DSP kongresi

A -
A +

Bülent Ecevit, bir kere daha partisinin başına seçildi. Başka bir sonuç da beklenemezdi. Bizde partiler kurucularının tapulu arsası kabul edilir. Parti liderin malıdır. "Parti içi demokrasi" asılsız bir ibareden başka bir şey değildir. Ecevit'in tekrar seçilmesi kesin olduğu halde iki adayın çıkması dahi hoş karşılandı mı? En önce Bülent Bey tedirgin oldu. Adaylığı ile bir medeni cesaret örneği gösteren Sema Pişkinsüt'se koruma isteme zarureti duydu. İşte parti içi demokrasi. Bu hal, sadece DSP'ye mahsus da değil. Hemen bir çok partide lidere rağmen aday olmak çok şeyi göze almak demektir. DSP kongresi bir formaliteden ibaretti. Öyle de oldu. Kanuni mecburiyet yerine getirildi. O yerine getirilirken de manevralarla bir çok menfaatler devşirilmek istendi.. Ülke için bir faydası olmamıştır. Fayda yalnızca cüz'i bir iç turizm ve ticari hareketten ibaret. Delegeler, Ankara'ya taşındıklarından uçaklar, otobüsler, benzin istasyonları bir miktar para kazandılar. Bir de Ankara Otelleri, lokantalar ve kongre çevresindeki seyyar satıcılara yaradı. Bundan ötesi hiç... Kongre, Ecevit'in çok bunaldığı bir zamanda imdadına yetişti. O'na nefes alma imkânı verdi. Sağlığı ile alakalı çok şeyler söyleniyordu. Genelbaşkanlığı için alttan alta kulis yapılıyordu. Kemal Derviş diye biri emri vaki ile gelmiş, yakın tehlike arz ediyordu.. Enerji Bakanı Ersümer, onca mücadeleye rağmen yerinde tutulamamıştı. Bundan dolayı Ecevitler kongreye dört elle sarıldılar. Güya yeni şeyler söylenecekti. Ne söylenecek? Ecevit'in söylemediği ne kaldı? Neler söyleyip terk etmedi ki!... O bunların üzerinde değildi. Demokratik solu yeniden izah edecekti... Daha mühimi ise yeni bir hedef gösterecekti. Tek başına iktidar. Demokratik sol hâlâ anlaşılamamış mı? Sanki bugün Bülent Ecevit tek başına iktidar değil mi? Ortakları Rıdvan Budak'tan ileri bir sadakatle kendisine bağlılar. Yeni izah ve hedef lafları bahane. Böylece gündem değiştirilmek isteniyor. Ama aç insanların gündemini nasıl değiştirirsiniz? Yüz binlerce aç var milyonlar işsiz. Türkiye iflasın eşiğine getirildi. Parlak nutuklar ve uçurulan güvercinlerle karınlar doymuyor. Çekler, senetler, borçlar, maaşlar ödenmiyor. Sayın Ecevit yakışanı yapmamıştır. Bir ilke imza atmalı ve kongrede "işte halefim! Yerime O'nu aday gösteriyorum" diyerek çekilmeliydi. O zaman Türkiye'nin yıkılmadığını görecekti. Daha ne ister ne bekler? 1957'den bu taraf politikada tam 44 yıl. Milletvekilliği, bakanlık, parti genel sekreterliği, başbakanlık. Görevi zirvede iken bıraksaydı iyi ederdi. "Tek başına iktidar diyor." Hangi iktidar? Ortakları gibi partisinin de barajı aşıp aşamayacağı münakaşa edilirken hâlâ mı bir hayalin peşinde sürüklenmek? Bırakınız tek başına iktidarı.. Olacak bir seçimde mevcudun yarısını korumanız muhaldir. DSP Kongresi yabancı devlet ve finans çevrelerinin "bakınız bu son yardımımız. Bir daha imkânsız" ihtarını yaptıkları günlerde oluyor. Verdikleri parayı kontrol için ya kanunlarımız değiştirilmekte veya yenileri çıkartılmakta. Memleketi böylesine utanılacak duruma kim getirdi? DSP ve ortakları değil mi? Hüsranla biten İstikrar programını ağza alan var mı? Sosyal barış diye bir şey kalmadı. Rumlara bile barış götürmek için harekata giriştiğini iddia eden Ecevit, vatandaşları hayat görüşlerine göre böldü. Bülent Ecevit tekrar aday olmakla, tekrar seçilmekle hata etmiştir. Hırslı hesaplar uğruna bir fırsatı kaçırdı. Çekilecekti. O ise çekilmek yerine Kemal Derviş'e karşı gövde gösterisine girişti. İthal değil yerli solcu olduklarına dair sözü Derviş'e taştır. Zaten tek yeni cümle de bu. Ne demiştik? Parti liderin malı kabul edilir. Bu geri kalmış ülkelerin siyaset üslubudur. Ecevit, partiyi tek mirasçısına bırakmak istiyor. Zaten O'ndan devr almamış mıydı? Rahşan Ecevit, DSP'nin dününde ve bugününde otoritedir. Bundan sonraki mücadelesi o otoriteyi yarınlarda da devam ettirmek. Bay Ecevit'in halefi Bayan Ecevit'tir. Sema Pişkinsüt risk almıştır. Haysiyetler risk almadan korunamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.