SANAYİ ŞEHRİ KONYA

A -
A +

Türkiye, -Allah'a şükür- artık yalnızca kuru üzüm, incir ve fındık ihraç eden harp malûlü bir memleket olmadığı gibi; Konya da yalnızca tahıl ambarı bir şehir değil. Cumayı cumartesiye bağlayan akşam bu şehrin romanını dinledik, bir vefa ve kadirşinaslığı yaşadık.
KSO/Konya Sanayi Odası, 40 yaşına basmış. 40 yıl önce 165 sanayici KSO'yu kurmuşlar. "Sanayi" diyoruz ama o günlerin imkânları, bugüne göre çok başlangıç seviyesinde. Usta-çırak, baba-oğul tecrübe mirasıyla yetişmiş arif gönüllü insanlar, tek başına ziraatle yüksek hedeflere varılamayacağını düşünerek teşkilatlanmaya karar vermişler. Ne var ki Konya hakkındaki umumi peşin hüküm "tahıl ambarı"dır. Bu sebeple kapısını çaldıkları bakanlıklarda bile "sanayi ile ne işiniz var? Konya tahıl şehri değil mi?" sorusuyla karşılaşmışlar. Bir tarafta sabit kanaatler, bir tarafta hava meydanı yokluğu, otelsizlik gibi mahrumiyetlerin meydana getirdiği bir dizi zorluğa rağmen Konya'nın cesur ve ufuklu bu öncü müteşebbisleri yılmamışlar. Perşembe akşamı bu ilklerin iş hayatlarını, mesleki aşklarını ve memleket sevdalarını dinledik. Bu bir sanayi romanıydı.

Şimdi hizmet bayrağı, ikinci-üçüncü nesillerde. Fakat ilkler, bugün de 80'e doğru seyreden yaşlarına rağmen hem çalışıyor, hem de  rehberliklerine devam ediyorlar.
KSO Başkanı Memiş Kütükçü'nün ifade ettiği gibi bu yolculukta Konyalı sanayici, alın teriyle akıl terini birleştirmiş. Çünkü Konya bir mânevi iklim merkezi. Devlet-i Ebed Müddet'te bayrak devir-tesliminin yapıldığı yer. Sadreddin-i Konevî, Şemseddin-i Tebrizî, Mevlâna Celaleddin Muhammed Rumî gibi irfan sultanlarıyla Alaeddin-i Keykubat gibi Selçuklu Devlet Sultanlarının hükümran oldukları payitaht. Konyalı, yolda yürürken nerede kimlerle olduğunun ve kimlere karşı dün ve yarına dair mes'uliyetler taşıdığının şuurunda. Bu şuur, onlara evliyaullahın büyüklerinden  Hazreti Mevlâna'nın "aşk dâvâya; cefa çekmek şahadete benzer, şahidi olmayan dâvâyı kazanamaz!" sözünü tekrarlatmakta. Bundan dolayıdır ki 40 yıl evvel 165 mütevazı sanayici ile kurulan KSO'nun bugün bin 602 üyesi ve 60 bin çalışanı var. 1472 firma,186 ülkeye ihracat yapmakta. Türkiye'nin ilk bine giren sanayi şirketinin 25'i Konya'dan. En başarılı oldukları otomotiv yan sanayiî. Bu sebeple TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun dediği gibi yerli otomobili yapma babayiğitliği Konya'ya yakışır.

Şimdi ayrıca dünyayı tanıyan ikinci ve üçüncü nesil de "adale üretimi kâfi değil, fikri sermayeye yönelmemiz lazım!" diyerek kurdukları bir innoparkla yüksek teknoloji hamlesini başlatmışlar.
Konya'nın sanayi romanını kurucu başkan muhterem Ali Akkaya'nın kendine has üslubuyla dinlemek unutulmaz. Konya'nın bu müstesna markalaşma mazisinin arkasında elbette çok sebep var. Onlardan biri de dayanışma ruhu. Belediye Başkanı Tahir Akyürek, daha güçlü ve daha güzel bir Konya için lazım gelen her ne ise onu gerçekleştirmekte. Vali Muammer Erol, üzerine düşeni yapmakta.

Bu merkez şehrimizde KSO basın müşaviri; hizmette istikbal vaad eden Fatih Ulutaş'a kadar herkeste diri bir heyecan gördük. Aynı heyecanı Sanayi Bakanı Fikri Işık da görmüş olmalı ki sakin ve muhtevalı konuşmasında iş adamlarını teşvik etti ve ümitler verdi, taahhütlerin altına girdi.

Konyalı, "ziraat, tahıl bize yeter!" diyerek zamanı ıskalamamış. Oradan başlayarak sanayie varmış, şimdi yüksek teknolojiye yürüyor. Konya bir koca medrese. O medresenin talebeleri kalb ve kasa dengesini kurmuşlar. Sanayici zengin olmuş fakat ne şımarıklık görgüsüzlüğüne ve ne de kibir zavallılığına kapılmış. 

Bundan böyle İstanbul-Taşra tefriki bitmiştir.
47 bin beyitlik Mesnevî-i Şerif'in yazıldığı, dizi dizi Sultanların mânevi nöbette olduğu, hızlı trenin rüzgârla yarıştığı topraklar taşra olamaz!..
Konya bir de Mersin üzerinden denize ulaşırsa ortaya bir dünya markası çıkar. Bölge, Hong-Kong olur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.