1969

A -
A +

1969 yılı siyaset tarihimizde bir kırılma noktası olmasına rağmen üzerinde layıkıyla durulmadı. Halbuki tam bir ibretlik vak'adır ve sonraki zamanlardaki istenmedik gelişmelerin başlama sebebidir...
Türkiye, gelişip büyürken cunta, 27 Mayıs 1960'ta darbe yaparak Adnan Menderes ile iki vekili idam ettirdi.
Darbe rüzgârından sonra güya sivil idareye geçildi. Daha evvel defalarca başvekillik ve reisicumhurluk yaptığı halde bu makamlardan hâlâ hevesini alamayan İsmet İnönü, başbakan oldu. Adnan Menderes'in kurucusu ve başvekili olduğu DP/Demokrat Parti kapatılmıştı. İsmet İnönü başbakanlığında kurulan, tek parti hükümeti değildi. CHP'nin yanı sıra bugün külü-tozu bile kalmamış partilerle bir ortaklık kurulmuştu. Türkiye, ilk defa koalisyonla tanışıyordu. Bu şu demekti, istikrar içinde yoluna devam eden güçlü bir tek parti iktidarı, zorbalıkla al aşağı edilmiş ve yerine toplama bir hükümet kurulmuştu. Sonraki her koalisyon iktidarı gibi bu da başarısız oldu.
Bunun üzerine hükümet ortağı AP/Adalet Partisi, Süleyman Demirel başbakanlığında tek başına iktidara geldi.
1965'te iş başına gelen I. Demirel Hükümeti başarılı oldu. Adalet Partisi, tabiî olarak DP'nin devamıydı ama bunu o günlerde ağza almak mümkün değildi. DP'nin icraatları kaldığı yerden hayata geçiriliyordu. Kalkınma hızı yüzde 6'larda seyretmekteydi.
Her şey yolunda giderken bir gün birden bire AP içinde ihtilaf çıktı. Parti, "Yeminliler" ve "41'ler" diye iki grubun mücadelesine sahne olmaya başladı. Yeminliler için "masonlar" diye yazılıp-çiziliyordu. 41'lerse devrin tarifiyle "milliyetçi-mukaddesatçı" denen muhafazakârlardı. Bu bir parti içi iktidar mücadelesiydi. Yeminliler'in lideri başbakan Demirel, 41'lerinki TBMM başkanı Ferruh Bozbeyli'ydi. İhtilaf kızışıp köprüler atılınca 41'ler 1969 yılında AP'den koparak Ferruh Bozbeyli'nin genel başkanlığında DP/Demokratik Parti imiyle bir parti kurdular. Tek başına güçlü bir şekilde iktidar olmuş olan ve iyi işlere imza atan AP iktidarı zayıfladı. Diğer taraftan dünya, 1968'den itibaren bir kargaşa dönemine girmişti. Paris'te başlayan sol gençlik hareketleri, bütün her yanı ve bu arada Türkiye'yi de sarmıştı. 1961 Anayasası, hürriyet ve serbestlik adına suistimale çok müsait maddeler ihtiva etmekteydi. Senato ve yeni kurulan Anayasa mahkemesi iktidara fren oluyor, sendikal hareketlerle talebe hareketleri yıkıcı bir biçimde başını almış gidiyordu. Kan kaybetmiş iktidarın bu sert rüzgâr önünde durması mümkün değildi. Sokak çatışmaları, meydan kavgaları, cinayetler başlamıştı. Her gün cenazeler kaldırılıyordu. Kalkınma hızı gün gün geriledi. Hükümet iki yıl daha devam edebildiyse de asker, 12 Mart 1971'de bir muhtıra vererek iktidarın düşmesine sebep oldu.
1970-1980 arası Türkiye, rahat ve huzur yüzü görmedi.
Sonraki bütün kötülüklerin, 12 Mart'ın, kurtarılmış mahallelerin, her günkü 20-25 kişilik ölümlerin, 70 sente muhtaçlıkların, 12 Eylül darbesinin, IMF memurları önünde hesap verir duruma düşmelerin vs vs. esas sebebi iktidar partisi olan AP'de çıkan bir kavganın 1969'da partinin parçalanmasıyla bitmesidir. Aslında bitmedi. Sarsıntılar 1980'e kadar devam etti. Nihayetinde AP de DP de kapandı. Bugün tabelaları bile yok.
Recep Tayyip Erdoğan, AK Hareketin lideridir.
Liderin büyük bir isabetle seçip çıkarttığı Ahmet Davutoğlu, 12 yıldır büyük hizmetlere imza atmış AK Parti'yi hız kesmeden koşturan çalışkan, azimli ve muhtevalı bir genel başkan ve başbakandır. Her ikisi kendi sahalarında kardeşane hisler ve muhabbet ve ahenkle çalışıyorlar.
Önümüzde büyük hedefler varken... 7 Haziran 2015'te; yani yarın denecek kadar yakın bir zamanda o hedeflere yürüyeceğimiz bir "eşik seçim" bizi beklerken, barış süreci kalıcılık ararken, bu milletin başı yukarı kalkmışken üstelik de kıdemli, tecrübeli bazı parti mensuplarının kavgaya tutuşmalarının kabulü mümkün değildir. Kimin haklı, kimin haksız olması önemli değil. Önemli olan böyle bir kavganın -Allah korusun- partide, iktidarda, sandıkta ve memlekette yapacağı tahribattır.
Herkes dikkatli olmalı.
Kimse, 1969 Hakikatini unutmamalı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.