TEMSİLDE TASARRUF OLMAZ

A -
A +
"Müsrif" Türkçe'de bir kınama kelimesidir. "İsraf  eden" demektir. "Hesabını kitabını bilmedi; elde avuçta ne varsa saçıp-savurdu!" denir. İsraf, haramdır. A'râf sûresi 31.  âyeti kerimesinde "Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz. Çünkü Allah, israf edenleri sevmez" buyurulmaktadır. İsraf da müsrif de sevimsizdir. Müsrif, cömerde değil cimriye benzer.
Diğer taraftan "Tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumak" diye bir deyimimiz daha vardır. Bilhassa devlet ricalini alâkadar eder. Hazine, devleti yönetenlere emanettir. Bu emaneti idare edenler, onda her vatandaşın hakkının var olduğunu unutmamakla mükelleftirler. Hele tüyü bitmemiş yetimin hakkı için titremeleri gerekir.
Bunlar, elbette ve mutlaka ve tartışmasız şekilde doğrudur. Ama diğer taraftan bir başka doğru daha var. O da unutulmuş bir deyimimizdir.
-Temsilde tasarruf olmaz!  
Burada tasarrufun önünün açılması "temsil" şartına  bağlanmıştır. Bir hukuk âbidesi olan ve hukuk fakültelerine ders olarak konması muhakkak lazım olan Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye'nin 21. Maddesinde "Zaruretler memnu olanı mubah kılar" der. Bir başka örnek. Kibir, haramdır. Allahü teâlâ, her harama sıfatlarıyla fakat kibirliye zâtıyla düşmandır. Buna rağmen kibrin caiz olduğu zamanlar da vardır. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: "Kibirliye karşı kibir göstermek, sadaka vermek gibi sevaptır."
Devlet hayatında temsil, milletin şerefiyle ilgilidir.
Kahraman Peygamber -aleyhisselam- yabancı elçileri kabul ederken kıyafetini ona göre seçerdi. Kurban edilecek hayvanda bile uzvi özür kabul etmeyen, Süleymaniye gibi camilere imam olabilmek için dahi ağır şartlar koşan bir medeniyete ait olduğumuz unutulursa o zaman dehşet hatalar işlenir. Devlet hayatında hem insanla, hem binekle, hem binayla ve hem de sözle temsil vardır. Teşrifat yani protokol böylece doğmuştur. Devlette tarihin derinliklerinden bu yana mukayese unsuru yahut psikolojik muharebe olmazsa olmazdır.
Ayasofya kilisesinin camie çevrilmesi yetmezdi. Camie çevrildi, minareler de devir devir ilave edildi ama o bir Hıristiyan mimari eseriydi. Öyleyse lisanı hâl ile yeryüzüne şunun tebliğ edilmesi lazımdı: "Biz, hem bir eseri mâbedimiz yapar ve hem de onun karşısına ondan daha üstün bir mimari eser bina ederiz!" Sultan Ahmed Camiî Kebiri bu fikrin mahsulüdür. Dolmabahçe Sarayı da zikredilebilir. Devletin artık zayıfladığı dönemdir. Ama yine de ilk 5'in arasındadır. Bu itibarla Avrupa payitahtları mutantan saraylarla donatılırken seyirci kalınmazdı. Ödünç para temin etme karşılığında bile olsa Dolmabahçe Sarayı inşa edilir. Atalarımız, hikmeti alır, ehlileştirir ve kendine mal eder. Divan şiiri İran'dan gelmedir. Alınmış, yerlileştirilmiş ve Acem diyarıyla rekabet edilmiştir. Dolmabahçe, Beylerbeyi ve  Yıldız Sarayları ile Küçüksu, Ihlamur, Aynalıkavak vs. kasırları, Fransa başta olmak üzere barok ve rokoko üslupta Avrupa'yla aşık atmadır.
Washington'a gidenlerin dikkatlerinden kaçmayacak iki husus vardır. Biri, istisnasız her bakanlık ve resmî binasının muhteşem bir Roma eseri gibi devasa buudlarda yükselmesi; ikincisi de her mühim amme mülkündeki tabelanın başında "national" yazmasıdır. Bu "national/millî" kelimesi bizdeki "Hümayûn" karşılığıdır.
Bu ve daha yazılacak çok tafsilat varken Beştepe'de yeni bir Cumhurbaşkanlığı Sarayı yapılmasına muhalefet etmek abesle iştigaldir. Çankaya, bilmece labirentlerine dönmüştü. Sadece CB Sarayı'nın değil, o sakil duruşlu bakanlık binalarının da tez elden yenilenmesi lazım.
Bizim hayatımızda bir çadıra bile çadır denip geçilmemiş; ona "Otağ-ı Hümayûn" denmiştir. Harp meydanında neredeyse bir saray kıymetinde çadır kurulurdu.
Bütün bunları kavrayabilmek için büyük düşünme melekesi gerekir.
İnsanda dünü bilecek, yarını hesap edebilecek muhteva olmazsa Beştepe'yi israf zanneder. Bunu diyenler, 1950'lerde Vatan Caddesi'ne, 1970'lerde Boğaziçi Köprüsü'ne, 2013'teki Gezi Parkı İsyanı'nda da üçüncü köprü ve üçüncü hava limanına şiddetle muhalefet ediyorlardı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.