Kâinatta tesadüf yoktur

A -
A +

Henüz 10. ayına girdiğimiz yeni yüzyılla milenyumdan umulanla bulunan apayrı oldu. Türkiye, krize yakalandı. Dünya teröre. Oysa 31 Aralık 2000'in gelişi, gün gün geriye sayılarak sabırsızlıkla beklenmişti. Gregoryen takvimle 21. Asır ve 3. Bin başlayacaktı. Dünya; en azından kendini batılı kabul eden dünya, takvim değişikliğini büyük bir şenlikle karşıladı. 2000'i 2001'e bağlayan gece yarısı yer kürenin dört bir yanından televizyon naklen yayınları oldu. Saat farkıyla yeni zamana en evvel giren memleketler şanslı sayıldılar. Havai fişekler atıldı. Danslar yapıldı. İçki, sular gibi aktı. Yılbaşı çılgınlıklarına milenyum sarhoşluğu eklendi. İnsanlık huzur, saadet ve refah arayışındaydı. Beklenen gelecek bunu vaad ediyordu. Daha doğrusu insan, ona böyle bir misyon yüklemiş, sonra da kendi masalına inanmıştı. Hepsinin hayalden başka bir şey olmadığı bugün çok acı bir şekilde görülmekte. Veya Türkiye kendi derdine, batılılar da kendi acılarına düştüklerinden kimse o rüyayı hatırlayamamakta. Demek ki "zeman yine ol zeman, devran yine ol devran". Zaman esrarını korumakta. Güneş doğudan doğup batıdan batmakta. Ay her gece görünmekte. Yıldızlar çıkmakta. Fırtına esmekte. Bebeler doğmakta. Kuzular melemekte. İyiler iyilik, kötüler kötülük düşünmekte. Yağmurlar yağmakta tabutlar taşınmakta. Tıpkı binlerce yıl öncesinde olduğu gibi. Bütün o zıplamalar, ateş dansları, kendinden geçmeler boşunaymış. Zaten takvim dediğiniz ne ki? Ve dahi zaman ne? Bunlar var farz edilen doğrular. İslam takvimi ayrı, Hıristiyan takvimi ayrı, Çin'inki ayrı. Tercih edilen takvime göre varılan neticeler değişmekte. Bazısında bir yıl 360 gün bazısında 5 gün daha fazla. Diğerinde daha değişik. İnsanlık, izafi olana bel bağladı. Uyanıkken gördüğü düşlerle kendini oyaladı. Derin hayal kırıklığına uğradı. Ne Türklere. Ne Araplara. Ne Avrupa ve Amerika'ya bu yeni zaman bir şey vermedi. Kimi krizde, kimi terörde, kimi korkuda. Bir başka gerçek... Krizin ve terörün sahne oyuncularına dikkat ediniz. Türkiye, Rusya, İngiltere, Çin ve ABD. Bunlardan sonuncusu süper güç. Ya diğerleri? Onlar da kendi devirlerinin süper güçleri. Namı diğer cihan devletleri. Medeniyet kurmuş bu cihan devletleri ya iktisadi buhran veya tedhişle boğuşmaktalar. Dünkü kavgalar da bunlar arasındaydı. XX. Asra aynı cilayı çeken de yine onlardı. Yarın bir kere daha cephelere ayrılarak birbirlerine düşebilirler. Alkışı veya laneti bir kenara bırakıp Sormak lazım. Eskisi ve yenisiyle medeniyetler kurmuş bu milletler nerede hata ettiler ki başlarına bunlar geldi? Bu acıların. Korkuların. Dertlerin... Bu azabın hesabını kim verecek? Kâinatta tesadüf yoktur. Bir yerde, hata edildi. Ardından musibetler sökün etti. Havaya atılan taş yukarıda asılı kalmaz. Yeni yüzyıl, yeni bin yıl, perdeyi yokluk ve savaş; gözyaşı ve kanla açtı? Niçin? Bırakınız izafi kavramları da bu sualin cevabını bulunuz. Stratejistleriniz, silah tüccarları için yönlendirme kitapları telif eden şöhret yapılmış yazarlarınız, her alandaki uzmanlarınız asıl buna kafa yorsunlar. Ve bir şeye daha kafa yorsunlar; evvela bu gerçeği keşfedip sonra düşünsünler, bir mazlumun bir damla gözyaşının nelere muktedir olduğunu. Hiçbir teknolojik varlık insanı aşamıyor. Beşerî, ilahîyi aşamaz. Bunu göremezseniz hiçbir yeni zaman size mutluluğu taşıyamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.