TEFEKKÜR

A -
A +
1920'lere kadar İslâm devletlerinin sayısı 10'u bulmuyordu. Ulu eksen, Devlet-i ali Osman'dı. Uzak Asya ülkelerine varıncaya kadar,  Müslümanlar, Halife'ye bağlıydı. Bir selam-ı şâhânesi, halkı heyecana gark ediyordu. Bunu bugün bazıları zor anlayabilir. Papa'nın Katolik dünyadaki etkisini unutmamalı. Keza uzaklardaki Avustralya'nın, Atlantik ötesindeki Kanada'nın İngiliz Kraliçesine bağlı olduğunu da unutmamalı.
Şarki Türkistan'dan Malezya, Endonezya ve Hindistan'a kadar Müslümanlar, Halifeye bağlı idiler. Osmanlı Hükümdarları, Türklerin Hakanı,  teb'anın Padişahı, Müslümanların Halifesiydi. Hilafet müessesesi, Hazreti Ebu Bekir'den 1924'e kadar bilâ fasıla devam etmiştir.  
I. Dünya Harbi'nde İngilizler, asırlaradır projelendirdikleri, hayaliyle yatıp-kalktıkları fikirleri hayata geçirme fırsatını yakaladılar. Bölgemizi işgal ettiler, talan ettiler ve darmadağınık ettiler. Görünen sebeb petroldür. Hedef, Osmanlı devleti ve bu devletin İslam dünyasındaki nüfuzunu, Hilafeti yok etmekti. Asıl ve derin sebepse İslam düşmanlığıdır. Bundan dolayı Türkleri Anadolu'ya ve güdük ideolojilere mahkûm ettiler. Kanunlarını kabul ettirdiler. Hilafeti rafa kaldırttılar. Orta Doğu dedikleri Osmanlı mülkünü aşiret devletlerine böldüler. Her birinin başına o milletin içinden fakat aslında kendi adamları olan parlatılmış isimleri getirdiler.
Bir asra yakın bir zamandır İslam âlemi darmadağınıktır. Tesbihin ipi kopmuş, taneleri savrulmuş, imamesi gözden kaybolmuştur.
İslam âlemi deniyor, diyoruz; İslam dünyası da demekteyiz.
Fakat gerçekte böyle bir âlem, böyle bir dünya var mı?
Zahire bakılırsa evet. 60'a yakın devlet mevcut. Hatta bunlardan bazıları İslam devleti, İslam Cumhuriyeti gibi adlar da almış. Gerçekte ise İslam âlemi lafta. Zira petrol ve para şımarığı idarecileri Batıya zebun, hayran ve esirdir.
1976/77'lerde Türkiye gazetesinden yine bu sütunda "İslam Birleşmiş Milletler Teşkilatı"nın kurulmasını teklif etmiştik. Kurulsaydı, bugün BM, ya hukuk ve adalet duyguları, keyfi işleyen 5 devletin insafına terk edilmemiş olur veya mevcut yapısıyla BM diye bir çadır tiyatrosu kalmazdı. İBM kurulmadı. Ama İKT/İslam Konferansı Teşkilatı kuruldu. Aslında O'nu anlatmaya lüzum yok. Hiçbir dönemde İslam dünyasındaki hiçbir netameli konuya dair hiçbir teklif ve düşüncesi olmadı. 
Şu gün Suriye, Irak, Filistin, Doğu Türkistan kaynarken, Kırımlılar sancılıyken, IŞİD diye bir örgüt çıkıp İslam imajına gölge düşürürken yeni adıyla İİT adlı mevzubahis teşkilat silinip yok oldu.
Düvel-i Muazzamadan/Büyük devletlerden karşılıksız fayda beklemek, abesle iştigal olur. BM, AB, ve NATO  bunlarındır. İslam âlemini  kıtasına, bölgesine ve rejimine göre 3. sınıf, 5. sınıf diye sınıflara ayırırlar. İİT gibi teşkilatlar da İslam çukulatasıyla kaplanmış batılı şekerlerdir. İslam coğrafyasındaki devletlerse batılı merkezlerin yönetimindedir.
Bu oyunu bozan Türkiye'dir. Türkiye, bugün Sultan ve Halife fiilen işbaşındaymış gibi yeryüzündeki Müslümanların dertleriyle dertlidir. Onlara kol kanat germekte, yalnızlıklarına çareler bulmaktadır. Bu yüzden terör örgütleriyle yolumuz kesilmek istenmekte.
Bu doğruları her aidiyetten vatandaşımızın görmesi gerekir.
İslam âlemi henüz kendini dürüstçe hesaba çekecek günde değil.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.