Tezkere

A -
A +
Hükümet, AK Parti ve MHP'nin destekleriyle Meclis'ten geçen geniş yetkilere haiz bir tezkereye sahip oldu. Gönül isterdi ki diğer muhalefet partileri de tenkitlerini yapsın, fakat tezkereye evet desinlerdi. Hadise, bir millî beka ve menfaat meselesidir.
Tezkerenin geniş yetkili olmasından kaygı duymak yersizdir. Bölge, çok sıcak. Büyük devletler, bölge üzerinde oynamakta. Terör örgütleri taşeron olarak kullanılıyor. Her ân her şeyin patlak vermesi mümkün. Sınırlı bir tezkere elde olsaydı, beklenmedik zuhurata  karşı hükümetin eli-kolu bağlı kalabilirdi. Geniş yetkili bir tezkerenin muhatap taraflarda caydırıcı veya etkili olacağı kesindir.
Şimdi tezkere çıktıktan sonra merak edilen soru ne yapılacağıdır. Türk Hükümeti, elindeki bu tezkereyle ne yapacak?
Hadise, Arap Baharı'nın Suriye'ye sıçraması üzerine dikta zulmünden kurtulmak isteyen halkın sokaklara dökülüp gösterilere başlaması üzerine  Beşar Esad rejiminin göstericileri kitleler hâlinde katletmesine dayanmakta. Bu katliamlar üzerine muhalif kuvvetler meydana geldi. Siyasi muhalifler ve Hür Suriye Ordusu teşkil edildi. O günkü hesaplara göre Esad, birkaç ay içinde gidecekti. Fakat Avrupa ve Amerika, gelişmelere seyirci kalırken Çin ve Rusya BM nezdinde İran da fiilen Suriye'nin yanında yer aldı. Ülkesini yakıp-yıkan Esad, çekilmek bir yana, sağladığı bu dış desteklerden başka El Kaide bakiyelerini keşfetti. 5-6 bin kişilik selefi grup, birden palazlandı. Önce Suriye'de sonra Irakta kendini gösterdi. Tekrar Suriye'ye döndü.. IŞİD denen bu teröristlerin varlığı bugün de muammadır. IŞİD'i Baasçıların tek başına desteklediği şüphelidir. Tek başına olsaydı IŞİD niçin PYD ile vuruşsun? Suriye-İsrail iş birliği göz ardı edilemez. Türkiye'nin büyümesinden rahatsız olan her kim varsa onlar bu örgütün arkasındadır
Yangının her ân ülkemize sıçraması mümkün. Sınırlarımıza yapılacak bir saldırı ondan da kolayı Süleyman Şah Türbesine vaki olacak bir taarruz, bizi hadisenin parçası yapar. Diğer taraftan iki milyona yakın Suriyeli mülteci ülkemize sığınmıştır.
Bütün bunlar yaşandıktan sonra ABD çok geç kalmış olarak koalisyon kurulmasını teklif etti. Irak'ta rehinlerimiz varken koalisyona dahil olmamız mümkün değildi. Şimdi o şartlar masaya yatırılabilir. Tezkere, bütün bunlardan sonra alındı. Irak'a, Suriye'ye girme yetkisi verdiği gibi her terör örgütüyle mücadeleye de imkân tanımakta. O zaman şu sorular sorulabilir:
-Türkiye kara ve hava harekâtına katılacak mı?
-Sadece insani yardım mı yapacak?
-Yabancı asker İncirlik ve Erhaç'la mı sınırlı kalacak?
-Güvenli bölgeyi tek başına kalsa da yapacak mı?
-NATO'yu harekete geçirecek mi?
Şimdilik ağırlıklı fikir Mardin'in güneyinden Hatay'a kadar 870 km'lik yer yer 50 km derinliğe kadar uzayabilecek, Süleyman Şah Türbesini de içine alacak bir güvenli bölge kurulması. O zaman da sorular gelmekte? Bu bölgeyi Batı destekler mi? Desteklemezse engel çıkartır mı? Çünkü mevcut ve gelecek mültecileri oraya taşımayı düşünüyoruz. Hiç pürüzsüz bunun yapılabildiğini farz edelim; o zaman ne olur? Bu bölge Türkiye'nin garantörlüğünde hayat alanı hâline mi gelir? Yoksa bu şeridi zamanla Türkiye'nin Orta Doğu'ya açılmasını kesen bir duvar hâline getirmek isteyecek Türkiye düşmanlarına bir fırsat mı verilmiş olur?
Çok karışık problemlerle bir bayrama giriyoruz.
Tesellimiz o ki devlet bütün unsurlarıyla saat gibi çalışmakta.
Yönetenler, heyecanlarıyla değil aklıselimleriyle hareket ediyor.
Dileriz ki kurban kanı, insan kanının akmasına mani olsun.
Bayramınız mübarek olsun.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.