İŞ VER, EKMEK VER, DUA AL!..

A -
A +
İşsizliğin yükselişe geçtiği, geriletmemizin de şart olduğu günlerdeyiz. Bir mağazayı tenha görünce içimiz burkulur. Bir iş yerinin kapatıldığını görmek yüreğimizi yaralar. İşsiz kalıp da iş bulma konusunda yardım isteyen birine yardımcı olamamak bize yüklerin en ağırı gelir.
Daimi takipçilerimiz hatırlayacaklardır; yıllar öncesinde "yanında 10 kişi çalıştıran kahramandır" demiştik. Bugün de aynı doğruyu tekrarlıyoruz. Bir başka kanaatimizi de tekrarlıyoruz. Yanında binler, hele on binler çalıştıranların cennete gitme ihtimali bizim gitme ihtimalimizden yüksektir.
Sevgili Peygamberimiz -aleyhisselam- ne kadar doğru buyurmuşlar:
-İnsanların en hayrlısı, insanlara faideli olandır.
Ya aileden kalan serveti devam ettirerek veya kendisi sıfırdan başlayarak bir işletme kurup, Allah'ın kullarına iş vermek, aş vermek, ekmek vermek elbette hayrlı insan olmaktır. Çalışanı bir kişi olarak görmemeli. Aile efradıyla beraber o ortalama dört kişidir. 25 bin kişiyi çalıştıran esasında 100 bin kişiye ekmek veriyor demektir. Eğer, bir işveren, çalıştırdıklarını kardeşi gibi, onların ailesini kendi ailesi olarak görüyorsa, zaman zaman, üstelik de bir sünneti eda niyetiyle işçileriyle beraber oturup yemek yiyorsa, onları, çocuklarını, ailesini cumada, bayramda, kandilde veya bir vesileyle ancak kanun zoruyla değil de Allah muhabbetiyle, insan şefkatiyle Sevgili Peygamberimizin ahlâkından nasiplenmek adına sevindiriyorsa o iş sahibi, cennete giden yolunu döşüyor demektir.
İşverenin işçisini hırsız, işçinin işvereni zalim gördüğü yerde ne bereket, ne huzur olur. Bizim çalışma hayatımızda ahi ahlakı yani kardeşlik ahlâkı vardır. Çarşı ahlâkı vardır, esnaf ahlâkı vardır. Kilitler, kepenkler duayla, şükürle açılır. Siftah eden gelen yeni müşteriyi komşusuna yönlendirir. Bizim iş ahlâkımızda sendika tehditleriyle, grev baskılarıyla zam alınmaz. Bizim Vahiy Medeniyetinde bencillik değil, paylaşma esastır. Medeniyetler kuran ecdadımızın gök kubbesini sadece sultanların kılıçları değil, evde kadın, çarşıda esnaf, medresede müderris, devlette adalet yükseltmiştir. Bu sütunlara kurt düşünce gök kubbemiz karardı.
Bir ailede boşanma, en son düşünülecek haktır. Bunun gibi bir işletmede de işten çıkartma veya işten çıkma en son düşünülecek hak olmalı. Ne yazık ki artık bırakınız 50, 40, 30 yıllık evlilikleri 10 yıllık hatta 5 yıllık evlilikler bile başarı olarak görülmekte. Bugün erken boşanmalar bir sosyal terör olarak cemiyet hayatımızı tehdit etmektedir. Bunun gibi işletmelerde de 50, 40, 20 bir yana 5 yıllık kıdemle çalışanlar bile istisnaya düşmüş vaziyette. Evlilik yıldönümlerinde kutlama yapılır. Bunun gibi bir çalışanın, 5., 10, 20. vs çalışma yılında da kutlamalar, ödüller neden olmasın? Bu eğer bir imparatorlukta olmuşsa bir iş yerinde haydi haydi olur. Ahmet Cevdet Paşa, hukukçu, tarihçi ve devlet adamıdır. Muhteşem bir markadır. Hem Sultan Abdülaziz ve hem de Sultan Abdülhamid zamanlarında bu devlete yüksek hizmetler vermiştir. Bu meziyeti sebebiyle Sultan Abdülhamid Han, O'nu taltif etmek istemektedir. Sene-i devriyeler Sultan'ın hayatında mühim takvimlerdir. Ahmed Cevdet Paşa'nın İstanbul'a gelişinin 50. sene-i devriyesinde makam arabasını O'na göndererek dâvet edip aldırtır ve Yıldız Sarayı'nda bir merasim tertipleterek içinde 200 altın olan bir kese hediye eder.
O kadir-kıymet bilme, bugün bile konuşulmakta. İşverenler, ağır kusuru olmadıktan sonra işçi çıkartmamalı, çalışanlar da iş yerini öz mülklerinden farklı görmemeliler. Bizim ahlâkımızda mülk Allah'ındır. Tapu sahipleri "bekçidir". Bizim binalarımızda "yâ mâlîk'ül mülk!" yazardı. Maaşları cömertçe takdir eden, zamanı gelince zam yapan, fakat arada yüksek kazanç imkânları olduğunda da ilave ödemeleri olan, sigorta vs gibi sosyal hakları aksatmayan, hele hele çalışanlarının çocuklarını sünnet ettiren, okuyan çocuklarına sahip çıkan, evlenecek çocuklarına yardımcı olan bir iş adamı işçi tarafından o soğuk kelimeyle patron değil ağabey yahut baba olarak görülür.
Yine Kâinatın Hocası Sevgili Peygamberimiz buyururlar:
-Veren el alan elden hayrlıdır.
İşletmeci, veren eldir. Kaderin kendisini veren el yapmasından dolayı şükretmek zorundadır.
Cumhurbaşkanı sn Erdoğan'ın işverenlere yeni işçi istihdamı yapmalarına dair çağrısı yerindedir.
Her işletme, imkânlarını biraz daha zorlamalı ve işsizlere kapılarını açmalıdır. Yeni iş alımları, belli-belirsiz değil, dolu dolu olmalı. Yüzde 10'luk yeni bir istihdam o işletmeye yük olmaz. Aksine enerji ve bereket getirir.
Ey servet nîmetine kavuşmuş fâni!:
-İş ver, ekmek ver, dua alarak cenneti kazan!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.