Özlenen adam

A -
A +

Turgut Özal'ın 8. ölüm yıldönümü. O'nun iktidarı bir rüya gibi gelip geçti. Millet, hâlâ kaybettiğine inanamıyor. Dün Özal için "alışamadık" diye slogan dolaştıranlar, bu defa yokluğuna alışamadıklarını itiraf etmekteler. Bu ülke insanı, Özal'la beraber sadece refahı değil, hürriyet zevkini de tattı. Farklı dünya görüşündeki insanların bir araya gelebileceğini O'nun iktidarı gösterdi. Hoşgörü kavram olarak Turgut Özal döneminde ülke kültürüne yerleşti. Turgut Özal, bir sembol adamdı sanki. Millet, yüzlerce yıllık yenilmişlik, yıkılmışlık duygusundan O'nun önderliğinde kurtuldu. Ülke insanının yüreğindeki kor ateşi dışarı vurmasına fırsat verdi. Bu kendinden eminlikti. Rekabet azmiydi. Korkmamaktı. Hamle yapabilme cesaretiydi. Bu sebeple yabancı sermayeden duyulan ürkeklik atıldı. İnşaatçı, tekstilci ve daha akla gelebilen her türlü ticari mümessillerimiz dünyayı yeniden keşfettiler. Önümüzde açılmadık kapı kalmadı. Üç yılda bir yurt dışına çıkma zorlukları yerle bir edildi. Beyin göçü tersine çevrildi. Lisansa ve lisans üstünde öğrencilerimiz dünyanın en seçkin üniversitelerine girer oldular. Yabancı sermayeden korkulmadığı gibi yabancı paradan da korkulmadı. Türk Parasını Koruma kanunu olanca mevzuatı ile kaldırılarak daha uygulanabilir hale getirildi. TCK'nın sabıkalı maddeleri silinip atıldı. Türk vatandaşı evine iş yerine telefon bağlatmak için 10-15 yıl bekleme eziyetinden kurtuldu. Yetmedi, istediği ân, istediği yerle konuşabilme imkânına kavuştu. O da yetmedi cep telefonu ile tanıştı. Gündelik hayatımıza kredi kartı girdi.. Bilgisayarın hayatımıza girmesi ise gerçek bir devrim oldu. O, ağır sanayi projesini reddederek bilgi toplumu hedefini gösterdi. Bilgisayar bilgi toplumuna koşmakta en mühim unsurdu. Eğer Turgut Özal, bilgisayarı getirmeseydi bugün interneti belki işitir, böylece sanayi devriminden sonra iletişim devrimini de kaçırmış olurduk. Sadece bilgisayar mı? Çok kanallar, kablolu TV'ler, gazetelerin ekonomi sayfalarına kavuşması da O'nun devrinin hediyeleri. Futbolda eziklik duygusundan ilk defa ne zaman çıktık? KDV, keza O'nun vergi sistemine tanıştırdığı bir yenilik. Borsa ile tanışıklık da Özal'la mümkün oldu. Elektrik kesintisinin şart olmadığı yine Özal'la görüldü. Daha evvel bir demir perde memleketi gibiydik. Korkularımız vardı. Ruslar Türkiye'yi istila edecek... gibi. Bir de övünmelerimiz. "Bir Türk dünyaya bedeldir"vari... İkisinin de gerçek dışı olduğunu Turgut Özal, bu millete öğretti. Devleti baba olmaktan çıkarttı. Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar üçgeninde, bir başka ifade ile Osmanlı Coğrafyasında yeniden mevcut olduk. Bu alanda Türkiye hesaba katılmadan denklemler kurulamaz oldu. Buyuran devlet, yerine hizmet eden devlet anlayışını gündeme getirdi. Fikirlerden korkulmaması gerektiğini kafalara yerleştirdi. Bir sevgi odağı oldu. En zıt insanlar O'nun sevgisinde buluştular. Hiç mi kusur ve kabahati, hataları olmadı? Olmaz olur mu? Büyük adamların hataları da büyük olur. Buna rağmen hangi hanenin kabarık olduğuna bakılır. Hep şaşırtmıştı. Ölümüyle de şaşırttı. Cenazesindeki ihtişamla da. Bugün Fatih'in İstanbul'u fethetmek için otağ kurduğu tepede yatıyor. O öldü, yavaş yavaş bir ideal de öldü. 21. asrın Türk asrı olacağına öylesine inanmıştık ki... Ölümünden sadece 4 yıl sonra toplum, tekrar birbirine düşmeye başladı. Turgut Özal'ın bıraktığı boşluğun doldurulamamasından dolayı sancılar yaşıyoruz. Türk milleti liderini arıyor. Onu bulsa kriz de bir şey değil, başka eksiklikler de. Lider yok. O yok olduğu için tekrar 30 yıl evveline döndük. Bir kere daha 70 sente muhtaç duruma düştük. Türkiye memur edilmiş kurtarıcılarla kurtulamaz. Milletin bağrından çıkacak. Onunla aynı hamurdan, aynı çamurdan yoğrulmuş olacak. O'nu tanıyacak. Dertleri ile dertlenecek. Turgut Özal, dört eğilimi birleştirdi... Üç de ilke getirdi. Eğer krizden çıkılmak isteniyorsa lüzumsuz yere havanda su dövülmesin. İşte değişmez reçete. Teşebbüs hürriyeti, fikir hürriyeti, din ve vicdan hürriyeti. Bu üç hürriyet nefes alamaz duruma düştüğü için kriz çıktı. Bu böylece bilinsin, inanılsın ve gereği yapılsın. Keçi boynuzunda şeker aramanın mânâsı yok.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.