İRAN YAYILMACILIĞI

A -
A +
Yemen, dedelerimizin yaktıkları yanık türkülerdeki diyarlardan biridir. Gülü çemen olmasına rağmen gidenin gelmemesinin sebebi, onlar için meçhuldür. Adı geçen yer, önceki zamanlar orada kalsın; İslam tarihinden bu yana meseleli bir bölgedir. İlk ihtilaf Fil Vak'asıdır. Nübüvvetten sonra ilk yalancı peygamber buradan çıkmıştır. Bu kritik coğrafya, 1 Kasım 1918'de Devleti âli Osman'ın elinden çıkarak İngiltere'ye geçer. Kuzey ve Güney diye ikiye ayrılır. 1967'de İngiliz boyunduruğundan kurtulur. Fakat Kuzey Yemen Moskova güdümlü sosyalist bir idaredir. SSCB yıkılınca iki taraf 1990'da birleşirler.
Yemen Cumhuriyeti, Türkiye'nin üçte iki büyüklüğündedir ve 25 milyon civarındadır.
2011'de Tunus'ta  başlayan hususi maksatlı Arap Baharı, Mısır, Libya, derken Yemen ve sonra da Suriye'ye sıçradı. Yönlendirilen kitle 1990'dan beri Yemen Cumhurbaşkanlığı yapan Ali Abdullah Salih'e karşı ayaklandı. Cumhurbaşkanı, önce istifa etti, sonra Suudi Arabistan'a sığındı.
2012'de Cumhurbaşkanlığı seçimine karar verildi. Bütün partiler, devrik Ali Abdullah Salih'in yardımcısı Mansur el Hadi'nin cumhurbaşkanlığı için tek aday olarak seçime girmesi hususunda mutabık kaldılar. El Hadi, oyların tamamına yakınını aldı. Seçimler devam ederken hem kuzeydeki Zeydi Şii Husiler ve hem de güneydeki Güney Hareketi, seçim sonuçlarını tanımayacaklarını açıkladılar. Ayrılıkçılar, tek aday çıkmasını, bu adayın eski rejimin adamı olmasını kabul etmiyorlardı. Onlara göre böyle bir netice 2011 devrimini anlamsız kılmaktaydı.  
Eski rejimin, önceki cumhurbaşkanı dışında aynen devam etmesi, onları rahatsız etmekteydi. Husiler içten içe köpürmekteydiler.
18 Ağustos 2014'te petrol zammını bahane ederek ayaklanıp başkent San'aya girdiler. 13 Ekimde isyancılarla merkezî hükumetin anlaşmaya varması üzerine Halid Baha, başbakan oldu. Ne var ki takma akılla yedi adım gidiliyordu. Kendi akıllarıyla hareket etmiyorlardı ki. Bir yerden kışkırtılmaktaydılar. 19 Ocak 2015'te Başbakanlığı, bir gün sonra da Cumhurbaşkanlığını kuşattılar. Cumhurbaşkanı ve Başbakan istifa etmek zorunda kaldı. Cumhurbaşkanı Aden'e sığındı.
Husilerin stratejik noktalarını ele geçirmesi üzerine Yemen dışişleri bakanlığı 10 Körfez devletinden acil müdahale talebinde bulundu. Bunun üzerine 26 Mart tarihinde Suudi uçakları, Husi hedeflerini vurmaya başladı.
Hava harekâtını kara harekâtının takip edeceği söylenmekte. Bu müdahaleyi, Türkiye, ABD, Fransa ve İngiltere desdekliyorlar. Bu bir arka çıkma, hak verme ve lojistik destek şeklinde.
Husileri ise İran'dan başka İran güdümlü Irak ve Suriye ile İran'ın Lübnan'daki yani Akdeniz sahilindeki ileri Karakolu Hizbullah da desdeklemektedir. Tabiî bir de bölgenin demirbaşı yapılmış terör örgütleri.
Görüldüğü gibi ortadoğuda ciddi bir İran yayılmacılığı yaşanmaktadır. Şia bir ideoloji olarak ihraç edilmekte. Meseleye Vehhabi ihracıyla Şia ihracının çatışması olarak bakmak da mümkün. İran Basra Körfezi, İskenderun Körfezi ve Aden Körfezi üçgeninde kendine yer edinmekte. Dünya, Irak ve Suriye ile uğraşırken mezkûr devlet, tarihte hiç elde etmediği kadar ciddi bir nüfuz alanını yakalamış vaziyette. Dahası  Kandil'deki PKK'nın en azından bir kısmı dahil el Kaide, DAEŞ, Hizbullah, Husi gibi örgütler ile iş birliği halinde. Bir başka ifadeyle bizdeki Barış Sürecinde gölge güçtür.
İran'a kızmaya hakkımız var mı?
Büyük devlet, menfaati neyi gerektirirse yalnız kalma pahasına da olsa yoluna devam eder.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.