İsrail, pişman olmaz

A -
A +
İsrail güvenlik güçleri, Müslümanların ilk kıblesine girip buraya sığınan sivilleri kan-revan içinde bıraktı, silah sıktı, mushafı şerifleri yırtıp yerlere attı, minber ve mihrabı tahrip etti, fütursuzca terör estirdi.
Böyle bir vahşeti en şiddetli tonda kınamak için Müslüman olmak şart değildi. İnsan olanın harekete geçmesi gerekirdi. Hem masumlara kan kusturuluyor ve hem de müstesna bir mâbed kirletilmişti.
Ne  "uygar, ilerici, çağdaş, insan haklarına saygılı" olduğunu iddia eden dünyadan ve ne de "İslam dünyası" denen varlığıyla yokluğu çok farklı olmayan dünyadan esaslı bir karşılık gelmedi. Halbuki hukuk içinde hareket edilerek bu zulümden dolayı gök kubbe İsrail'in başına geçirilmeliydi.
Olmadı. Protestolar zayıf kaldı. Hâl böyle olunca İsrail, yoluna devam eder. Nitekim, Mescidi Aksa'nın tecavüze uğramasının hemen ardından askerleri, Filistinli gençleri gözlerini kırpmadan katlettiler. Katletmeye de devam edeceklerdir. Zira, onlar için Müslüman öldürmek ibadettir. İnsan sadece Yahudi'dir. Yahudi olmayan insan değildir. Bu sebeple kendileri dışındakilere, hele Müslümanlara, hele hele İsrail'le aynı toprakları paylaşmak isteyen Filistinlilere zerrece insaf göstermezler.
Halbuki Yahudiler, Filistin topraklarına İngilizlerin desteğiyle sonradan geldiler. Binlerce yıl ötesini bugüne taşıdılar. Sömürgeci batının himayesinde onlarca kat genişlediler. Filistin'in devletleşmesinin önüne duvar çektiler.
Belli-başlı batı şehirlerinde Yahudi soykırım müzeleri vardır. İsrail, İspanya'dan kovulmasından II. Dünya Savaşına kadar yaşadıklarını mağdur bir kavmin hikâyesi olarak anlattı. Nutuklar, romanlar, filmler buna dairdir. O nasıl mağduriyet ki dünya para piyasaları, medya dünyası ve sanat aynı kavmin ellerindedir! Bunlarla dünya kamuoyunun beyni yıkanmakta!
Biz Türkler, II. Selim zamanında İspanya'dan kovulduklarında vatan bulamayan Yahudilere sahip çıkarak Selanik'e yerleştirdiğimizi yeri gelince hatırlatırız. Buna hakkımız var. Fakat ne kendimize ve ne de dünyaya hatırlatmadığımız bir gerçek daha var. Aynı Yahudilerin torunlarının, II. Selim'in torunu II. Abdülhamid'i tahttan indirdiklerini kimseye söylemeyiz. Balkan Harbi, I.Dünya Harbi, Sarıkamış gibi felaketlerin başlangıcı Abdülhamid Han'ın düşürülmesiyle başlamıştır. İyiliğimiz nankörlükle karşılık buldu. İsim ve sözde din değişiklikleriyle cumhuriyete de sızarak yönlendirmeler yaptılar.
Kimse İsrail'den insani bir haslet olan özür ve pişmanlık beklemesin. Hem bir Müslümanın gözünde zerrece değeri yoktur ve hem de idealinden bir milim bile geri adım atmaz. Siyonistlerin hedefi Nil Nehri ile Fırat Nehri arasında Büyük İsrail'i kurmaktır. Buna mani gördükleri Abdülhamid Han'a düşman kesildiler. Bu onların mukaddes davasıdır. Mukaddesinin gereğini yapandan özür beklenmez.
Hayal âleminde yüzen, zulmeden, hukuk tanımayan böyle bir şımarık İsrail, dünyanın baş ağrısıdır. Mevcut Birleşmiş Milletler yapısıyla ıslah edilmesi de mümkün değildir. Öyleyse BM ve onun Güvenlik Konseyi'nin günün gerçeklerine göre değişmesi gerekir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.