YATAĞINI BULAN IRMAK

A -
A +

İlerde yazılacak tarih, günümüzü değerlendirirken herhâlde şöyle diyecektir:

-Bir yandan savaşırken bir yandan da ülkeyi büyütüyorlardı!  O gün tarihi yapanlar, kalmamış olacaktır. O gün hizmet edenler de köstek olanlar da hayatta olmayacaktır. Bundan dolayı o devrin bu işleri tartan kalem erbabı, nüfuz kudreti ve tahlil çapına göre bugüne dair eksiklikleri görecek, yanlışları yazacak ama aynı şekilde başarıları da sıralayacaktır. Hiç bir iktidar yoktur ki arkada eksiklik bırakmasın, hata işlemesin. Kıymet takdiri toplama göre olur. Umumi yekûn ne veriyor ona itibar edilir. Sadece siyasi değil, sosyolojik bir vakıayla da karşı karşıyayız. Hâdiseye yalnızca parti açısından bakmamak lâzım. Bir millet, inanmış bir kadro eliyle dört asırdır hasretinde olduğu rüyasını gerçekleştirme fırsatı bulmuştur. Bir millet, bir kadroya şuuraltından gelen coşkun istekle âdeta iktidar olma emri vermiş, yaptıklarını denetlemiş ve her defasında da  itimadını yükseltmiştir. Bu yaşadıklarımız, toprak unsuru elinden alınmış, insan unsuru 7 Cephede kırılmış ilim-irfan-medeniyet unsuruna kezzap dökülmüş, tarihin büyük devletlerini inşa etmiş bir büyük milletin, bir asır sonra uyanması, doğrulması, silkinmesi ve meydan yerine dikilerek "buralar sahipsiz değil, burada keyfinizce at oynatamazsınız, zamanın ve mekânın sahibi var!" diye haykırmasının hayat bulmasıdır. Su yatağını unutmaz. Bu ırmak, asaleti gereği yatağını unutmadı. Zaman zaman Düveli Muazzama, emperyalist devletler, sömürgeci vahşi batı yalnızca cepheden saldırmadı, içerden de kendine adamlar tedarik ederek hem dışardan, hem içerden vurdu. Birinci Dünya Harbi, olanca nâmertliğine rağmen yine de mert bir savaştı. Son 50 senedeyse nâmertler nâmerdi saldırılara göğüs gerilmekte. Bu çağda cephe vuruşmalarının yerini kültür emperyalizmi, iktisadi tasallut, psikolojik yönlendirme, terör kalleşliği ve vesayet emrinde vekalet savaşları almıştır. Ama; Allah bizimle olduktan sonra ne gam! Bizim, şer bildiğimizin hayr olarak tecelli etme zamanlarındayız. Eğer 28 Şubat çilesi yaşanmasaydı, bu devrimler yakalanamazdı. Bugün bu ülkenin topraklarına, bahtına imza atan kadrolar böylece geldi. Çok ihanetler görüldü fakat Anadolu insanı böylece devindi, doğruldu ve dünya ile yarışır oldu. "Cafer-i Tayyar Havalimanı", Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Marmaray, Avrasya Geçidi, Kanal İstanbul... başta olmak üzere yüzleri bulan tünel, onlarca hava meydanı, Hızlı Tren, yenilenmeler böylece yapıldı, yapılmakta ve yapılacak. İçerde ihanete ve silaha dışarıda riyakârlığa ve sömürgeciliğe karşı vuruşa vuruşa bu zafer elde edilmiştir. Bu, bir parti derdi, parti dâvâsı değildir. Bu bir milletin, bir ırmağın kendini bulması ve haysiyetli mazisiyle köprüler tesis etmesidir.   Ne Kandil haydutluğu ne başkaları, bu ırmağın önünde duramaz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.