KUKLA MAHKEMEDE POLİTİK CİNAYET!

A -
A +

Mısır Devlet Başkanı Muhammed Mursi ve kadrosu hakkındaki hüküm açıklandı. Buna göre, Muhammed Mursi'nin Hapishaneler Baskını Davası'na dair idam kararı tasdik edildi. Hamas'a Casusluk Davasındaki idam cezası ise 25 yılla sınırlı müebbet hapse tebdil edildi. Şehide Esma'nın babası Müslüman Kardeşler Rehberlik Konseyi Başkanı Muhammed Bediî'ye müebbet, Alimler Birliği Reisi Yusuf el Kardavi ile Mursi'nin yardımcılarından Hayrat Satır ve diğer iki yardımcısına idam verildi... İdamlar toplamı 80 kişi...

Cezaların sanıklara duyurulduğu zamanlama dikkatli gözlerden kaçmasa gerek. İdamlar, müebbetler... tam da mübarek Ramazan-ı Şerif ayına girerken tebliğ edilmekte. Bir mahkeme ilamının adalet olması için kürsüdeki hey'etin namuslu, şerefli, haysiyetli, seviyeli, vicdanlı ve istikamet sahibi hukukçular olması ve ayrıca kararın maşeri vicdanda kabul görmesi gerekir. Hâlbuki o adamlar, tıpkı 27 Mayıs darbesinden sonra ihdas edilen Yassıada Mahkemesi gibi cuntanın emrini ifa eden emir kullarıdır. 27 Mayıs cinayetinin arkasında hangi ecnebi devletler var idiyse Mısır'daki dâvâ dramının arkasında da aynı devletler var!..

The Guardian'da çıkan makalenin mürekkebi daha kurumadı.

İngiliz gazetesi ne diyordu?

-Tam batılılaşmamış yoksul Müslüman ülkelerin, kendi ülkelerini yönetmelerine izin verilemez!!!

Mısır, Afrika'nın kapısıdır... Osmanlı Asyasının Fatihi Yavuz Sultan Selim Han'ın Mısır'ı fethetmesinin esas sebeplerinden biri de budur. Süveyş Kanalının açılmasından sonra ehemmiyeti daha da artmıştır. Önceleri Portekizliler, sonraları İngilizler ve Fransızlar Mısır ve etrafındaki coğrafyayı ele geçirmek için yarışmışlardı. İspanyollarla Portekizliler, kaba sömürgecilerken diğerleri sömürgeciliklerini içerden aydın devşirme metodlarıyla dilden dine, örften hayata kadar reformlarla çağdaşlaşma, uygarlaşma adlı parlak etiketlerle cazip hale getirmişlerdi. Bu sebeple çağdaşlık uygarlık ve ilericiliği bazı kısımları, İstanbul'dan önce Kahire'ye girmişti. Hatta kemalist inkılaplar diye şekillenen reformların ön uygulamaları Londra'dan, Paris'ten Kahire'ye intikal etmiş oradan İstanbul'a gelmiştir...

İmamı Rabbani Hazretleri, "bir İslâm memleketi olan Hindistan" der, kendi şehri Serhend'i aynı sıfatla zikreder. Bugün Serhend'de kalan Müslüman sayısı, yok denecek kadar az. Timuroğullarının Gürganiye Devleti Hindistan ise bugünkü Hindistan değildir. Bangladeş, Pakistan, Keşmir ve komşu memleketlerin bazılarının en azından bir kısmı devrin Hindistan İmparatorluğuna dahildi. "Hind Müslümanları İstiklal Harbinde Milli Mücahademize para yolladılar!" derken kasdedilen bütün o devletlerdir.  Müslümanlar, Hindistan'da hakim unsurken onda bire gerilemiştir. Bir başka ifadeyle acı olan sadece Endülüs değil. Britanya şalına bürünmüş İngiliz emperyalizmi, evvela 19. Asrın ortalarında o Hindistan'ı parçaladı. Bir devletten yarım düzineye yakın devlet çıktı. Sonra da 20. Asrın birinci çeyreğinde Osmanlıya musallat oldu, projesini hayata geçirdi, Osmanlı Coğrafyasından da bir kaç düzine devlet çıktı.
İstanbul ağırlıklı Türkiye, etrafındaki ve uzağındaki memleketlerin kilit noktasıdır. Kahire merkezli Mısır da öyle. Bu itibarla tam batılılaşmamış yani her türlü inkılap girişimine rağmen Hıristiyan olmamış Mısır ve Türkiye'nin yönetimi kendi ülkelerinin vatandaşlarına bırakılamaz. Yönetime dair her şey dünya mason mahfillerinde tanzim edilir. Aykırı giden Abdülaziz, Abdülhamid, Menderes, Özal hakkında gereği yapılır. Onlardan ders almayan her ikisi de yüzde 52 halk oyu ve demokratik yolla gelmiş Muhammed Mursi ve Tayyip Erdoğan için de Tahrir Meydanı ve Taksim Meydanında atılan işaret fişekleriyle harekete geçilir.

Ramazan başlarken verilen bu idamlar, o işaretlerin devamıdır. Hükümlerin böylesine şiddetli olmasının bir sebebi de Tayyip Erdoğan'ın gözünü korkutmak içindir. 55 sene evvel 27 Mayıs'ta "kıyma makinasından geçirilen gençler, toz haline getirildi" asılsız haberini 8 sütun manşet yapan Selanik Türklerinin gazetesi, 55 sene sonra bu defa internette Mursi haberini yaparken "yüzde 52 oyla seçilen" imasıyla Türkiye Cumhurbaşkanı'na boşuna ihtar çekmedi...
İslâm alemi, kendi yerli evlatları tarafından yönetilsin istenmiyor!
Yabancılaşmış çevrelerin son ümidi koalisyondur. Veya Eylül Kongresinde AK Partiyi bölmektir. Koalisyon olmazsa veya partiyi bölemezlerse Tayyip Erdoğan'ın etrafı çelik duvarlar gibi tahkim edilmeli. "Bu millet, sevdiği bir lidere daha sahip çıkamadı!" utancı bir kere daha yaşanmamalı.       

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.