Üreten toplum olmak şart

A -
A +

Hükümetin sun'i teneffüsle yaşadığı artık herkesçe kabul ediliyor. Merak edilen o değil. Sonrası. Demek ki Başbakan'ın kendilerini alternatifsiz görmesi çok da umur edilmemekte. Değişik tahminler yürütülüyor. Kemal Derviş başkanlığındaki bir kabine en zayıf görülenlerden. Fakat yine de belli olmaz.. Bakarsınız bir ara formül bulunur. Hangi ihtimalin senaryolaşarak hayata geçeceği meçhul. Tahmin edilen, post modern bir senaryo ile değişikliğin gerçekleşeceğidir. Bir milli mutabakat gibi. Ancak bu milli mutabakat 12 Mart İktidarlarına benzer olmaz. Ne enteresandır. 12 Mart, hiç alakası yokken CHP genel Sekreteri Bülent Ecevit'in istifasına da sebebiyet vermişti. Bu defaki ise Başbakan Ecevit'in şu veya bu şekilde düşmesiyle neticelenecek. Ecevitler adına hazin olan kötü sondur. Bundan böyle bir daha Başbakanlık yüzü görmeyeceklerine göre final hiç de iç açıcı değil. Bütün bunlar, fazlası ile bilindiği halde hükümetin yerinden kıpırdamaması bir türlü anlaşılamıyor. Halk iki yorumda bulunmakta. Ya istifa edemiyorlar. Veya bir korkuları var; kendilerinden sonra gelenler onları zora sokabilirler. O dolarlı kaygılar da fazla isabetli görünmüyor. Daha ziyade bu hükümetin varlığından istifade edenler kabine gittiğinde doların fırlayacağını söylüyorlar. Dedikleri doğru olabilir. Lakin millet öylesine rahatsız ki. Her gün uyanık kalmaktansa bir gün korkulu rüya görme tercih edilmekte. Bunlardan daha vahimi başka bir konu. Hükümet gittiğinde gelen hükümet berbat manzarayı düzeltmeye muktedir olabilecek mi? Kim gelirse gelsin, iç dış, sivil asker hangi destekle yerine oturursa otursun 58. Hükümetin işi fevkalade müşkil olacaktır. Krizden doğan enkazın bazı siyasiler 1 yıl bazıları 10 yılda kaldırılabileceğini ifade etmekteler. Bir uçak yere çakıldı. Bunda kabahat sadece mevcut pilotta değil. Önceki pilotun da günahı var, sonrakini kabine oturtanların da. Geçmiş yıllarımıza da yazık, gelecek yıllarımıza da. Dolaylı da olsa karşı karşıya gelen iki kişi var. Kemal Derviş'le Derviş Günday. İki derviş de Türkiye için bir şeyler arıyor. Herhalde en akılcı olanı Kemal Derviş'in, Derviş Günday'a kulak vermesi. Türkiye esnafı ile san'atkârının başındaki insan, hayatın tam içinde. Sözleri teoriden ziyade pratik faydaya dönük: -Bunalımdan çıkış için dürüst kadrolara ihtiyaç var. Ülke ekonomisi dolara endekslendi. Dolar yükseldikçe insanların ümidleri kararmaktadır. Halkı tüketen toplum olmaktan çıkartıp üreten toplum haline getirmeliyiz. Kemal Derviş'se dün şöyle diyordu: -Büyümeye temmuz ayında geçemezsek üzülürüz. Aktarılacak kaynak şeffaf olacak. Ciddi oranda dış destek sağlayacağız. Yeniden yapılanmayla uzun vadeli bir iş gücümüzü yarının inşasına harcamalıyız. Kemal Derviş'in dediklerinin gerçek olmasını dileriz. İnşallah, IMF ile Dünya Bankası hayal kırıklığına meydan vermez. Beklenen krediler gelse de gelmese de şaşmaz doğru diğer dervişin işaretinde. Halkı tüketen toplum olmaktan çıkartıp üreten toplum haline getirmek. Böyle olmazsa bu temmuz değilse bile başka temmuzlarda yine üzülürüz. Üretmeden tüketmek israf çılgınlığına yol açtı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.