Kahrolsun diye bağırmak

A -
A +

İslam ülkelerinin hali perişan. Önce bunu görmek, olanca soğukkanlılığı ile meseleyi düşünmek lazım. Zaten 'İslam ülkesi' olmaları da lafta. Ya tam sömürge halindeler veya yarı sömürgeler. Hemen hepsi dışarıya muhtaç. "Dışarıya muhtaç hale getirilmişler" sözü de makul değil. Çoktan bayatladı. Olmasalardı. Muhtaçlığa müsaade etmeselerdi. Muhtaçlık ya iktisadi, ya ilmi veya teknolojik. Petrolü yok ediniz ortada zengin İslam ülkesi kalmaz. Bir başka devletin hem parasını alıp hem ona karşı eşit duramazsınız. İslam ülkeleri, üç asırdır ele-güne el açmakta. Şekiller ve kalıplar içinde dönüp duruyoruz. Kıyafet veya kelimelerde şekildeyiz. Literatürü şöyle bir tarayınız. Son zamanlarda birinci ve ikinci gelecek iki kelime laiklik ve krizdir. Veya kriz ve laiklik. Biri hüsran diğeri kavga konusu. Halbuki müesseseler barış için davet edilir. İğneyi kendimize batırmadan çuvaldızı başkalarına uzatmaktan geri durmuyoruz. Daima düşman sahibiyiz. Düşmansa... düşmana kızmaya ne hakkımız var? O zaten düşmandır. Düşman bizi kayıracak değil. Düşman değilse abesle uğraşıyoruz demektir. Geri kalmış ülkelerin müesseseleri gibi insanları da kendinden emin değildir. Oralarda fikir üretmekten ziyade husumet veya hamaset üretilir. Bedavacılık, bir kolaycılık hayata hakimdir. Dedikodu esastır. Zira vakit boldur. Damarlarda kıskançlık kanları dolaşır. Eğer geri kalmış diyar insanlarının enerjileri faydaya çevrilse kaç bin watlık güç elde edilir. Evet, şuna-buna kafa tutacağımıza bakışları kendimize döndürmeliyiz. Manzara çok düşündürücü. Her İslam ülkesi muhtaç. Hiçbiri birinci sınıf bir dünya devleti değil. 10. Sınıf bile değil. Ya kendi içlerinde darbe, hizip vs kavgalarındalar veya komşu komşuya kavgalılar. Ama hepsinin müşterek tarafı kalkınmış memleketlere muhtaçlık. Onların önünde ceket iliklemek. Batının ihaneti!.. Ancak bu yeni değil ki. Kırk kere anlaşıldı. O anlaşılalı devirler geçti. Peki o kadar zaman içinde ne yapıldı? Üstelik aleyhimize olarak kendilerini kayırıyorlarsa ihanet midir? Bunların muhasebesi çıkartılmalı. Derinlemesine tahlil gerekiyor. Yoksa bugün Afganistan, yarın bir başka İslam diyarı. Bugün Amerika yarın bir başka batılı güç. Kızılması gereken kim? Kızmanın faydası ne? Kızmak mı, çare mi aramak? Çare sokaklarda değil. Çare, çalışmakta. Çare yazı masasında, fabrikada, laboratuvarda. Yarışta. Hırsta. İnanmışlıkta. Çare üretmekte. "Kahrolsun!" diye bağırmakla sadece nefes tüketilmiş olunur. "Kahrolsun!" denecekse. Önce kahrolsun tembellik, kahrolsun kendinden razılık, kahrolsun neme lazımcılık diye bağırmalı. Veya düşünmeli. Düşünmeli ve geceyi gündüze katmalı. Yoksa bu zillet, bu aşağılık yarınki nesillere miras kalır. Kim farkında? Alınan bir miras aynen devrediliyor...tereke aynı. Borçlar aynı. Alacaklılar aynı. Muhtaçlar aynı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.