YARGI

A -
A +

Bir devletin işleyişindeki üç ana unsur yasama, yürütme ve yargıdır.  Bir başka ifadeyle devlet, kanun yapar, hükûmet eder ve hükmeder.
Hükmetmek,  hüküm vermenin adıdır.
Hükmü, ehil ve tarafsız mahkemeler verir.
“Devlet” adlı hükmi şahsiyetin var olabilmesi için bir millete ve bir de vatana ihtiyacı vardır. Bunlar olunca ordusunu-polisini kurar, bayrağını diker, parasını basar, mekteplerini açar ve adalet dağıtır. Millet, bunlarla devletleşir. Şu altın kaide, şaşmaz hakikattir: Tapunun teminatı devlet, devletin teminatı adalettir.
Aşiretle, kabileyle devleti ayıran temel fark, kanun yapma, devlet mekanizmasını çekip çevirme yani hükûmet etme ve adalet tevzii yani taraflar arasında adalet dağıtmadır. Adalet tesis ve tevzii için kurulmuş mahkemeler hukukun bağlayıcı, emredici kaideleriyle çalışırlar. Adaletin kalitesi, devletin kıymetini ortaya koyar.
Bir kararın adil olması için hukuktan yetki alması, tarafsız olması, hızlı olması ve vicdani olması şarttır.
Mahkemeler, şikâyet edenle şikâyet edilen , alacaklı ile borçlu arasındaki ihtilafın hakkaniyetle, dürüstlükle halli için vardır. Mahkemede paranın, rütbenin, akrabalığın, makamın ve hatırın geçmemesi gerekir. Mahkemelerde üç unsur bulunur. İddia, müdafaa ve hâkim. İddia makamı, cezai davalarda vardır; savcı, temsil eder. Savunma veya müdafaada vekil yani avukat olur. Hâkim teraziyi tutan eldir. Hükmü hâkim verir. Ceza mahkemelerinde bunların bir de  zabıta yani polis safhası vardır ki bu safhada ilk deliller toplanır, davanın akıbetine  tesir eder. Davaların bittikten sonraki safhası olan icra kısmı olan icra apayrı bir mevzudur.
Mahkemeler, ceza, hukuk, aile, ticaret, iş... diye ayrıldığı gibi yargıtay, danıştay, sayıştay, yüksek seçim mahkemesi diye de taksim olur. Ayrıca adli tıp ve bilirkişilik gibi yardımcı değerler vardır.
İlk baştan itibaren sıralamayı şöylece yapabiliriz:
Polis, savcılık, mahkeme, istinaf mahkemesi, temyiz mahkemesi yani yüksek mahkeme.
Mahkemelerin mehabeti temsil kudreti bakımından gereklidir. Ne var ki binanın muhteşem olması adaletin doğru tecelli etmesi anlamına gelmez. Adalet, mahkeme binası önündeki gözü bağlı kadın heykeliyle gerçekleşmez. Şu saydığımız şema içinde adaletin  tecelli edebilmesi, kararın parmak acıtmaması için olmazsa olmaz şartlardan biri muhkem hukuk mevzuatı, diğeri de iyi yetişmiş adalet unsurları yani hâkim savcı, avukat ve adli personeldir. Hukuk mevzuatımız değişik devletlerden ithaldir. Yerli hukuku inşa edecek hukukçularımız da mevcut değildir. Hukuk teknisyeni çok fakat hukuk mütefekkirimiz yoktur.
Bir ülkede huzurun olup olmadığı mahkemelerin tenhalığı veya kalabalıklığıyla ölçülür. Ülkemizde şöyle veya böyle mahkemeyle irtibatı olmayan hane yok gibidir. Mahkeme, haksızlığa maruz kaldığına inanan vatandaşın son sığınağıdır. Adil mahkeme odur ki verdiği karar aleyhine olsa bile vatandaş ona vicdanen saygı duysun. Rüşvet, iltimas, adam kayırma, boş vermişlik, işin vaktinde bitmeyip sürüncemede kalması  her zaman ve her yerde kötüdür. Adliyede ise felakettir. Zira hak yeme manasına gelir. Kaldı ki gününde tecelli etmeyen adalet, adalet değildir. Son çare olarak adalete sığınan vatandaş, karara inanmayıp da hakkının yendiğine kanaat getirirse orada devlet ağacını kurtlar kemiriyor demektir. O zaman ihkakıhak denen bizzat hüküm kurma, mafya veya kan davası ayıpları devreye girebilir.
İnanılmaz sayıdaki hukuk fakültelerimiz, harıl harıl mezun vermekte. Fakat hukukçu olmak çok başka bir seviye. Mahkemeler, eskinin utandıran kiralık apartmanlarından saraylara kavuştular ama takiyeci yargıç ve savcılar, davaları, dosyaları ve kendilerini bir örgütün emrine verdiler. Zaten derdi dağları aşkın yargı, devletten gasbedildi.
15 Temmuz’dan sonra görüldü ki devletin sadece emniyeti, ordusu maarifi değil çok daha tehlikelisi adliyesi, terör örgütünün eline geçmiş. Taraftarlarının amentülerini değiştirdikten sonra  hedeflerine varmak için meğer üç adım kalmış; bayrağımızı, İstiklal Marşımızı ve millî paramızı da değiştirince her şey bitecekmiş ama Allah şaşırttığı için darbeye kalkıştılar.
Mademki devlet yeniden tanzim edilmekte; o zaman işe evvela  hukuktan, hukuk fakültelerinden, adliyeden başlamalı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.