Kürt köyünde sabah

A -
A +

PKK'nın Kandil Dağı'ndaki başkanı Cemil Bayık, bir Avusturya gazetesine konuşarak kısa bir süre evvel "barış sürecinin devamı için uluslararası bir güç öncelikle de Amerika devreye girmelidir" demiş biz de bunun Türkiye aleyhine manda/vesayet arayışı ve süreci çıkmaza sokma niyeti olduğunu söylemiştik...

Bu konuşmanın üzerinden henüz birkaç gün geçmişken aynı isim bu defa da bir İngiliz gazetesine mülakat vermiş "Kobani düşer, El Nusra da Afrin'e saldırırsa barış sürecine devam artık mümkün olmaz" demekte.

Gariptir; bir tesadüf veya danışıklı taktik mi bilmiyoruz, bu sözlerle eş zamanlı olarak HDP Van milletvekili Aysel Tuğluk da ümitler kesmeye, süreçten soğumaya dönük bir konuşma yaptı. Onun iddiası da şu: "Barış süreci, aslında bitirilmiş diyebiliriz. Süreci sanki hükümet bitirmiş ama bunun ilanını bizim yapmamızı istiyorlar. Barış biterse bunun bir maliyeti olacak. O faturayı bizim ödememiz isteniyor."

Hemen şunu ifade etmek lazım ki Türkiye'de kimse, adına ister Kobani ve isterse Ayn el Arab densin bu şehrin düşmesini istemediği gibi Afrin'in de ister El Nusra, ister IŞİD ve isterse Baas kuvvetleri tarafından saldırıya uğramasını asla ev kesinlikle istememektedir. Bunu ne halk istemekte ve ne de devleti yönetenler. Böyle inanan varsa onlar ya Türkiye ve dünyayı okuyamıyor veya farklı maksatları var.

Aysel Tuğluk'un dediklerine gelince:

Konuşma dikkatle tahlil edildiğinde muğlak, sürüncemede olan, faraziyelere dayalı ve tereddütlerle dolu bir iddiadır. Yine Kesinlikle inanmalı ki Türkiye'de hangi dünya görüşü ve ırki aidiyette olursa olsun herkes Barış Süreci'nin devam edip kalıcı hâle gelmesini can-u gönülden arzulamaktadır. Kim şu 30 yıl içinde on binlerce gencin ölmüş olmasına sevinebilir? 30 yılda bir yakalanmış fırsat, sorumsuzca heba edilirse bu defa biri o kadar gencin daha ölmeyeceğini kim garanti edebilir?

Bugün sadece 30 yıl değil, o 30 yılı doğuran asırlık sebebler masaya yatırılmıştır. Yok sayılan Kürtler, her şeyleriyle var kabul edilmiş istekleri karşılanmıştır. Barış kalıcı olunca daha fazla yapılacak olanlar da esirgenmeyecektir. Vicdan sahibi herkes kabul eder ki Kürtler, yüz yıl içinde şu 10 senede kavuştukları hakları hiç yaşamadılar...

Vaziyet budur; akıl ve mantık da barışa destek vermeyi emretmektedir. Bunu yapmak varken süreci pörsütmek, sınırlarımızın dışındaki bir savaştan Hükümeti mes'ul tutarak ve aslında süreç bitmiş ama adı konmuyor gibi hayali telakkilerle ümitleri yele vermek bu ülkenin ne Kürdüne ne Türküne yarar!

Bütün iyi niyetli gayretlere rağmen barış gerçekten biter de bugün bu sözleri konuşanlar şayet ömürleri yeterse 30-40 sene sonra dövüne dövüne "sömürgeci devletlerin oyununa gelmişiz!" derlerse o pişmanlığın hiçbir değeri olmaz. 200 yıllık yakın tarihimiz değeri olmayan pişmanlıklarla doludur.

Kürt köyüne sabahın gelmesi gecikmektedir.

Çünkü...

"Horozu çok olan köyün sabahı geç olur!"

Bir hükümet ve karşısında birçok ses:

İmralı, Kandil, Avrupa, HDP.

Herkes birileriyle beraber.

Peki; gecelerin yalnızlığında ağlayan Kürt analarının gözyaşını kim silmekte?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.