Vaziyet netleşiyor

A -
A +

Kemal Derviş'in yol haritası belli olmuştur. Ecevit'ten sonra DSP'nin başına düşünülen isim. Düşünen kim? Bülent Ecevit mi? Hayır? DSP'liler mi? Hayır. Beyazsaray yönetimi. Ecevit, hayatta iken kendisine bir jübile hazırlayabilirler. Veya sonrasında delegelerin ittifaka yakın bir çoğunluğu ile bu partinin kaptan köşküne çıkabilir. Yeşilçam Filmi'ni hatırlayalım. Bir gün Başbakan'la Cumhurbaşkanı kavgaya tutuşur. Havada bir kitap uçuşur. Bu kitabın kapağında "Anayasa" yazılıdır. Başbakan yardımcısı Cumhurun başkanını nankörlükle itham eder. Babasına anayasa yazılı bir kitap atılmasını hazmedememiştir. Ve böylece çürük ipliğe bağlı Türk ekonomisi dibe vurur. Ekonomik felaket başlar. Herkes, "ne olacak?" derken Washington devdeye girer. Bir kişiyi yollarlar. Hükümet bu kişiden bürokrat olarak faydalanmayı düşünür. O, bunu kabul etmez. Edemezdi zira herşey önceden dizayn edilmiştir. Ekonomiden sorumlu bir Bakanlık telaffuz eder, arzusu aynen yerine getirilir. Zaten daha ismi geçtiği ân bir kısım gazeteler, kendisine sürmanşetten inanılmaz bir destek sunarlar. O destek bugün de devam ediyor. Amerika neden konuyla bu kadar alakalı? Bilinen sebebi iktisadi?. Ekonomisi bozuk bir devlet dünyanın başına gaileler açar. Hele o ülke doğu-batı geçidinde ve 70 milyonlardaysa. İkinci sebepse daha başka. Olayları tahlil edilirse varılacak sonuç şudur... 28 Şubatın arkasında Amerika vardır. O Amerika, bugün de 28 Şubat sürecinin devamından yanadır. Ne var ki demokratik sol Ecevit, yükü taşıyamaz duruma gelmiştir. Kendisinden sonra partisinin birliği koruyamama tehlikesi de bulunmaktadır. Halbuki DSP çizgisi Amerikan çıkarlarına uygundur. Bundan dolayı Beyazsaray, Türk krizini lehine olarak menfaate dönüştürmüştür. Rüzgârlandırdığı bir adamı Ankara'ya yolladı. Bir kurtarıcı olarak. Hem de DSP'ye rağmen, MHP'ye rağmen ve ANAP'a rağmen. O kadar ki kabinedeki yerinin "tuhaf" olduğunu bizzat Kemal Derviş'in kendisi ifade etmekte. Zira koalisyon bilfiil üç değil dört ortaklı. Ve çifte kumandalı gibi. Tıpkı... Kemal Derviş'in DSP'nin başına hazırlanması tıpkı Süleyman Demirel'in Adalet Partisi'nin başına hazırlanmasına benziyor. AP Genelbaşkanı Ragıp Gümüşpala vefat ettikten sonra yerine Koca Reis lakaplı Saadettin Bilgiç'in seçilmesi beklenirken kongre müthiş bir sürprizle Süleyman Demirel diye bir ismi seçti. 49 yıl sonra tekrarlanan filmde bu defa kabineye gelip oturma söz konusu oldu. Renk farkı. 40 yıl önce siyah-beyaz esastı, şimdi her şey renkli. O malûm kongre mizansenleri daha sonra gelir. Sayın Derviş, solcu olduğunu ve soldaki yerini sosyal demokratlıkla demokratik solculuğu birleştirerek terennüm ediyor. Bir sürçü lisan mı yoksa bir kurnazlık mı? Bir keresinde Deniz Baykal'a sormuştuk arada ne fark olduğunu. İki tarifi de kendilerinin yaptığını; sosyal demokratlıkla demokratik solculuğun aynı olduğunu söylemişti. Demek ki... Kemal Derviş bir misyonla gelmiştir. 28 Şubat konjonktürünü devam ettirerek ekonomiyi iyileştirmek. Yapısal reformlar vs. işin cilasıdır. Özü ise yukarıdaki cümle.... Bu sebeple 25 yıl yurtdışında kalması, ülkeye Hilton'un penceresinden bakması, belki Van'ı belki Adana'yı dahi görmemiş olması önemli değil. Anlaşılmadıysa tekrarlayalım... Bu hükümet bitmiştir. Varlığı Bülent Ecevit'e bağlıdır. Varlık sebebinin bir gün şu veya bu şekilde siyasetten çekilmesi ile yeri boş kalmayacaktır ve Ecevit eliyle yapılanlar, bu defa paraşütle gelen adam tarafından ifa edilecektir. 550 kişiye ne oldu da dışarıdan kurtarıcı ithal edildi deniyordu? Bunu 550'ye sormalı. Üstelik ithal edilmedi. Kabulü mecburi bir ihracat söz konusu... Dua ediniz de Kemal Derviş'in yerlilik tarafları artsın. Program vs. tali konular.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.