İNSANLAR, ESERLER, İSİMLER

A -
A +

Dün bir günlük gazete, birinci sayfasına Mehmet Akif Ersoy'un Sultan Abdülhamid Hân'a çok ağır sözler ettiği şiirlerinden birini koymuştu. Bu şiirin Maocu ideolojiden gelen ulusalcı bir gazete tarafından basılmasının sebebi, mevcut idarenin Sultan'a karşı gösterdiği vefâ hissine duyulan öfkedendi. Mehmet Akif gafleti üzerinden hem Abdülhamid'e hem mevcut iktidara ateş ediliyordu.

İstanbul'daki GATA Hastanesine Sultan Abdülhamid Hân ismi verilmiş olması bazı ulusalcıları rahatsız etmiş. Sanki mezkûr Padişah, Türklerin değil de bir başka kavmin devlet reisiymiş gibi. Üstelik ismin başına da karışıklığa sebep olacak bir "Haydarpaşa" kelimesi getirme yanlışlığı yapılmıştır. "Ulu Hakan"ın, "Gök Sultan"ın  isminin küçük bir tesise verilmesinin çok görülmesi fevkâlâde yakışıksız bir davranıştır. Farkında olmalı ki bu padişahın yaptırdığı köprüler, demiryolları, hastaneler, yetiştirdiği hekim, zâbit/subay, mühendis ve insan kadroları olmasaydı Balkan, Çanakkale, I. Dünya, İstiklal Harblerinin seyri başka türlü olabilirdi. Devlet nöbetini terk ettiğinde Türkiye 5 milyon km2 idi. 33 yıllık idaresinde tek karış toprak vermedi.
Cumhuriyet devrinde "Haydarpaşa lisesi" denilen, Tâc Mahal'in Üsküdar sahilindeki izdüşümü gibi o zarif binanın kuruluştaki ismi Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne'dir. Abdülhamid Hân eseridir. Gazi Mustafa Kemal'in sıhhat ve içtimaiyat ve maarif vekili olan ve Abdülhamid Hân'a da şiddetli muhalif  Dr. Rıza Nur, "Hayat ve Hatıratım" adlı eserinde bu tıp fakültesinin Viyana Tıp Fakültesiyle birlikte dünyanın en seçkin iki tıp fakültesinden biri olduğunu kaydeder. GATA/Gülhâne Askerî Tıp Akademisi, bu  külliyeye dahildir. Külliyenin bânisinden dolayı hakkı teslim etme adalet hissiyle o isim verilmiştir. GATA adındaki "Gülhane" kelimesi, Topkapı Sarayı'nın bahçesi olan Gül-Hâne'den gelmektedir. Hastanenin ilk yeri Gülhâne Hatt-ı Hümâyûnu'nun/Tanzimat Fermânı'nın okunduğu bu bahçedir.
Zerre kadar hayr da şer de indi ilâhîde kaybolmaz. Bunu Kur'an-ı kerîmimiz haber vermekte ve biz Müslümanlar da böylece imân etmekteyiz. Bir yere eser sahibinin veya birinin ismini vermek, o insana bir fayda temin etmez. Arkadan gelen nesillerin kadr-u kıymet bildiklerine nişâne olur. Lisân-ı hâl ile bir teşekkürdür.
Üçüncü köprü temeli atılırken biz, isminin "Sultan Abdülhamid Köprüsü" olmasını twitterdan teklif etmiştik. Avrupa ve Asya'nın iki yakasını birleştirecek köprü projesi, ilk defa bu Padişah tarafından hazırlattırılmıştı. Fakat bizim o teklifi yazmamızdan 7 dakika sonra devrin Cumhurbaşkanı sn Abdullah Gül, ismin "Yavuz Sultan Selim Köprüsü" olacağını açıklayınca teklifimizi sildik.
"Yavuz Sultan Selim Köprüsü", Anadoluya ayak bastığımız 26 Ağustos 1071 Cuma günkü Malazgirt Meydan Muharebesi'nin sene-i devriyesine denk gelen 26 Ağustos 2016 Cuma günü hizmete açıldı. Medeniyetimizin bu son altın halkasına Yavuz Sultan Selim ismi çok yakıştı. Sanki o köprü, 1071'den beri oradadır ve bu isimle yaşamaktadır. Cumhurbaşkanı sn Recep Tayyip Erdoğan'ın açılış merasiminden evvel, Yavuz'un huzuruna varıp dua etmesi ise devlet-millet-din-tarih doku bütünlüğüne iftihar edilecek bir numûnedir. Milletimiz, ismi de köprüyü de çok sevdi.
Bu vesileyle Yavuz Sultan Selim Hân'ın hakkıyla keşfi gerekir. Torunu Abdülhamid Hân gibi çok iftiraya uğramış bir Ulu Sultan'dır. Yavuz olmasaydı, Safeviler/İran, her aidiyetten halkıyla Anadoluyu asimile ederdi. Kitap okumaya da çok düşkün olan dehâ sahibi bu muhteşem Hakan Halife, geniş bir ufka sahiptir. Fatih Sultan Mehmed Hân zamanındaki Balkan fütuhatı sebebiyle devletin üçte ikisi Hıristiyandır. Üçte birlik bir nüfusun devlete hakim olması uzun vadede zordu. Bu sebeple Yavuz, İslâm coğrafyasını bütünleştirmeye yönelmiş ve 3 yıl gibi kısa bir zaman dilimine büyük zaferler sığdırmış, 8 yılda hedefini gerçekleştirerek devletin nüfus yapısını dengelemiştir. Hilafeti, Payitaht, Dersaadet İstanbul'a Yavuz Sultan Selim Hân getirmiş, fakat ona dünya çapında etki gücünü Abdülhamid Hân kazandırmıştır.
Dediğimiz gibi bir yere lâyık bir isim vermek, hakkı teslim etmektir. Biz Marmaray'a "Hüdâî Yolu" densin dedik ama olmadı. Fırsat kaçmış değil. "Avrasya Geçidi"ne "Hüdâî Yolu" denebilir. I. Köprüye "Şehidler Köprüsü" densin dedik, bu teklifimiz kabul gördü. Bunun gibi Haliç Köprüsü'nün yer ismi dışında ismi yoktur. "Galata Köprüsü"nün adı "Mecidiye Köprüsü"dür. Bu isim yaşatılmalıdır. Unkapanı Köprüsü'nün Osmanlı'daki ismi "Mahmudiye Köprüsü"dür. Haliç Köprüsü'ne "Sultan Mahmud Köprüsü" adı verilebilir. Ayrıca; Yavuz Sultan Selim Köprüsü açılışında kordelayı kesenlerden biri de Hanedân-ı âli Osman temsilcisi Harun Efendi olsaydı, varsın söylenenler çıksındı, bir güzel kadirşinaslık olurdu.
Eser verenlerden de kıymet bilenlerden de Allah razı olsun.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.