DÜNYADA OSMANLI DİASPORASI İNŞA ETMEK!

A -
A +

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir kaç gün önceki bir konuşmasında Arjantin, Meksika diyerek Latin Amerika'ya, Myanmar diyerek Uzak Asya'ya dikkat çekiyor, Mısır, Suriye, Cibuti, Orta Asya Türklüğü'ne atıfta bulunuyor, Vahiy Medeniyeti'nde almanın, sömürmenin, aparıp götürmenin değil, paylaşmanın esas olduğunu ifade ediyordu. Elbette doğru. Bu gerçeğin vesikası namuslu tarih sayfalarıdır.

Cumhurbaşkanın da hatırlattığı gibi 1800'lü yılların başlarından itibaren 10 binler ve belki de 100 binler Amerika'ya, Latin Amerika'ya gittiler. Yemen'den Irak'a, Somali'den Cezayir'e kadar olan memleketleri saymıyoruz. Şarki Türkistan'dan Bosna'ya kadar olanları da saymıyoruz. Çünkü oralar zaten memalik-i şâhânedir. Belki "Türkistan'la, Hind Babür İmparatorluğuyla siyasi birliğimiz olmadı" diye itiraz edilebilir. Bu itiraz doğrudur. Fakat oralar da Halife-i Rûy-i Zemin'e tâbi idiler. Bu çok yönlülüğü unutmamalı. Osmanlı'ya bir toprak olarak siyaseten bağlı olan yerler vardı. Bir de dinen, Hilafeten bağlı olanlar. Osmanlının selamı da sermayesiydi. Yeryüzünün neredeyse her yanına Sultan'ın ya atları veya selamı gitmiştir. Biri devlet iradesi, diğeri Hilafet muhabbetidir...

Bilindiği gibi Hıristiyan Garp ve Siyon yeraltı dünyası, yakın dönem Osmanlıda siyasi, ictimai, iktisadi  buhranlar, kargaşa, kışkırtmalar, iç çatışmalar vs çıkartmak suretiyle devletten kopmalara sebep olmuştu. Ayrıca artık Yeni Dünya da keşfedilir olmuştu. Böylece isteyerek yahut mecbur kalarak iki asırdan fazla bir müddet göçler yaşandı.

Kuzey ve Güney Amerika'daki Osmanlı bakıyesi bundandır. Bu uzak diyarlara yalnızca Hıristiyan teb'a değil, Müslim teb'a da gitmiştir. Elbette Avrupa'ya da gittiler. Amerika, Latin Amerika ve Avrupa'ya giden Osmanlı teb'ası/vatandaşları, Ermeni'dir, Rum'dur, Arap'tır, Boşnak'tır, Arnavut'tur vs. Bu insanlar, neticede asırlara dayalı olarak aynı ortak kültürü yaşamış, ortak zevkleri tatmışlardır. Birçoğunun evinde Türkçe bugün de vardır. Mutfakları Osmanlıdan lezzetler taşır. Terbiyeleri Osmanlıdır. Buralardaki Osmanlı bakıyeleriyle yakından ilgilenmeliyiz. Dünyada bir Osmanlı Diasporası inşa etme vaktindeyiz. Toprağın iki karış altında maden bulurcasına az bir emekle bu insanlardan dost cemaatler meydana gelecektir.

Balkanlardan Orta Doğu'ya dek bir OMT/Osmanlı Milletler Topluluğu kurarken eski vatandaşlarımızı da yeniden kucaklayarak dünyada bir Osmanlı Diasporası inşa edebiliriz. Onlara hatta belki pasaport bile verebilmeliyiz.

Bir vazifemiz de uzakları yakın kılmak.

O uzaklarda çok yakınımız var.

Bir yalan üzerine kurgulanan 6-7 Eylül 1955 esef verici hadiseleri veya sonraki Kıbrıs ihtilafı üzerine Yunanistan'a gönderdiğimiz eski bir Rum vatandaşımızın yıllar sonra İstanbul'dan ziyaretine giden bir Türk arkadaşına söylediği söz fıkra gibi ama ne kadar düşündürücü:

-Bizi bu gâvurların içine attınız!..

Vahiy Medeniyeti, aynı zamanda bir Merhamet Medeniyeti'dir.

Dün dedelerimizle aynı gök kubbeyi ve aynı yer küreyi paylaşan insanların torunlarını kazanmamız aynı zamanda dünya barışına hizmet olacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.