Eller kırılmasın...

A -
A +

Ecevit'in ilk iktidara geldiği 1974, radyolu yıllardı. Televizyon vardı, fakat henüz yaygın değildi. O zaman böylesi açık oturumlar yoktu. Meydan mitingleri revaçtaydı. Mavi gömlekli Karaoğlan'ı uçurduğu güvercinlerle bu meydanlarda dinleyip arkasından gidenler, seçim akşamlarında radyolarda sabahlara kadar açılan sandık sayıları ile çıkan oyları takip ederlerdi. Dağa-taşa Karaoğlan ismi yazılmıştı. Kazandı; fakat o gün de bugünkü gibi tek başına iktidar olamadı. Bir süre sonra yokluklar başladı. Bugün ne aranırsa mevcut ama alınamıyor. O zaman her şey birdenbire yok oldu. Parası olan da ihtiyacını temin edemiyordu. Bugünse para olmadığı için ihtiyaçlar kalmakta. Bakkal raflarında gördüğünüz, bildiğiniz ne varsa piyasadan çekilmişti. En mühim unsurlardan biri olan benzin bitti. İstasyonlarda kuyruklar ilk akşamlardan başlıyordu. Diğer ortak Erbakan, hayran duygularla gittiği Arabistan'dan gram benzin alamadan döndü. Trajedi tarihiydi.... En ateşli Ecevitçiler, bir zaman sonra "elim kırılsaydı da Ecevit'e oy vermeseydim!" diye homurdanmaya başladılar. Hakîkaten elini kıranlar görüldü. Kamyon şoförlerinden levye ile elini kıranlar çıktı. Türlü ihtiyaç kuyruklarında çok acı kavgalar yaşandı. O şartlarda Ecevit, 1974 affını çıkardı. Ne kadar yıkıcı, bölücü, terörist varsa dışarı salındı. Bugün de tek başına iktidar değil. Bugün de af çıkartmış bulunuyor. Bugün de cümle sabıkalılar dışarıda. Bugün de insanlar, "elim kırılsaydı da oy vermeseydim" diyorlar. Şu kadar ki bugün ikili değil üçlü koalisyon iktidarda. Kızgınlar yalnızca DSP'ye oy vermiş olanlar değil. Sadece onlar elim kırılsaydı da... diye konuşmuyorlar. MHP'ye; bilhassa bu partiye, ANAP'a oy verenler de aynı isyan halindeler. Bu insanlar partilerinin bittiğini iddia etmekteler. İntihar ettiğini söylemekteler. Moralleri bozuk. Derin hayal kırıklığı içindeler. Tarih tekerrür etti. Yardımcı aktörler değişse de baş rol oyuncusu aynı. Sahnelenen oyun aynı. Filmde görülenler aynı. Efektler, diyaloglar sonuçlar aynı. Bu defa bir de yokluklara, yolsuzluklar eklenmiş durumda. Nesiller değişse de halk aynı. Mağdur, mazlum ve kimsesiz halk. İktidarda bu ekip var "elim kırılsaydı.." deniyor. Diğerleri gelse farklı mı konuşulur acaba. Ne yazık ki kim gelse bir zaman sonra hüsran başlamakta. Çaresizlik çok kötü. Vatandaş çaresiz ve şaşkın. Ona kim sahip çıkacak. "Elim kırılsaydı..." demek insanın kendine bedduadır. Buna sebep olanlar o kadar rahat ki. Şaşmamak mümkün değil. Eller kırılmasın. Ellerin kırılmaması kalplerin kırılmamasından geçer.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.