NATO ve BM ile yol almak!

A -
A +
 
ABD dışişleri bakanlığı sözcüsü John Kirby, önceki günkü basın toplantısında oldukça net konuştu:
-Türkiye'nin, YPG ile ilgili endişelerini anlıyoruz. Ancak YPG, DAEŞ ile mücadelede en başarılı kuvvetlerden biri. Biz, onları terörist örgüt olarak görmüyoruz ve kendilerini desteklemeye devam edeceğiz...
Bu cümle,  Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın PYD/YPG mevzuunda Washington siyasetine yönelik sitem, eleştiri ve dostluğa sadakat çağrısına bir cevap olarak dile geldi. Washington'ın Ankara ile anlayış kopukluğuna düşme mes'elesindeki gerekçe DAEŞ'le mücadeledir. Sözümona o mücadeleyi, köklü bir dostluğa tercih edebilmekteler. Üstelik konuşmanın devamındaki "herkes DAEŞ'le mücadele etmelidir" talebi de manidardır.
Halbuki Türkiye, bu savunmaya karşı "bir terör örgütünün bir başka terör örgütüyle mücadele etmesi, ona meşruiyyet kazandırmaz!" diyegeliyor. Bu mantık, doğru ve yerindedir. Kaldı ki biz DAEŞ'le mücadele etmekteyiz. Ondan ciddi mânâda ziyan görmüş bir devletiz.  YPG, DAEŞ'le onun kimliği üzerinden kapışmamakta. Kavganın sebebi, Suriye'nin bir bölgesinin paylaşılamaması.
Aklı selim neyi gösterirse göstersin Amerika, bildiğini okumaya devam ediyor. Ne diyor? Türkiye istediği gibi düşünebilir. Bize göre YPG terör örgütü değil. O, DAEŞ'le ciddi şekilde mücadele etmekte. Biz de ona yardıma devam edeceğiz.
Bu Amerika kim?
NATO'nun patronu.
BM'de 5 patrona rağmen bir kararın hayat bulması mümkün olmadığı gibi NATO'da da ABD'ye rağmen karar alınamaz. Mülteci kaçakçılığını takip için Ege ve Akdeniz'in tarassut edilmesinde NATO belki yardımcı olur. Fakat aynı NATO'dan  yanımızda yer alarak Suriye rejimi ve onun stratejik ortakları Rusya, İran ve PYD ile mücadele edip Suriye hududumuzun, emniyet kapılarının açık tutulması, muhaliflerin desteklenmesi mevzuunda samimiyet beklenmesin. Bunu beklersek hayal kırıklığına uğrarız.
DAEŞ'le bölge karıştırıldı. YPG ile PYD için hududumuzun altında Akdeniz koridoru açılarak İslam dışı bir Kürt devleti kurulmaya çalışılmakta. Kuzey Irak petrolünü bu sipariş devlet üzerinden Akdeniz'e indirme projesi vaz geçemedikleri bir fikirdir. Ankara'nın Erbil'le anlaşarak Kürt petrolünü Ceyhan'dan dünyaya pazarlaması mandacı zihniyeti kızdırmıştır.
Varılan noktada NATO'nun patronu Washington YPG'nin, BM patronlarından Moskova, Esad'ın arkasında yer almıştır. Manzara çok garip fakat gerçektir. Rusya-İran-ABD-Suriye rejimi ve YPG aynı saftalar. Safın arkasında bir de görünmeyen var: İsrail.
Ankara eğer, terör örgütlerine ve mazlumları katledenlere doğrudan müdahaleyi düşünüyorsa asla NATO ve BM'ye güvenmemeli. "Türkiye kara ve hava sahasına tecavüz NATO'ya saldırıdır!" Sözlerimize sahip çıkmaları beklenmesin.
Bu gidişat böyle sürerse Türkiye, o güçlü kozunu oynayarak Irak Kürdistanı'nın istiklâl ilân etmesini tanır. Fakat patron devletlerle onların uyduları, Kürdistan'ı yalnızlığa mahkûm etmekle kalmayıp "başına buyruk giden" Ankara'yı cezalandırmak için Kandil'e dönerek "hadi siz de DAEŞ'le mücadele için bir kaç kurşun atın!" bile diyebilirler...
Çok zorlu bir mücadelenin içindeyiz. Bu bir devletin, bir milletin yükseliş mücadelesidir. Bir ve bütün olmaktan başka çaremiz yoktur!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.