MECLİSİN BAŞINDA BİR EL AZİZ'Lİ

A -
A +

Sene 1968... Adana Erkek Lisesi Edebiyat Kolu II. Sınıfta okumaktayım. O yaz tatilinde İstanbul'a şimdi Eyüb Sultan Kabristanı'nın "serin serviler"inin altında  âlem-i berzahta olan merhum Celal Er ağabeyimi ziyarete gelmiştim...

Memleket olarak sancılı günler eşiğindeydik.

27 Mayıs ve idamlar, ilk koalisyon arkada kalmış; sivilleşme şeklen de olsa başlar gibi olmuş; I. Demirel Hükümeti kurulmuştu. Kalkınma, refah merhum Menderes'in bıraktığı yerden aynı hızla devam ediyordu. Bunun dışımızdaki emperyalist dünya için tercümesi şuydu:

"Adnan Menderes'in idamına rağmen Türklerin yolu kesilememişti." Bu yüzden Adalet Partisi'nin bölünmesine bir yıl, 12 Mart Muhtırası'na üç yıl vardı. Paris'te sol hareketler başlamıştı. Bu kıvılcım, kısa sürede bütün dünyaya sıçrayacak, bizde ise yangına dönerek sönmeyecekti. Sadece bir yıl sonra İstanbul Hukuk Fakültesinde o sol hareketlerin silahlı, kurşunlu eylemlerinin içinde kalacağımızı nasıl bilebilirdik?

27 Mayıs darbesi yapılırken devrin matbuatı, cuntası, CHP'si gibi devrin resmî gençliği de destek vermişti. MTTB, darbede hayli faaldi. Ancak; her şey, bir parça düzelir gibi olunca Rasim Cinisli liderliğindeki bir grup milliyetçi genç, MTTB/Millî Türk Talebe Birliği'ni başarılması hayli zor bir hamleyle solcu gençlerin elinden kopardılar.

Rasim Cinisli ağabeyden sonra İsmail Kahraman ağabey, MTTB'nin başına geçti. Aynı kararlı irade devam ediyordu. Biz 15-18 yaşlarımızda Anadolu'dan bu destani çıkışları ve yürekli isimleri heyecanla takip ediyorduk. Sonraki yıllar, Türkiye'nin dehşet dolu kanlı yılları olacaktı. Her gün sokaklarda çatışmalar yaşanacak, 20-25 genç ölecek ve bu karanlık, 12 Eylül 1980'e kadar devam edecekti.

MTTB sokak eylemlerine karışmadı. Başkanlar, buna müsaade etmediler. MTTB konferanslar, eğitimler ve kitap kulübü seminerleriyle gençlere yerli değerler aşılamaya gayret etti. Biz, Kadir Mısıroğlu gibi bir çok ismi o seminerlerde tanıdık. Buna rağmen 12 Eylül'de MTTB'nin de kapısına kilit vuruldu...

1968'de İstanbul'a gelince ilk iş olarak MTTB'ye gittim. Yanımda bir arkadaşım daha vardı. Başkanı ziyaret edecektik. Bizi bekleme kısmına aldılar. İçerdeki toplantı uzun sürdü. Sabırla bekliyorduk. Sanki Başbakanla görüşecek ve o ân vatanın bütün dertlerini halledecektik. Nihayet kapı açıldı ve İsmail Kahraman, göründü. Sanki bir dev görünmüştü. O her zamanki çelebi tavrı ve beşûş çehresiyle "hoş geldiniz!" diyerek elimizi sıktı. O ân dünyalar bizim olmuştu. Ne demek? MTTB başkanını görmüştük; elimizi sıkmış, bizimle konuşmuştu...

Sonra çok zamanlar geçti.

İsmail Kahraman ağabeyle dost olduk. Bir kaç yıl evvel bu hatırayı kendisine de anlattım. Keyifle ve gevrek kahkahalarla dinledi.

Bilmem ki makam-mevki sahiplerine bir de şunu demeye gerek var mı?

-Aman ha, yanınıza gelen gençlere özen gösterin, onları muhatap alın, elini  sıkın, sırtını okşayın, hatırını sorun, harçlığını sorun!

İsmail Kahraman ağabey, bizi ne zaman ve nerede  görürse görsün mutlaka sarılır ve "el Azîz!" der. Sonra da "El Aziz"i, övmeye başlar. Ağabey, askerliğini orada yapmış. Her karşılaşmamızda etrafımızdakilere Elazığ’ı ve Elazığlıyı öve öve bitiremez. Bugüne dek Elazığ'dan sitayişle bahseden çok kimse gördük. Ama İsmail ağabeydeki muhabbet başka.

İsmail Kahraman, irsen Rizelidir, fakat hiç şüphe yok ki kalben El Aziz'lidir.

Rize için ne düşünürse "El Azîz" için de onu düşüneceğinden ve yapacağından eminiz. Şundan da emin olmak isteriz. "Elazığ" isminin hatalı olduğunu çok iyi bilir. Bu itibarla; meşhur hatanın düzeltilmesi, şehrin adının "Aziziye", "El Aziz" veya "Harput" olması için öncülük yapması bir "El Aziz"li olarak artık vazifesidir...

Yeni dönemde meclisin başına adına ister "bilge adam", ister "akil adam", isterse "kâmil adam" densin netice itibariyle cevheri bu toprakların değerleriyle zînetlenmiş bir güzel adam geliyor.

TBMM başkanı yapılmakla İsmail Kahraman'a vefa borcu eda edilmektedir.

Bu isabetli kararı alanları tebrik ederiz.

Hayrlı olsun.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.