VAKİT, BİRLİK VAKTİ

A -
A +
Osman Gazi Köprüsü'nün açılışına hazırlanıyorduk. Bu tarihî hamleyi Yavuz Sultan Selim Köprüsü’yle, Avrasya Tüneli'nin açılışları takip edecekti. Bu çalışmalar, sona yaklaşmışken güvenlik güçlerimiz de tam bir ahenk içinde terörün her çeşidine karşı tavizsiz bir mücadele veriyordu. Bölücü örgütün esir aldığı halk, ellerinden kurtarılmış, şimdi de uyuşturucu kaynakları kurutulmaktaydı.
Diğer taraftan enflasyon geriliyor, kalkınma hızı yükseliyordu. Fakat Rusya ile aramızın bozuk olması ticaret ve turizmimize olumsuz yansımaktaydı. Öyle ise İsrail’le cereyan eden müzakerelerde sona gelinirken Rusya ile de yeniden dostluk köprüleri kurulmalıydı. İsrail, ilk defa bir devletten özür diledi, şehit yakınlarına tazminatı kabul etti, Gazze için de abluka büsbütün kalkmış olmasa bile Türkiye'den gidecek yardımlara kapı açtı.
Bunlar yaşanırken Kremlin sözcüsünden beklenmedik bir açıklama geldi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rusya devlet başkanı Vladimir Putin'e bir mektup yazarak düşen uçaktan dolayı üzüntülerini bildirmiş, ölen pilot için de taziyesini dile getirmişti. Mektup, Ankara tarafından doğrulandı. Dahası beyanata pilotun ailesine acılarını paylaşmak için insani yardım yapmaya hazır olduğumuz taahhütleri de ilave ediliyordu. Bununla da kalınmadı Başbakan Binali Yıldırım, Mısır'la da münasebetlerin normalleştirileceğini açıkladı. Kahire'den ânında memnuniyet haberi geldi.
Zamanlama dikkat çekiciydi. Hadisenin ticaret ve turizm tarafı malum. Ancak bir de dış boyutu bulunmakta. ABD'de sonbaharda seçim vardı. Bu seçimin nasıl bir seyir göstereceği çok net şekilde ortada değil. AB'de ise İngiltere, birlikten ayrılma kararı vermişti. Karar, yalnızca İngiliz hükümetini değil, Büyük Britanya’yı, Londra’yı, İskoçya’yı, Kuzey İrlanda’yı da silkelemişti. Etkinin, şok dalgalarla üye daha başka devletleri de gemiden atlamaya sevk etmesi mümkün görünüyordu.
AB'nin zor-güç de olsa yoluna devam edebilmesi veya yeni bir yapılanmaya gitmesi gibi her ihtimale karşı Ankara, hazırlıklı olmalıydı.
Öyle ise gerek iç ve gerekse dış sebeplerden dolayı komşularla politikalarımızı gözden geçirip bir barış taarruzuna gitmemiz mutlak gerekliydi. İş hayatındaki durgunluğun, turizmdeki kayıpların ortadan kalkması gerekirdi. Bugün eğer çok güçlü biçimde terörle mücadele edebiliyorsak bunu sevk ve idare eden siyasi iradenin elinin altında güçlü bir hazinenin olması bu imkânı sağlıyordu.
Bütün bunlardan dolayı barış atağına geçildi. Biz, İsrail, Rusya ve Mısır'dan sonra Azerbaycan’la birlikte Ermenistan'a da bir barış atağı yapılmasını bekliyoruz. Yüzyıllık ihtilaf, yüzyıl daha devam edemez. Rusya ile barış, Suriye ve PYD problemlerinin çözümünde yardımcı olacaktır. İsrail’le yapılan anlaşma zaten Batı Şeria ve Gazze ile istişare edilerek yürütüldü.
Bayındırlık hamlelerimizin yol sürecinde, İsrail’le andlaşmaya dair imzalar atılırken, Putin Erdoğan telefon görüşmesinden bir akşam önce İstanbul’daki bu kanlı terör saldırısı meydana geldi.
Üç canlı bomba, bu defa makineli silah da kullanarak katliam yaptı.
İslamiyet adına savaştığını iddia eden bir terör örgütü, bir ramazan günü iftar saatlerinde bu vahşeti işledi, canlara kıydı, evlere, yüreklere ateş düşürdü. Türkiye büyüyor, kalkınıyor, gelişiyor. Fakat taşeron savaşları da durmuyor.
Hedef, iktidar değildir.
Hedef, Büyük Türkiye’dir. Hedef, dünya mazlumlarıyla ilgilenen, onların sömürülmesini engelleyen; hedef, Dünya 5'ten büyüktür diye bir haksızlığı haykıran Türkiye'dir. Birliğimiz, dirliğimiz, huzur, istikrar ve kalkınmamız kundaklanıyor. Kucaklayıcı olmak bir mecburiyettir. Sığ politik polemiklerle kendi kendimizi yıpratmamalıyız. Öfke, nefret ve ötekileştirici dili terk ederek ülkemize kasdedenlere karşı omuz omuza vermeliyiz.
Gün, birlik olma günüdür.
Vakit, kardeşlik vaktidir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.