Rüzgâr eken fırtına biçer

A -
A +
Evvela Fransa'ya ve Fransız milletine taziyelerimizi bildiriyoruz. Her kim olursa olsun ve öldürülme şekli her ne olursa olsun bir mahkeme hükmü olmadan kişi veya kişilerin hayatlarına nihayet verilmesi cinayettir. Hele bu eylem, silahlı şiddet, dehşet şeklinde yapılmışsa zulümdür. Tasvibi asla mümkün değildir. Tasvip etmek için insan olmamak icap eder...Şimdi; bu vesileyle Fransa'nın ve bütün Avrupa'nın ve topyekûn Batı'nın dünü ve bugünüyle kendini sorgulaması gerekir. Batılılar, doğuluları hissi, kendilerini ise soğukkanlı olarak tarif ederler. Şayet bu tarif doğru ise bugün Fransa başta olmak üzere soğukkanlılıklarını hatırlayarak kendi kendileriyle yüzleşmeliler.Avrupa'nın, Batı'nın böyle bir yüzleşme mecburiyeti vardır.Batı, bütün bir İslâm âlemiyle ya Haçlılar zamanında olduğu gibi savaştı veya onları tahkir etti veya neleri varsa sömürdü. Yeryüzünde Hıristiyan dünya kuvvetlerinin işgal etmediği, müstemleke yapmadığı, yer altı ve yer üstü zenginliklerini alıp götürmediği bir tek İslam memleketi gösterilemez.Batı, tâ Haçlılar devrinde kazandığı egoistliğini asırlar içinde değişik şekillere büründürerek günümüze kadar devam ettirdi. Bunun riyâkâr bir meşruiyetle zirve yaptığı yer ise BM Güvenlik Konseyi'dir.Batı, emperyalizmi çift yönlü işletti:Birincisi tabiat varlıklarını aparıp götürmek, ikincisi kültür emperyalizmidir. Kültür emperyalizmini de çift yönlü işletti. Müzik, sinema, moda, spor gibi endüstriyel kolla ya kendi kültürünü ihraç etti veya İslam ülkelerinin bir kısım nesillerini kendine benzetti, kendine hayran etti veya içerden ajanlar yetiştirerek İslam ülkelerinin değerlerini tahrif etti.Batı, Avrupa, dürüst davranmadı. İşgal ettiği, sömürdüğü, geri bıraktığı inançlarını bozduğu, bir kısım nesillerini batılılaşma, Avrupalılaşma  adına mankurtlaştırdığı, Asya ve Afrika milletlerinden özür dileyeceğine İslamofobi diye kof bir iddia uydurdu. Beyinlere "İslam eşittir, terör! Müslüman eşittir terörist!" diye bir iftirayı yerleştirme iftirasına sarıldı. Bu kof iddiayı bir kin ve intikam kozası gibi işledi. Modern sömürgecilikler yaptı. Kendisinin memleketlerine dâvet ettiği, onlarla II. Dünya Harbi'nin enkazını kaldırdığı ortak vasıfları Müslüman olmak olan Türk, Arap, Mağripli, Balkanlı milletler, Avrupa'da tutununca, varlık gösterince ikinci üçüncü nesiller iş yerleri açınca, o iş yerlerinde batılılar çalışmaya başlayınca bu defa İslamofobi destekli olarak yabancı düşmanlığı ve ırkçılık başladı.Bütün bunlar rüzgâr ekmektir.Fransa, Antakya, Şam, Urfa, Maraş, Adana'da. Fransa Cezayir'de. Fransa en son olarak da Orta Afrika'da fırtına ekti.Rüzgâr eken fırtına biçer.Paris'teki katliam için İstanbul'da polis şehit edilmesinden, bu saldırıya derhal "Fransa'nın 11 Eylülü" ismi verilmesine, bir yıl önce yine aynı Paris'te şüpheli bir şekilde Türkiyeli bir kaç örgüt mensubunun öldürülmesine, bu saldırıdaki güvenlik zaafına, herhangi bir Peygamberi veya dini ve mânevi değeri yayın yoluyla incitmenin ifade hürriyeti olup olmadığına kadar meseleye dair söylenecek çok söz vardır. Fakat bizim resmettiğimiz bir medeniyetler muhasebesidir.Yaşanan öyle veya böyle medeniyetler çatışmasıdır.Bu çatışmanın bitmesi; Batının önce kendisiyle yüzleşmesi sonra hatalarını ikrar ederek özür dilemesiyle mümkün olur. Yoksa çukulatayla kaplanmış batılı fundementalizm, doğulu radikalliği tetiklemeğe devam edecektir. Ama belki de istenen budur. Bu olmalı ki sömürü devam etsin.Kim istiyor?Belki derin Avrupa, belki derin Batı, belki projenin sahibi akıl veya doymayan baronlar, siyonizm vs. Bir isteyenin olduğu kesin. Bunların ya tamamı veya bir kısmı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.