KÜÇÜK ORTA DOĞU, BÜYÜK İSRAİL!

A -
A +
Orta Doğuda yer yerinden oynamakta.
İrili-ufaklı devletler, değişik değişik terör örgütleri, akbabalar gibi bu topraklara tünerken aynı bölgede yer alan İsrail'den çıt çıkmıyor.
Nihâyetinde bir valilik olduğuna bakmadan dünyanın öbür ucundan Yeni Zelanda bile kalkıp bölgeye gelirken, savaş seyyahı devletlerin sayısı 60 küsurları bulmuşken İsrail, dut yemiş bülbül gibi.  
Tek kelime etmiyor. Hamas'a şahin kesilirken, Hamas seçimle iş başına gelmiş bir parti iken nefes almasına dahi rıza göstermezken vekalet savaşlarının önemli oyuncularından DAEŞ'e "kış" bile demiyor.
İsrail’in bu suskunluğu tesadüf değil. Şuurla, bilerek ve istenerek uygulanan bir arazi olma, silinme ve strateji. PKK, PYD, DAEŞ bir yerlerin vekiliyse bölgeye doluşmuş düveli muazzama da İsrail'in vekili.
Mısır'da seçimle iş başına gelmiş cumhurbaşkanı, darbe ile devrilirken neden konuşsun? Suriye kan gölüne dönüp, ortada devlet kalmazken, etrafta din ve ırka dayalı kalabalıklar, birbirini boğazlarken neden sevinmesin? Irak parça parça olurken, her gün düzinelerce insan ölürken niye rahatsız olsun? Mazlum, ve mağdur mülteciler, çağdaş-uygar-ileri-sanayi ötesi Avrupa'da hayvan muamelesi bile görmezken hangi sebeple umur etsin?
Arap Baharı, BOP ve Irak işgalinin devamıdır. Bunların bölgeye yaşatılmasının 3 kazançlı devleti oldu:
İran, Rusya, İsrail.
İsrail'in büyük rüyası "arzı mev'ûd"tur "vaad edilmiş topraklar". İtikadları gereği Mısır'daki Nil nehriyle Türkiye'deki Fırat nehri arasındaki devâsâ alanı, Yahudiler için vaad edilmiş/söz verilmiş bir bölge sayarlar. Bu ideallerini hayata geçirmeleri o topraklar üzerinde gecekondu misali devletlerin kalmasıyla mümkün olabilir.
Bölge, ırk ayrımcılığı veya üretilmiş mezhep bölücülüğüyle parselleniyor. Osmanlının çok kültürlülüğünün yerini tek ırk ve tek inançla yaşama zorlaması alsın isteniyor. Bu projeye mani olarak görülen Mısır, batı destekli bir darbeyle eski çizgisine çekildi. Esas ve yegâne engel kabul edilen Türkiye içinse her yol denendi. Bir sonuç alınamayınca da 15 Temmuz ihaneti sergilendi.
Gariptir; bütün bunlar yaşanırken İran, Basra Körfezi-İskenderun Köfezi-Aden Körfezi arasında palazlanırken; İsrail'den İran'a, İran'dan İsrail'e karşı tek kem söz işitilmedi. Yoksa İran-İsrail, İran-Amerika arasındaki o yaman düşmanlıklar rol gereği miydi? İsrail, ne yanıbaşındaki Hizbullah'tan, ne Haşdi Şabi'den ne, Husilerden ve ne de DAEŞ'ten rahatsız. PKK'dan zaten rahatsız olmadı.
Vaziyet o ki bu topraklara yakıştırdıkları tabirle "Orta Doğu" küçültülürken, İsrail'e büyümenin yolu açılıyor. Biz, açıkça "Büyük Türkiye" derken birileri de suyu bulandırmadan "Büyük İsrail" planları kurmakta. Ne demiştik? "Orta doğu, kurtlar sofrası!" Aynen öyle.
Ya kurt olacaksın, ya yem olacaksın!!
Bu emsalsiz topraklarda var olmanın bedeli ucuz değildir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.