KIBRIS'TA İŞLER YARIM KALMIŞTI

A -
A +
Yeşilada'da birkaç aydır barış havaları esmekteydi. Buna göre Kıbrıs'ta bünyesinde iki eşit devletin olduğu tek devlet kurulacaktı.
KKTC ve Kıbrıs Rum tarafı varlıklarını koruyacak, fakat çatı devlet olarak "Kıbrıs Cumhuriyeti" tesis edilecekti. Tabiî böyle bir fikrin uygulanabilmesi için şartlar vardı. Devletin kurumları ve buralarda tarafların ne miktarda, ve hangi şartlarda temsil edileceği söz konusuydu. Biz, şahsen projenin hayat bulacağına ihtimal vermiyorduk. Ankara'nın da ihtimal verdiğini düşünmüyoruz. Ankara, dünyanın olup-bitecekleri canlı bir şekilde görmesi için masadaydı. Oyun bozan taraf olmak istemiyordu.
Nitekim müzakereler sürerken Rum Meclisi, şaşırtıcı bir biçimde "enosis" fikrini halka götürme kararı aldı. Karar, belki beklenmezdi ama bu durum karşısında Türkler avantajlı konuma gelmişlerdir. Rumlar, "enosis" kelimesini siyasi bir talep olarak ilk defa Girit'in Yunanistan'a katılması maksadıyla 19. asrın sonlarında kullanmışlardı. 1921 ve 1930'larda da Kıbrıs'ta tekrarladılar. Enosis kararı verildiğinde bir memleket, bir başka devlete bağlanmakta, ona dâhil olmaktadır. Kelimenin Türkçe karşılığı ilhak veya katılmadır.
İki eşit devletli Tek Kıbrıs için yapılan müzakereler, BM genel sekreterinin hususi temsilcisi ve Kıbrıs danışmanı Espen Barth Eiden hakemliğinde KKTC lideri Mustafa Akıncı ve Rum lideri Nikos Anastasiadis arasında birkaç aydır devam etmekteydi.
Türkiye'de gündem çok yoğun olduğu için bu müzakereler fazlaca görülmese de zaman zaman kulağa çalınıyordu. Her şey iyi gidiyor derken Rum tarafı yine yapacağını yaptı. Üstüne üstlük bir de AB üyesi olan Rum tarafı, meclisinde bizim için kabulü asla mümkün olmayan "enosis" kararı aldı. Ancak bu kararın yürürlüğe girmesi plebisit dedikleri halk oylamasıyla gerçekleşecekti. Rum kesiminde sandıklar kurulacak ve halk "evet" derse Kıbrıs, Yunanistan’ın vilayeti olacaktı. Temsilciler Meclisinin bu kararı Rum okullarında şölenler yapılarak kutlandığına göre aksini beklemek mümkün değil.
Rumların bu tehdit ve taktiğine rağmen taraflar, 16 Şubat 2017 günü BM binasında yine bir araya geldiler. Aslına bakılırsa Türk tarafı, Rumların bu oyunu üzerine o toplantıya gitmemeliydi. Ama masayı deviren taraf görüntüsü vermemek adına olsa gerek gitmişlerdi. Celse açıldığında Rum liderin elinde 5 sayfalık bir evrak vardı. BM temsilcisi vaziyeti kotarmaya çalışırken suçluluk psikolojisindeki Nikos Anastasiadis, "söyleyecek sözüm yok!" diyerek hışımla yerinden kalkıp kapıyı çarparak savuşup gitti.
Bu kararı alan ve bu kaba hareketi yapan tarafla görüşülecek ne olabilir? Rum lider, müzakerelerde zora girince asıl niyetini göstermiştir. Zira, enosis/Yunanistan'a bağlanma onların megalo ideasıdır. Büyük Yunanistan'ı gerçekleştirmek adına 12 adayı zapt ederek ciddi mesafe almışken bunu Kıbrıs’la tamamlama hasretindeler. Büyük Yunanistan’dan sonraki rüyaları ise Bizans’ı diriltmektir.
Enosis kararları alınır, kapılar çarpılıp toplantı terk edilirken Türk tarafının hatalar tamir edilmeli gibi alttan alan sözler sarf etmesine gerek yoktur.
"İki devletli Tek Kıbrıs" teşebbüsü bitmiştir.
O bitmiş fakat bir tehlike de gözükmeye başlamıştır. Göstermelik halk oylaması yapılıp da resmî planda Kıbrıs'ın tamamını temsil "devlet" kabul edilen tarafta Yunanistan'a katılma kararı alınınca Ankara ne yapacaktır?
Böyle bir karar alınırsa bizim için birkaç ihtimal doğar:
1-20 Temmuz 1974'te Kıbrıs'ta yarım bırakılmış fetih ikmal edilir.
2-KKTC de Türkiye’ye katılma kararı alır.
3-KKTC'nin BM üyesi olacak şekilde birçok devlet tarafından tanınması sağlanır.
Soru şudur:
Rumları, bu sürpriz çıkışı yapmaya kim razı etti?
Herhalde şunlardan biri veya bir kaçıdır. FETÖ, PKK, Esad Rejimi, belki daha başka birkaç devlet. Kuvvetli ihtimal o ki sıkışan örgütler, Türkiye'yi meşgul edecek yeni cepheler açma peşinde olmalılar.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.