YIL DÖNÜMÜ

A -
A +
Musul, Irak'ın Bağdat'tan sonraki ikici büyük şehri. Lozan Andlaşmasında hukuki varlığı üzerinde ittifak edilemeyince mes'ele askıya alınmıştı Petrol üretiminden pay sahibi olduğumuz bir yer. Halep de bir eski şehrimiz. Antep, Halep'in sancağıydı. Halep de bugün Suriye'nin ikinci büyük şehri.
Musul ve Halep, I. Dünya Harbi'nin asrı tamamlaması döneminde eş zamanlı olarak yeniden dünya gündemindeler. O günkü şartlarla bugünkü şartlar arasında değişen iki büyük gerçek var:
Birincisi; devrin cihan devleti İngiltere, yerini ABD'ye bırakmıştır. İkincisi ise Avrupa'nın "Hasta Adam" diye küçümseyip ölüme mahkûm ettiği Türkiye, yerinden doğrulup bölge lideri, oyun kurucu ve tezgâh bozucu kudretli bir devlet hâline gelmiştir. Eğer; Türkiye, yeniden dünya ligine çıkmamış olsaydı hastalıktan kurtulamamış eski Türkiye mantığı, bugün kendi ikliminde 60 küsur devletin füze atıp bomba savurdukları bir zamanda tarafsızlığı diplomasi zaferi gibi anlamak eksikliğini yaşayabilirdi. Oysa Türkiye, 15 Temmuz ihanetini püskürttükten sonra Cerablus'a girdi. Hedef aldığı 5 bin km2'lik sahayı inşa etmek üzere. Bununla sadece hudutlarımız teminat altına alınmayacak, sadece DAEŞ oralardan sökülüp atılmayacak Halep de soykırımdan farksız katliamlardan kurtarılacaktır.
Seyri bu minval üzere iken Türk Silahlı Kuvvetlerinin desteklediği ÖSO/Özgür Suriye Ordusu'nun bugün kısaca "Dabık" denilen  Merci Dabık'a girdiği saatlerde 15/16 Ekim gecesi birdenbire bir haber gelişti. Amerikan ve Fransız kuvvetleri, Musul çevresindeki DAEŞ mevzilerini vurmaya başladı. Olay, önce Musul Harekâtı'nın başladığı şeklinde anlaşıldı. Ancak Amerikan Savunma Bakanlığı, bunun Musul harekâtı olmadığını, Musul Harekâtı'nı Irak Başbakanı Haydar el Abâdî'nin ilân edeceğini söyledi. El Abâdî, bu açıklamadan biraz önce bir çıkış yapmıştı. Yiğitleniyordu. Türkiye'nin Musul harekâtına iştirak etmesine müsaade etmeyeceklermiş. Bu söz, aynı zamanda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Musul mes'elesi hallolana kadar Başika'dan çıkmayacağız" meydan okumasına karşı da bir tavırdı. Denileni söyleyen el Abâdî, bununla da kalmamış, kendisinin Türkiye'ye gelerek DAEŞ'e karşı Başika'da bir askerî üs tesis etmemiz talebine dair hatırlatmamızı da yalanlamıştı. İngiliz tedrisatlı bu şahıs, Türk Ordusu'nun Başika'daki varlığını işgalcilik saymakta. İran, ABD ve diğer devletlerin askerlerini vatandaşı görüyor olsa gerek. Gariptir o, bunu derken Beyazsaray sözcüsü de "komşularının Irak'ın toprak bütünlüğüne saygı göstermeleri" çağrısı yapıyordu. Irak'ı iki kere işgal etmiş, bu ülkeyi şu perişanlığa sürüklemiş bir politik irade bunu söylüyordu.
Bugün, Türkiye, 24 Ağustos 1526 Merc-i Dabık Meydan Muharebesinden 490, 29 Nisan 1916 Kut'ül Amare Zaferi'nden bir asır sonra yeniden bölgededir. Fırat Kalkanı ve Başika Fırtınasıyla orada mevcuduz. Tarih önünde bu doğrulmamızda karşımızdakiler çokken, dostlar çok sağlam değil. İran ve Amerikan güdümlü Irak merkezî idaresi, ekserisi Şiî Türkmen olan Haşdi eş Şâbi adlı Iraklı Şii militanlar, PKK, YPG, DAEŞ ve İran diğer taraftır. Türkiye, Barzani Peşmergeleri ile Başika'da eğittiği eski adı Haşdî Vatanî olan Ninova Bekçileri adlı 10 bin kişilik Sünni Iraklı vatanseverlerle birlikte.
Musul Harekâtı başladığında koalisyon güçleri veya müttefikler, Türkiye'ye ya "haydi gel başlıyoruz" diyecekler veya "PKK/YPG de gelecek" diyeceklerdir. Türkiye'nin savaştığı bölücü teröristlerle ittifak etmesi demek olan böyle bir dâveti kabul etmesi muhaldir. Bundan daha kötü senaryo da var. PKK/YPG ile beraber Haşdî Şâbi'yi de harekâta katmak. Bu örgüt, Sünni katliamcısıdır. Türkiye buna da razı olmaz. Bu durumda müttefikler, ya Türkiye ve belki Ninova Bekçilerini de kabul edecekler veya Türkiye’yi saf dışı bırakmak demek olan diğer tekliflerinde ısrarcı olacaklardır. Gerçi Ankara, Haşdî eş Şâbî'nin, itirazımız üzerine cumartesi gecesindeki müdahaleye katılmadığını söyledi ama diğer taraftan, PKK militanlarının Haşdî Şâbi kılığıyla harekâta dahil olacakları da yazılmakta.
Atalar ne güzel söylemiş:
-Sular bulanmadan durulmaz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.