Kral

A -
A +

Osmanoğulları, padişahından en genç şehzadesine kadar, yurt dışına zorunlu çıkıştan sonra hiçbiri, hiçbir gün, hiçbir yerde hiçbir devlet adamı ve elbette ki Türkiye hakkında hiçbir incitici ifade kullanmadılar. Bu netice inanılmazı başarmaktır ve ancak asaletle mümkün olur. En zor vakitlerinde dahi mensubu oldukları ırkı ve dini en iyi şekilde temsil etmek için ellerinden geleni yaptılar. Halbuki dünyanın dört tarafına savrulmuş ve umumiyetle fakr-u zaruret içindeydiler. Çoğu öylece öldü gitti. Şimdi hayatta ikinci üçüncü nesilden bir avuç hatıra var. Oradan bu güne gelince... Eski Bulgar kralı, 55 yıllık bir sürgün hayatından sonra ülkesine avdet etti, parti kurdu ve girdiği genel seçimlerde yüzde 42'lik yüksek bir oyla zafer kazandı. İnsan "işte demokrasi bu" demekten kendini alamıyor. Dünya tarihinde ilk defa yaşanan olayla bir kral önceki unvanını bırakarak veya onu ikinci plana alarak demokratik yolla başbakanlığa yani Bulgaristan'ı yönetme yoluna giriyordu. Bu haberin çıktığı gün bir başka hanedanla alakalı o mulum haber de sütunlardaydı. İran şahının Londra'da bir otel odasında ölü bulunan kızı Leyla, İran bayrağına sarılı tabutu ile Paris'e doğru yola çıkacaktı. İsmi Bulgaristan da olsa küçücük ve üstelik daha düne kadar demirperdenin en katı memleketlerinden olan bir Avrupalı, dünü hakikaten dünde bırakarak yeni şartlara bakıyordu. Kimse krallığa dönüş için II. Simeon'u icranın başına getirmedi. Diğer taraftan bu politikacı da bundan böyle belki "dr" unvanı gibi "isminin önünde "kral" yazacak ve böylece şöyle bir enteresan etiket ortaya çıkacaktır: "Kral Başbakan Simeon". Kazanan kim? Kazanan her ne kadar ismi geçen kişiyse de aslında Bulgaristan. Tarihi ile barışmış ve tahakkuku istisnai bir keyfiyeti milletine armağan etmiştir. 'Kral' II. Simeon'un seçilmesi gerektiğinde olanlara sünger çekmenin en tipik misali olmuştur. İran'sa bunu başaramadı. Türkiye'nin de başaramadığı gibi. İran, en azından cenazeyi kabul edebilirdi. Hatta merhumenin annesiyle kardeşleri de O'na eşlik edebilirlerdi. Kolay mı hele bir teşebbüs edilseydi bakınız neler olurdu. Bizde olduğu gibi orada da devrimlerin elden gideceğine dair çığırtkanlıklar yapanlar çıkardı.. Bunun gibi eğer bizde "af" diye isimlendirilen kanunla yurda dönen hanedan mensuplarından seçime girenler çıksaydı aynı çığırtkan mayadakiler yine en mantıksız iddialarla ortalığı velveleye verirlerdi. Neyse ki "af"tan evvel vakarlarını muhafaza eden Osmanoğulları, "af"tan sonra da aynı çizgiden şaşmamanın basiretini gösterdikleri için bir sıkıntı yaşanmadı. Bundan sonra da yaşanmayacak. Resmettiğimiz manzara, hoşgörü ve hoşgörüsüzlük örneklerine dair derslerdir. Gerçi bu "hoşgörü" lafının da cılkı çıkartıldı ama o ayrı. Müessesenin kendisi değerlidir. İnsanlar da toplumlar da hoşgörüye her zaman muhtaç. Böylece sertlikler aşılarak yumuşak ve huzurlu iklimlere girilir. Bulgaristan ilginç bir hoşgörü iklimiyle kucaklaşırken, mahzun olan sadece Prenses Leyla'nın cenaze sahipleri değildi. Türkiye'de de nice "prensesler" mahzun müteessir ve mükedder oldu. Çünkü tek kişilik bir tiyatro oyununu sahneye koyuyorlardı. Lise bitirmiş o kızlar heyecanın zirvede olduğu dakikalarda peruk takıp imtihana girebildiler. Jakoben zihniyet, kendi öz çocuklarına bunu reva görüyordu. Dün medya o fotoğraflarla doluydu. Çocukların peruklu ve peruksuz halleri verilmekteydi. Yazdıkları gibi ortada tam bir komedi vardı. Ancak komedi yapan kızlar değildi. Hoşgörüden nasipsizler gülünç duruma düşmekteydiler. Tarih, Simeon gibi, Leyla gibi 'Ayşe'yi de kayda aldı... Zaman en iyi ilaçtır. Sabredebilene. Sabreden 55 yıl sonra bile muzaffer olabiliyor. Yeri gelmişken bir tarihi zarurete de işaret etmeliyiz. "Osmanoğlu" soyisminde bir çok aile mevcut. Halbuki bu tip Türk beylik ve hanedan unvanlarını yalnızca nesep olarak o sülaleye mensuplar kullanabilmektedirler. Bu kanun icabıdır. Öyleyse bir ayıklama yapılması şart. Tarihe hizmet ve yarınki karışıklıkların önünü almak gibi bir hayır işlenmiş olur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.