Anayasa değişecekse...

A -
A +

Asla hafife almıyoruz; basket millî takımının maçlarını takip ettik; şampiyonluğu kaçırmaları ile üzüldük, ikinci gelerek dünya kupasına katılma imkânını yakalamaları ile de iftihar ettik ama bu toplum, bir maça gösterdiği ilginin çok küçük bir parçasını olsun kendi ülkesinin yargıtay başkanından da esirgememeliydi. Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'un adli yıl münasebetiyle Yargıtay'da tertiplenen merasimde yaptığı konuşma hak ettiği karşılığı bulmadı. Halbuki sayın Selçuk, belli ki uzun ve titiz bir çalışmayla o güne hazırlanmıştı. Konuşması cesurdu. Toparlayıcıydı. Türkiye'nin önünü açmaya dönüktü. Bu konuşmanın bütününe katılırsınız veya katılmazsınız. O ayrı mesele. Fakat yok sayamazsınız. Dile getirilenler öyle ayak üstü düşünceler değil. Mesela Yüce Divan vazifesi Yargıtay'a verilsin diyor. DGM'ler hemen kaldırılsın istiyor. Türkiye Partiler mezarlığı ayıbından kurtulsun arzu ediyor. Düşüncenin önündeki engeller olmasın diye çırpınıyor. Demokrasinin lüks bir oyuncak gibi telakki edilmemesini bekliyor vs... Buna rağmen ses yok, çıt yok, kabul yok, red yok.. Eğer; bir memleketin Yargıtay Başkanı yukarıda her biri başlı başına konu yapılacak ağırlıktaki teklif ve tenkidlerden de ileri giderek yürürlükteki anayasayı polis tüzüğüne benzetiyorsa orada bu konuşmanın karşılık bulması gerekir. Ya evet doğru diyor veya hayır yanılıyor denmez mi? Bunlar denmedi. Üstelik Sami Selçuk'un nutku anayasanın 37 maddesinin değiştirilmesi için siyasette mutabakatın arandığı günlere denk geliyordu. Sükût ikrardan gelir. O halde yamalı bohçaya irice bir yama yapmanın ne faydası olacaktır? Sadece oyalar. Biraz daha zaman kaybı, biraz daha aydın kıyımı olur o kadar. Bu anayasa, 1982'de kabul edilmesini takip eden yıllardan başlayarak farklı aralıklarla değişti. Şimdi yine değişiklikler yapılıyor. Herhalde bundan böyle O'na 1982 Anayasası demek de doğru olmaz. Aslıyla özüyle alakası o kadar azaldı ki... Oysa bir kanun bir mantığın muntazam mahsulü olmalı. Pekâlâ şu yamalı bohçaya dönen zavallı anayasa hangi mantığın muntazam mahsulü sayılacak? Yeni bir anayasa yapmaktan niçin bu kadar korkuluyor? Zor mu, imkânsız mı? Yüksünmenin sebebi ne? 37 Madde zaten anayasanın esas işleyen maddelerinin yarısı demek. 37 Maddeyi kaleme alan bir meclis diğerlerini de yapamaz mıydı? Elbette yapılır. Biz kurucu meclisi şart görenlere katılmıyoruz. Bu ihmalkârlık, toplumun hassas olmamasından kaynaklanıyor. Şu var ki toplum da kendiliğinden hassasiyet kesp etmez. Zihnen hazırlanması lazım. Nasıl hazırlanacak? Metod ortada. Merak edilse de edilmese de haftalık gazete ilaveleriyle yerli yabancı artist-manken ne kadar magazin malzemesi varsa onların giyim markalarına kadar halka ezberlettiriyorlar. Yargıtay başkanının şu konuşması gazeteler tarafından ilave olarak verilemez miydi? Biri olsun böyle bir seçkin davranış sergileseydi. Sadece gazeteler de değil. TV'ler de anayasaya polis tüzüğü diyen bir konuşmayı görmezden geldiler. O halde; şu kadar kitle bir sivil anayasa yapamazsanız suç kimin... Ne yapıp edip 12 dev yayıncı... 12 dev hukukçu.. 12 dev siyasetçi, 12 dev iktisatçı, 12 dev edebiyatçı, 12 dev ilahiyatçı çıkartmak lazım. O zaman dünya ligine yükseliriz. Onlar çıkacaklar. Ancak biraz daha var. Hele şu liyakatsizler sahadan çekilsin..Her şey iyi olacak.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.