KATLİAMLARIN İDEOLOJİK TAHLİLİ

A -
A +
Kafalardaki soru şudur:
-Nasıl oluyor da üstelik de genç bir insan, kendini patlatarak veya elindeki silahla onlarca insanın canına kıyabilmektedir? Bunlar neye inandırılmakta ki böylesine gözü dönmüş canavar olabilmekteler?
Sade vatandaş, PKK'lı, DEAŞ'lı DHKP-C'li, FETÖ'cü o militanların hayatları pahasına böyle bir fedakârlığa katlanabilmelerini anlayamamaktadır. Zira; yerine göre bir ebeveyn kendi öz çocuklarına, öğretmen, öğrencisine bile söz geçiremezken bu militan gençlere talimat verenler, hangi tılsıma sahip ki onlar, bu uğurda canlarını verebilmekte, kitleleri öldürebilmekteler?
Bu sorunun dinî, psikolojik, sosyolojik, tarihî sebepleri araştırılarak üzerinde uzun uzadıya durmak gerekir. Bir bâtıla inanmış bir insandan daha tehlikeli silah yoktur. Bunlar icap ettiğinde öz ana ve babalarını bile gözlerini kırpmadan katledebilmekteler.
Çatık kaşlı olmayı, kalb kırmayı, sert konuşmayı, kul hakkı yemeği haram eden, mükemmeller mükemmeli bir İslamiyet göz önündeyken onun adına ortalığa dökülenler, sadist eylemleriyle sivilleri bile, öz vatandaşlarını bile katletmekteler.
İdeolojik inanışlarda akıl, mantık, merhamet, insaf, iz'an ve şuur yoktur. İdeoloji ve o ideolojinin başındaki kişi, bütün ufku çerçeveler, bütün akıl ve melekeye hükmeder. Marksist-Leninist veya faşist ideolojilerde böyle olduğu gibi semavi olan veya olmayan bir dini kendi özünden saptırıp ondan bir ideoloji çıkartan DEAŞ ve FETÖ gibi örgütlerde de böyledir. Bugün Türkiye dahil olmak üzere dünya, ideolojilerin inanca dönüşmesi veya dinlerin ideolojileştirilmesi ile faaliyet gösteren örgütlerle baş başadır.
DEAŞ'a biat etmişlere göre hadise şudur.
-DEAŞ İslâm devletidir.
-Türkiye, Hıristiyanların hamisidir.
-Türkiye idaresi, mürteddir.
-DEAŞ'ın Türkiye'ye karşı yaptığı saldırılar, mübarek hücumlardır.
-Saldırıyı yapan militan, hilafet askeridir.
-Yılbaşı gecesi o kulüpte bir araya gelmiş olan Hıristiyanlar, şirk toplantısı yapıyorlardı.
-Gece kulübü saldırısı, mü'minlerin emirinin haçlıların hizmetçisi Türkiye'nin hedef alınmasına dair verdiği talimat üzerine yapılmıştır.
...
Katliamı yapan örgütün DEAŞ olduğu belliydi. Dün de suçu üstlendi. Tabiî biz "suç" diyoruz. Onlara göre İslâm devleti başındaki halifenin emriyle cihad edilmektedir. Bu mantığın, 15 Temmuz gecesi  TBMM'ni, MİT'i  bombalayan, sivillere kurşun yağdıran darbecilerden farkı yoktur. Onlar, bir meczubu mehdi ve peygamber olarak görürken bunlar da başlarındaki maşayı "emir el mü'minîn" olarak kabul edip  bir emriyle ölmekte ve öldürmekteler.
Ne o örgüt -hâşâ- İslâm devletidir, ne o örgütün lideri -hâşâ- halifedir, ne yaptıkları katliamlar -hâşâ- cihaddır, ne Türkiye -hâşâ Haçlıların hizmetçisidir, ne Türkiye idarecileri -hâşâ- mürted yani dinden çıkmıştır.
Bunların inandıkları ve dedikleri her şey, tepeden tırnağa bâtıldır.
Haçlıların buyruğunda olanlar, kendi hâllerinden gafil olarak başka yerlere ideolojik çamurlar atmakta, insafsızca hayatları söndürmekteler.
Bu derin mes'eleler, bu ideolojik kanser, bu uluslararası tezgâhlar sadece silahla ve adli tedbirlerle halledilemez. Bir taraftan en tavizsiz şekilde silahlı mücadele verilirken bir taraftan da bu mes'elenin ideolojik boyutu, onu besleyen sebepler her cephesiyle ele alınmalıdır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.