İBADET, TİCARET, İHANET TASNİFİ!

A -
A +
TSK/Türk Silahlı Kuvvetleri, dün hain darbeye dair istatistik açıklamalar yaptı. Darbe teşebbüsüne iştirak eden toplam TSK mensubu 8.651 kişi. Bunun bin 676'sı Erbaş ve er, bin 214'ü askerî tâlebe. Kalan 5761'i muvazzaf asker. Verilen malumata nazaran 8.651 rakamı, Ordu mevcudunun yüzde 1.5'ine tekabül etmekteymiş. Ayrıca
cunta, kalkışmada 35 uçak, 37 helikopter, 74 tank, 3 gemi, 3922 hafif silah kullanmış.
Canavar tıynetli 8651 kişi, gasp ettikleri bu kadar silahla millete, devlete, istikbalimize ve istiklâlimize kıymaya kalkıştılar. Darbe teşebbüsünün geçmiş yıllarda olduğu gibi dış devletler destekli, dış ajanlar beslemeli olduğu artık âyân beyân ortadadır.
8651'in tamamı hain olmayabilir. "Askeri tatbikata gidiyoruz!" veya "DAEŞ saldırısı ihbarı var onun için gidiyoruz!" diye kışladan çıkartılan eratın en azından bir kısmı ve belki askeri talebenin de bir kısmı ihanete âlet edilmiş olabilirler. Bunları mahkemeler ayırt edecektir. Fakat rütbeli 5761 darbecinin masûm olduğunu kabul etmek, cuntanın teşebbüsüne destek vermek olur.
Dâvâların sür'atle görülmesi ve en üst seviyeden cezalandırılması şarttır. Kaç şehit varsa o kadar ağırlaştırılmış müebbed hapis gerekir. Daha yaralılar, kolunu- bacağını-uzvunu kaybetmiş kahraman gaziler var. Cezada ibret unsuru olmazsa olmaz bir kaidedir. Verilecek ceza öyle olmalı ki bir daha kimse aklının köşesinden bile böyle bir cinnet fikrini geçirememeli.
Bu bir "sefer/savaş hali" olduğuna göre ceza hukukunun "hazar/ barış" dönemleri için tanzim ettiği idam cezasına imkân vermeyen maddesi, yaşanan fiili durumda tatbik edilemez. Harpte harp hukuku caridir. AB'nin ne diyeceği ise umurumuzda bile değildir.
Bu muvazzaflar ve bir kısım erat ve talebe, yani yüzde 1.5, ihanetin merkezinde yer almışlardır. Bir de deşifre olmamış, ortaya çıkmamış, tesbit edilememiş örgüt mensupları mevcut. Bunlar da yüzde 1.5 veya belki daha fazla olabilir.
Demek oluyor ki FETÖ /PDY terör örgütü, 40 yıllık sinsi sızmalarla Türk Ordusunun yüzde 3-5 kadarını kendi üzerinden sömürgeci devletlere pazarlamış. Birinci etapta bu 5761 darbeciyle ihanet ettiler. Olur ki muvaffak olamazlar düşüncesiyle kalan çete mensuplarını ikinci, üçüncü kalkışmaya saklıyorlardır. Meydanların nöbette kalmasının sebebi de budur.
Burada bu vahşi ihanet yaşanırken teröristbaşı, New York Times'e yazdırdığı yazıda "ben ve arkadaşlarım, batının hizmetindeyiz, batıya ılımlı İslam lâzım" diye hem İslamiyete ve hem de milletimize karşı işlediği suçu bir kere daha fütursuzca pekiştirmektedir.
Öyle bir yıkıcı örgütle karşı karşıyayız ki mensuplarının beynini yıkamış. Kerime Kumaş adlı kadın pilot, insafsızlıkta Sabiha Gökçen'in pabucunu dama fırlattı. Temenni ederiz ki 10 sene sonra O'nun adı da bir hava meydanına verilmesin! "Merhamet" denen ilâhî nimet, bu terör örgütünün dünyasından kazınmıştır.
Öyle ise...
Evet; öyle ise...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dünkü zamanlarda bir kısım vatandaşları kazanmak adına yaptığı "bunların tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanettir" tasnifi artık geçmişte kalmıştır..
Milletçe yaşanan bu emsali olmayan gaddarlıktaki darbe teşebbüs ve terör eylemine ve 250 civarında şehit ve 2500 civarındaki yaralıya rağmen hâlâ ibadeti yahut ticaretiyle örgütün yanında olan varsa onlar da tavandakilere dahil olmuşlar demektir. Safların netleşmesi günündeyiz.
Bugün bir kimse ya vatanseverdir veya haindir!!!
 
 
TÜRK HALKI, NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ'NÜ HAK ETTİ!
 
Batının özürlü ahlâkı bir kere daha hak yiyerek Kilis ilimize Nobel Barış ödülü vermedi. Oysa o yiğit il, kendi nüfusundan daha fazla olan 125 Bin kadar garip ve mazlûm mülteci nüfusu misafir etti ve etmekte.
Bu iyilik görülmedi...
Şimdi; bari Türk Milleti'nin destanlar yazması, bir kanlı darbe teşebbüsü önünde tanklara, jetlere karşı silah kullanmadan verdiği korkusuzca ve kahramanca mücadele görülmeli. Bu kahramanlıktan çok destanlar, romanlar, filmler çıkacaktır. Ama bir de ödül çıkmalı. Bir kere de adalet yerini bulmalı. Dünya bir de dürüstlüğe şahit olmalıdır.
Bu sebeple İstanbul Aydın Üniversitesi, Türk Halkı'nı 2017 Nobel Barış Ödülü'ne aday göstermekte. O ödül, şüphesiz ki asil milletimize bir şey katmaz.
Ödül verenler, âdil sıfatını kazanırlar.
Bize düşen teklif yapmak.
Görmezden gelirlerse o ayıbı kendileri düşünsünler. 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.