LOZAN'I TARTIŞMAK

A -
A +

2015 yaz aylarıydı; bir dostumla birlikte Rodos Adası'na gidiyorduk. Rodos'un fethindeki çetinliği; Fatih Sultan Mehmed tarafından fethe teşebbüs edildiği fakat bunun Kanuni Sultan Süleyman'a nasip olduğunu anlattım. 70 bin şehîd vererek kazandığımız stratejik vatan parçasını ilk Cihan Harbi'nden sonra 7 kurşun bile atmadan terk edip çıktığımızı sözlerime ilave ettim.

"12 Ada" denilen vatan parçalarının hazin hikâyeleri benzerdi. İkinci Cihan Harbi’nden sonraysa talihin bize güldüğünü ancak devrin idarecilerinin ağır hataları yüzünden buraları bir kere daha kaybettiğimizi söyledim:
I. Cihan Harbi'nden sonra Yunanlılar, adaları işgal etmiş, II. Cihan Harbi'nde de İtalyanlar buraları ele geçirmişlerdi. Harp aleyhlerine neticelenince İtalyanlar, Ankara'ya bir teklif verdiler. Diyorlardı ki: "Bu adaların sahibi sizsiniz; biz tahliye edeceğiz, alın size teslim edelim!" İsmet İnönü iktidarı, bu teslimatı kabule cesaret gösteremedi.
Bunu dinleyen dostum, yüzüme hayretle baktı. Anlattıklarıma inanıyordu. Ancak "bu kadarı da olur mu?" diye zihninden bir düşünce geçtiği de belliydi. Dostumun misafiriydim. Adaya intikal etmeden evvel orada bize şoförlük de yapacak rehberi kendileri temin etmişlerdi. Adaya çıkınca rehberimizle tanıştık. Yaşı 80'in üzerindeydi. Anlattığına göre hem Osmanlı, hem Yunan, hem İtalyan dönemini yaşamıştı. Türkçe'yi gâyet güzel konuşuyordu.
Rodos, bayağı büyük bir ada. Tapınak Şövalyeleri iç içe üç kale ve su hendekleri yapmışlar. Zapdedilmesi bundan dolayı zor olmuş. Rehberimiz, bizi hem gezdiriyor hem anlatıyordu. Pargalı İbrahim Paşa, Süleymaniye gibi camilerimize, çok nadide yazma Mushaf-ı şerîflerin olduğu Fethi Paşa vakfiyesi "Ahmed Ağa Kütüphanesi"ne ve varlığından habersiz olduğumuz Türk Şehîdliği'ne götürdü.  
Seyir hâlindeki arabada sohbet ederken rehberimiz bir ara aynen şöyle dedi: "II. Cihan Harbi'nden sonra İtalyanlar, bu adaları Türkiye'ye iade etmek istediler fakat devrin Türkiye reisi cumhuru İsmet İnönü buna razı olmadı!"
Dostumdan hiç ayrılmamıştık. Ziyaretler boyunca da beraberdik. Rehberi bir kenara çekip bunları söylemem söz konusu değildi. Olsa bile beş dakikada fikir değiştiremezdi. Gün görmüş Yunanlı bir münevverdi. Bir hakikati dile getirmeyi bir vicdan borcu bilmişti.
Dostum, rehberi dinleyince şaşırmış bir hâlde yüzüme baktı. Bu adam,  anlattıklarımı aynen dile getirmişti. Dostum, o ândan itibaren yol boyunca İsmet İnönü'ye kahırlanıp durdu...
Lozan Muahedesi/Andlaşması, bugün  bir kere daha dillerde. Bu defa Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan gündeme taşıdı. "Bağrılsa sesimizin duyulacağı mesafedeki adalar, Lozan'da Yunanlılara verildi. Bunun neresi zafer? Zafer diye yutturdular" dedi. TC Cumhurbaşkanı "Misak-ı Millî'nin hatırlanmasını arzu etmekte. O hafıza tazelemesi, en evvel Musul için lâzım.
Şu hatıramız da isbat etmekte ki Cumhurbaşkanımızın haksız olmadığını bir Yunan vatandaşı bile teslim etmekte. Lozan Sulh Akdi, yakın tarihimizdeki mühim safhalardan biridir. Olanca çıplaklığıyla gerçeğin anlaşılması zarurettir. Şahısları da sözleşmeleri de tabulaştırmanın kimseye bir faydası yoktur. 2017 Senesi 24 Temmuzunda bir Lozan Sempozyumu toplanması isabetli olur. Burada herkes iddiasını dile getirsin. Tarihçi Kadir Mısıroğlu 1965'te yazdığı eseriyle "Lozan Zafer mi Hezimet mi?" diye sordu. 27 Mayıs darbesinin rüzgârı devam ederken bu soru yürek isterdi. Çok sayıda muhafazakâr, ülkücü, milliyetçi, kalem insanı, akademisyen "Lozan hezimettir" dediler. Bazı yazarlar aksine kalem oynattılar. Sn Kadir Mısıroğlu, 3 cildde tamamladığı bu eserde Lozan'ı her cephesiyle ele aldı, vesikaları konuşturdu.
Resmî ideolojinin yazdırdığı yakın tarihe göre Lozan Zafer, buradaki "Baş murahhas/delege" İsmet İnönü de Lozan Kahramanı'dır. Bizim okuduğumuz yıllarda okullarda Lozan bayram muamelesi görürdü. Hâlbuki, ikinci delege olarak bizi temsil eden Dr. Rıza Nur, hatıralarında bu andlaşmayı yerden yere vurmaktadır.
Gerçeklerin bilinmesine ihtiyacımız var. Yarınlara doğru çarpıtılmamış, yalana batmamış saf gerçeklerin ışığında yol almalıyız.
…..
Yarın:
LOZAN'LA ALDATILMAK!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.