Kobanî çıkmaz olmaktan çıkarılmalı

A -
A +
Kürtçe ismiyle Kobanî, Arapçasıyla Ayn el Arap, Haleb'in 60 Bine yakın nüfuslu bir ilçesi. Bu Osmanlı toprağı, bugün kriz noktası haline gelmiş vaziyette. Din adına ortaya çıkan fakat dinî bayram günü vahşet sergileyen IŞİD, Kobanî'yi çevrelemiş vuruyor.
Şehrin düşme tehlikesi, Kürtleri, sokağa çekti. Güneydoğu ve İstanbul başta olmak üzere Kürt nüfusun yaşadığı yerlerde sokak protestoları yapılıyor. İddiaya göre HDP taraftarlarına sokağa dökülün haberi göndermiş. Kürt göstericiler, belediye otobüslerini yakmakta, taşkınlıklar yapmakta, polis kurşunlamakta. Bu şiddetin ne Kobani'ye ve ne de Kürtlere bir faydası var. Aksine, Türkiye aleyhine olarak Besad Esad'la IŞİD'e destek verilmekte.
Kobanînin IŞİD adlı bu meçhul çılgınların eline geçmesini hiç birimiz istemeyiz. Oradaki kardeşlerimizin burnunun kanamasına razı olamayız. Onlara silah yardımı yapılmasını da arzu ederiz. Nitekim Kobanî nüfusu, neredeyse Türrkiye'ye nakledildi. İnsanî yardım da artarak devam etmekte. Silah verilmemesinin sebebiyse Kobanî bölgesini siyasi nüfuzunda tutan PYD'dir. Bu yapı PKK'ya paralel veya PKK'nın devamı bir örgüttür. YPG İsminde 5 Bin kadar da silahlı elemanı bulunmakta. IŞİD'le bunlar çarpışıyor. Türkiye'nin istemesine rağmen silah yardımı yapamamasının sebebi ikidir. Birincisi Suriye ihtilaflarının başlayıp da Türkiye ile Baas rejimin arası bozulduğunda PYD'nin Hür Suriye Ordusu ve Esad muhaliflerinin yanında yer almak yerine kendilerine nüfus kâğıdı bile vermeyen, her türlü zulmü yapan Baasçılara yakın hareket ederek yanlış saf tutması, ikincisi ise verilecek bu silahların yarın Türk askerine doğrultulma tehlikesidir.
Bu manzara yakın plandır.
Bir de geniş açı var.
Geniş açıda hadise çok taraflıdır.
Arap Baharı, Suriye'de içinden çıkılmaz bir hal almıştır. Amerika'nın orta doğu politikası bu defa da perişandır. Beşar Esad, halkına kurşun yağdırınca şimdi "Koalisyon güçleri" diye tekrar ortaya çıkanlar, Türkiye ile Suriyeyi baş başa bırakarak kaybolup gitmişlerdi. IŞİD, o puslu havada kendini gösterdi. Bugün olmuş bu güya İslam devleti, sözde Hilafet idaresi eli kanlı terör örgütünün arkasında hangi devlet ve istihbarat örgütlerinin olduğu net şekilde belli değildir. Beşar Esad'ın, desteklediği ise kesindir. IŞİD'in Körfez Savaşında Amerika'dan kalan silahları ele geçirmiş olması doğru olabilir. Fakat bu silahların, kurşunu, bombası, mühimmatı hiç mi bitmez, tanklar-toplar hiç mi bozulmaz? Belli ki örgüte esaslı destek yapılmakta. Öyle ise sn Ahmet Davutoğlu'nun "Amerika, yalnızca IŞİD'i değil, Suriye rejimini hedef alırsa askerî yardım yaparız" şartı uçuşa yasak bölge kaydıyla birlikte isabetlidir. Ne var ki Beyazsaray  "biz IŞİD'e kilitlendik" diyerek hemen bu fikre karşı çıktı.
Şu vaziyette Baas rejimi ve arkasındakiler tarafından desteklenen taşeron IŞİD, Kürt bölgesini ele geçirmeye çalışacaktır. Böyle bir netice üzerine bir kısım Türkiye Kürtleri kolayca tahrik olur. Dikkatlerden kaçmamalı ki Türkiye'nin kalkınmasını, büyümesini önlemek isteyenler, maksatlarına nail olmaktalar. Ankara ne yapıp-edip bu oyunu bozmalıdır. Hem Kobanî'nin düşmesine mani olmalı, hem barış sürecinin bitmesine yol açacak sebepleri ortadan kaldırılmalıdır. İnce diplomasi böyle zamanlar için vardır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.