünizmin çökme sebepleri hafızalarda tazeliğini koruyor olmalı; bu rejimin insana zulmeden yapısından başka önemlilerinden üçü şöyle. Soljenitsin'in Gulag Takım Adaları ismindeki romanı. Polonyalı işçi lideri Leh Valesa'nın başını çektiği eylemler. Ve bir küçücük hadise: Bir Alman gencinin kendi uçağı ile memleketinden kalkarak radarlara yakalanmadan koskoca demirperde diyarları ile Rus topraklarını aşıp Moskova'nın ortasına, Kızıl meydana inmesi. Bu iniş, Sovyet yönetimince her nasılsa gizlenememiş ve tam bir skandal olmuştu. Dünkü çok sıradan gibi yaşanan bir olay bunları hatırlatıyor. Çarşamba günü Başbakan Ecevit, Hüsamettin Özkan'la birlikte Başbakanlık binasından çıkarken Ahmet Çakmak isimli vatandaş, elindeki yazar kasayı Başbakanın ayakları dibine fırlatarak şöyle haykırdı "Başbakanım, bu yazar kasa artık işime yaramıyor; 6 bin dolar borcum var, ödeyemiyorum!!!" Polisin derdest edip götürdüğü vatandaş yapma çiçek satıcısı bir esnafmış. Esnaf tabanın temsilcisidir. Zelzelenin tehlikesi, tabandan topraktan gelmesidir. Bir sosyal zelzele yaşanıyor. Ekonomik kriz siyasi krize veya siyasi kriz ekonomik krize bunlar da sosyal krize yol açtı. Şimdi üçü birbirini beslemekte. Her gün birkaç ilimizde esnaf yürüyüşü var. Bu mazbut, çilekeş ve gayretli insanların dahi sabrı taştı. Ne enteresandır ki Ahmet Çakmak, o amatör Alman pilot gibi hiçbir koruma ve kamera tarafından görülmeden Başbakanlığa kadar gidebilmiş. Hem de kucağında kocaman bir yazar kasa ile birlikte. Esnaf bitmiş, tüccar şaşkın, işçi yarı ölü. Emekli, can çekişiyor. Bunları görmemek için halktan kopuk, uzak ve alâkasız olmak lazım. Ecevit'in dünkü grup konuşması sadece tebessüm uyandıracak cinstendi. Bunlar nerede yaşıyorlar acaba? Vaziyet kötü değil berbat. Anormal şartlarla gelenler, anormal şartlarla giderler... Türk milletinin kimseye diyet ve minnet borcu yok. Yazar kasaların sustuğu yerde insanlar konuşur. Borcunu ödeyemeyen, çalışanına maaş veremeyen, evine et-ekmek götüremeyen... İnsanlar feryat etmesin de ne yapsın. Bugün yazar kasayı yerlere atıyorlar, yarın kendilerini atacaklar.