Vatandaşlık, Suriyeli mültecilerin hakkıdır!

A -
A +

Bugün ülkemizde Urfa'dan Adana'ya kadar uzayan yerleşim birimlerimizdeki çadır kentlerle akrabalarının yanında kalan veya kendi imkânlarıyla değişik şehirlerde yaşayan Suriyeli sayısı iki milyonu aşmıştır.

Aile temelli bu nüfus, bazı dünya devletlerinin mevcudundan fazladır. Şöyle diyebiliriz; katliamdan, zulümden, inanç soykırımından kaçarak dedelerinin uğruna öldüğü bu topraklara sığınan Suriyeli sayısı Makedonya'nın nüfusuna eşittir. Estonya, Litvanya, Lüksemburg adlı 3 devletin toplam nüfusundan yüksektir.

Suriyeliler, ilk  defa 7 Haziran 2011 tarihinde 41 kişilik bir kafile hâlinde Altınözü'ne sığınmışlar. Bugün Boynuyoğun kampında 2651, Tekel kampında 1384 kişi yaşamakta. 10 Ocak'ta Hatay'daki  bu kamplarda incelemelerde bulunduk.

Devlet, bu harpzedelere bir insana gündelik hayatında barınma, ısınma, yiyecek, içecek, giyecek ne lazımsa hepsini karşılamakta. Ayrıca  Kızılay ve diğer gönüllü STK'lar yardımcı olmakta, valilerimiz, kaymakamlarımız, belediye reislerimiz ve hamiyetperver vatandaşlarımız ellerinden geleni yapmaktalar.

Çadır da olsa hayat devam ediyor. Yaralılar hastanede tedavi edildiği gibi nişanlı gençlerin de düğünleri yapılmakta.

Çadır mektepler açılmış. Buradaki sınıflarda Suriyeli yavrulara Arapça ve Türkçe tedrisat verilmektedir. Bu sınıflarda Suriyeli yavrularımız, bizlere ezbere olarak baştan sona Mehmet Akif'in İstiklal Marşını, Necip Fazıl'ın Sakarya Destanı'nı okudular. Ayrıca yetişkinler için de ebrudan diğer el sanatlarına kadar kurslar açılmış.

Bu kampları gezerken Hatay Valisi Ercan Topaca ve diğer idarecilerle bazı çadır evlere misafir olduk. Ev dediğimiz 10 m2 kadar bir çadır. Fakat devlet bir haneye lazım olan her şeyi karşılamış. Burada karı-koca büyük anne-ve babalar ve 2-3 çocuk barınmaktalar. Her gittiğimiz yerde İslamın o cömertlik hasletinden nasipli olmanın verdiği huyla bizi kahve içmeden bırakmadılar.

Hâl-hatır sorduğumuzda söz birliği etmişcesine her defasında "elhamdülillâhi Rabb'il âlemîn" diye söze başlayıp aynen şunu dediler: "Hiçbir eksiğimiz yok, Türkiye'ye ve reisi cumhur Recep Tayyip Erdoğan'a dua ve Türkiye'ye gıpta ediyoruz. Biz olsaydık, Türkiye'nin yaptığını yapamazdık."

Vali Bey, ziyaret ettiğimiz ev ve sınıflarda sahipsiz olmadıklarını, her ihtiyaçlarını karşılamaya amâde olduğumuzu söyledi. Biz de sizin dedeleriniz de Çanakkale'de, Sarıkamış'ta yatıyorlar; burası sizin anavatanınız, dedik.

Onlar o şartlarda bile pırıl pırıl tertemiz aileler. Büyük şehirlerimizde yerli halk, yanlışa yönlendirildi. Bazı Suriyeliler dilenince hepsi dileniyor sanıldı. Hiç öyle değil
Fakat...
Çok temel birkaç meseleleri var. Bir kere mevzuat gereği bu insanlar çalışamıyor. İş yeri açamıyor. Açsa da vatandaşlar üzerinden açıyor, bazıları hüsrana uğruyor. Kamplarda kalıp kendilerini yük gibi hissetmeleri yanlış. 

Diğer taraftan; açılan sınıflarda verilen eğitimin resmî karşılığı yok. O eğitimi yarın ne Türkiye ve ne de Suriye tanıyacak.

Bu sebeple...
Artık; bu kardeşlerimize vatandaşlık verilmeli. Ondan sonra kamplara bir ömür biçilir. Böylece çalışarak, iş kurarak üretime katılırlar. Vatandaşlık kazanınca eğitimleri de millî eğitim bünyesine dahil olur. Bugün bu insanların içinde akademisyenden zenaatkâra kadar birçok kalifiye eleman, herkes meslek sahibi. Şimdilerde Türkiye'de Osmanlıca okutacak insan sıkıntısı yaşanmakta. Kader o talihi karşımıza getirdi. Suriye Türkmenleri, şakır şakır Osmanlı Türkçesi okuyup-yazabilmekteler.

Kabul edelim ki I. Cihan Harbi olmadı.

Kabul edelim ki Halep uzaklara düşmedi.

Bu sureti de sîreti de güzel insanlara Türk vatandaşlığı vermek; dedesi Osmanlı teb'ası olan mazlûmlara haklarını tanımak, tarihî bir hatayı düzeltmek olacaktır. Jivkov zamanında Bulgaristan'dan gelen Osmanlı torunlarına da vatandaşlık vermedik mi? Bugün onlar, sahip oldukları çifte vatandaşlıkla iki devlet arasında köprü değiller mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.