Zor günler

A -
A +

AB ordusu, Powell'ın ziyareti, Denktaş-Klerides mücadelesi, İsrail-Filistin gerginliği, Irak ve dolayısıyla Kuzey Irak ve elbette Musul ve Kerkük ve Afganistan. Zorlu bir zaman dilimine giriyoruz. Türkiye, Avrupa Ordusu'na yeşil ışık yaktı; önemli tavizler mi aldı, eli mi mahkûmdu? Herhalde Tony Blair'in yazdığı birkaç satırlık bir mektup teminat için kâfi görülmemiştir. Teminat şu. AB ordusu, iki NATO müttefiki arasında çıkacak bir ihtilafta taraf olmayacak. Bir başka söyleyişle Türkiye ve Yunanistan Ege veya Kıbrıs'ta bir kavgaya tutuşurlarsa Yunanistan'la birlikte NATO üyesi Türkiye'ye karşı savaşmayacaklar? Ne kadar inansak? Hassas denge NATO'dur. Bu kuruluşa üyeliğimiz şu veya bu şekilde bittiğinde teminatın dayanağı ortadan kalkacağı için ülkemiz hedef olabilecektir. Sanki, alttan alta NATO devre dışı bırakılıyor. Avrupa'nın kendi ordusunu kurmasıyla 'NATO'ya ne gerek var?' baskın mantık olmakta. İleride NATO, AB için yük sayılabilir. Bu kanaatin zuhuruyla birlikte teşkilatın Avrupalı üyeleri, birer birer kopabilirler. O takdirde ortada ABD ve Türkiye kalır. Kim bilir, belki de o zaman, ABD üçüncü üye olarak Rusya'yı da NATO'ya katarak yola devam etmek ister. Dünya, işaret ettiğimiz günlerde ABD-AB, ABD-Çin bilek güreşine şahitlik edecektir. Bunlar gerçek olursa; devrin AB'si bize şunu diyemez mi? "Ya NATO'dan çıkarsın veya AB adaylığından". Türkiye, 1978'de Yunanistan'la birlikte AB'ye davet edilirken "onlar ortak biz Pazar olacağız" kaygısıyla Ecevit hükümeti, bu daveti geri çevirmişti. Şimdi bir başka Ecevit hükümetiyse AB ordusuna yeşil ışık yaktı. Ya geçmesi için yol verdiğimiz kuvvet, bir kavşak sonra NATO'ya kırmızı ışık yakarsa? Bunlar devleti oluşturan temsilcilerimiz tarafından hesaplanmıştır zahir. ABD dışişleri bakanının gelişi öncesi bölgenin bir yakasında yumuşama diğer tarafında ısınma yaşandı. Konuk bakanla müzakereler, sanırız şu sırada olabilir. Irak, Kıbrıs, sonra İsrail, Türkiye-AB ilişkileri, Afganistan. ABD, Amerikan ve dünya kamuoyunu hazırlama gayretinde. Bu defa Saddam Hüseyin'i devireceğe benziyorlar. Bölge coğrafyasını değiştirmeyi kafaya koymuşlar. Bunun için de Türkiye'ye muhtaçlar. Kuzey Irak'la Musul ve Kerkük hakikaten Türkiye'ye bırakılabilir. Kıbrıs için 'çok uzadı' denebilir, Afganistan'a askerimizin gidiş şekil ve şartları bir karara bağlanabilir. Ve İsrail-Filistin meselesi masaya getirilir. İsrail, artık bir huzursuzluk adasıdır. Ülkesi için hayatını feda eden insanlarla başetmek kolay değil. Sertlik yanlısı Ariel Şaron'un Yaser Arafat'a karşı girişeceği yeni planlar bu masanın konuşulacak konuları arasındadır. Bunların her biri apayrı ciddiyette. Sıcak, zorlu, sürprizlerle dolu günlere giriyoruz. Onun için ekonomik yapıyı ne yapıp edip sağlamlaştırmanın yollarına bakmalı. Vatandaş, bayrama güler yüzle girmeli. Dışarda zorluk içerde zorluk olmaz. İçeri mesut olacak ki dışarının zorlukları göğüslenebilsin. Dışarının zorlukları azalmayıp artacak.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.