ÇOCUK İSTİSMARI!..

A -
A +
Beyazıd Camiî'nin karşısındaki Tiyatro Caddesi'nden denize doğru girip de 150 metre kadar ilerleyince sağ tarafta geçen asrın başlarında yapıldığı anlaşılan bir bina görülür. Bu sarı boyalı binanın demir kapısı açılıp da merdivenlerden bahçesine inerken başı kaldırıp karşıdaki duvara bakıldığında 50 cm kadar uzunluğunda 15 cm kadar eninde mermerden bir levhayla karşılaşılır. Orada Osmanlı devri Türkçesiyle "ana mektebi" yazılıdır. Yanında da bir tarih vardır. Bugün Valiliğin ek bina olarak kullandığı bu yer, Sultan Abdülhamid Han zamanında ana mektebiymiş.
"Ana mektebi" denilen "ana okulu"dur.
Esas itibariyle dünya ve Türkiye, ana okulu ihtiyacını yirminci asrın son çeyreğinden itibaren keşfetmeye başladı. Halbuki bizde geçen asrın başında bu okullar vardır. Nitekim sistemli çocuk eğitiminin 4 yaş 4 ay 4 günlükken başladığı da artık neredeyse herkes tarafından bilinmektedir. İmparatorluk mülkünde çokça görülen Sıbyan mektepleri, bu eğitimin devamıdır.
İrfan hayatımızda çocuğa verilen değer ve onun eğitimi İslamiyet’in ilk tebliğinden beri vardır, müesseseleşmiştir. İslâm’la şereflenen ilk 4 ulu kişiden birinin ileride "Allah'ın arslanı" unvanına kavuşacak olan çocuk yaştaki Hazret-i Ali olması elbette tesadüf değildir.
Devlet geçmişimizde çocuklar için sadece mektepler açılmamıştır. İstanbul’daki ilk hastanelerden biri, "Çocuk Hastanesi" demek olan Şişli'deki Etfal Hastanesi, bugün herkese hizmet vermektedir. Şimdilerde Çocuk Esirgeme Kurumu adını taşıyan Himaye-i Etfal, İstiklâl Harbi yıllarında kurulmuştu.
Çocuk evin süsü, ailenin de cemiyetin de istikbalidir.
Anne, baba, yavrum, evlâdım, çocuğum... dünyanın en güzel, en içli, en samimi kelimelerindendir. Bizim sosyal hayatımızda çocukla ilgili takip edilecek yol evliliğin ilk gecesinden başlar, doğan yavrunun iyi bir talim ve terbiye alarak evlenmesine kadar devam eder. Çocuk terbiyesi, çocuğa merhamet, çocuğun yetiştirilmesiyle alâkalı hem ayeti kerimeler, hem çok sayıda Hadisi Şerif ve seçkin sözler vardır.
"Evlat kokusu, cennet kokusudur!" güzellemesi Sevgili Peygamberimizden -aleyhisselam- bir mirastır.
Çocuk günahsızdır. Çocuklar için ne güzel şiirler yazılmıştır. Necip Fazıl'ın şu mısraı onlardan biridir: "Annesi gül koklasa ağzı gül kokan çocuk"
Her birimizin kulağında analarımızın okuduğu ninnilerden kaybolmaz sesler vardır. Masallar zaten çocuklar içindir. Masal, çocukta hayal etme kabiliyetini geliştirme ve imkânsızı zorlama hasleti kazandırma maksadını güder.
Çocuklar, İslâm dünyasında bilhassa biz Müslüman Türkler’de baş tâcıdır. Ebeveynler, yemez yedirir, giymez giydirir. Ancak; çocuk, öz evin çocuğundan ibaret değildir. Hısım akrabanın, konu komşunun çocukları da aileden addedilir. Çocuk arkadaşıyla yetişir. Bundan dolayıdır ki ramazan aylarında onlar için "Çocuk İftarları" tertip edilirdi. Aileler kendi çocuklarını görüp-gözettikleri gibi fakir ve yetim çocuklarını da himaye ederlerdi. İslam dininin merhamet pınarları, bu kalbleri beslerdi. Bir din düşünmeli ki yetimin başını okşamayı bile sevap saysın. Daha başka ne demeli?
Bütün bu güzellikleri, dini hayata, cemiyet hayatına, geniş aile hayatına, dede-ninelerle bir arada olmaya, örf ve âdetlere bağlılığa, mahalle hayatı gibi zenginliklere borçluyduk.
Modern hayat, saf insan hayatını alt üst eden baş döndürücü ve bazen de baştan çıkarıcı buluşlar. Şehirleşme. Zenginlik rekabeti. Bencilleşme duygusunu tetikleyen ihtiraslar. Sorumsuz, kontrolsüz sinema, gazete, dergi televizyon ve nihayet internet yayınları. Bu yayınların para uğruna nefsani arzuları tahrik etmeleri. Yüz yıla yakın bir zamandır "laiklik" adı altında dinin ötekileştirilme çabaları, aileleri yalnızlaştırdı, mahalleleri garipleştirdi, para her şey oldu, çekirdek aile denen bir felaket başımıza geldi ve o aziz, o güzel, o çiçek çocuklar malzemeye döndü.
Çocuk, uyuşturucuya bulaştırıldı.
Biraz büyüdü daha başka kötülüklere düştü.
Bizim cemiyetimiz, iki menfiliğe çok uzaktı. Bunlardan biri boşanmaydı. Boşanma caizse de cemiyetimiz ondan şiddetle kaçınırdı. Boşanma şimdi çığ gibi büyümekte. Diğer menfilikse çocuk istismarıdır. Bu aşağılık fiil, hayatımıza yabancıydı. Bugünse ne yazık ki yüz kızartacak ölçülerde. Çocuklar, en berbat şekilde canavarlıklara maruz kalmakta.
Çocuk istismarının bir sebepleri vardır bir de karşı tedbirleri:
Aileden başlayarak, mahalle hayatına, iş hayatına, okula, basın-yayına kadar her şeyin gözden geçirilmesi şarttır.
Cezai müeyyidelere gelince; cezalar, caydırıcı olmalıdır. Bir sadist, bir masumun hem ırzına geçecek ve hem de onu öldürecek fakat devlet bu sadisti alıp hapishanede misafir edecek!!! Böyle kanun da ceza da olmaz! İdam cezası böyleleri için şarttır ve haktır!!! Bir kişi temizlenir ama bir asır ibret olur, bütün cemiyet rahat eder.
Cezada caydırıcılık, ibret unsuru esastır.
Allah'ın masum varlıklar olarak yetişkinlere emanet ettiği çocukları kirleten her sebebin kökünü kurutmak devletin bir numaralı vazifesidir.
Ne aileler boşansın!
Ne çocuklar istismar edilsin!
Hiçbir çocuk ağlamasın.
Her çocuk gülsün...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.