DERS ÇIKARMA ZAMANI

A -
A +
16 Nisan 2017 tarihli halk oylamasında 18 Maddelik Anayasa Değişikliği, halkın yüzde 51.4 "evet" oyu ile kabul edilmiştir. Böylece 3 Kasım 2019'dan başlayarak parlamenter sistem, maziye ait olacak, Cumhurbaşkanlığı Sistemi Devri başlayacaktır. Bugünden o güne de Seçim Kanunu, Partiler Kanunu gibi kanunlarla TBMM İç Tüzüğü hazırlanarak mevzuatta ahenk temin edilecektir.
Gerçek budur. Bundan öte itirazlar, haksızlık ve mübalağadır.
Türkiye, hâdisesiz bir şekilde ve hâkim teminatıyla bir referandum yapmıştır. Halk yüzde 86 gibi muazzam bir iştirak göstermiştir. "Evet" ve "hayır" oyları arasında 1 buçuk milyon fark vardır. Hüküm ve mânâsı, ifade ettiğimiz gibidir. Bundan böyle sebepler, isimler ve partiler başta olmak üzere konuşulacak başka konular vardır:
Herkesin teslim ettiği gibi vakî halk oylamasının galibi Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bu demek değildir ki Başbakan Binali Yıldırım ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin neticede payları olmamıştır. Öyle değil. Sn Yıldırım, olağanüstü bir çabayla çalıştı. Sn Bahçeli, ismine yüzde yüz layık şekilde şahsiyetli bir duruş ortaya koydu. "Hayır"a değil "hayr"a imza attı.
Başka doğrular da var:
Eğer; Sn Erdoğan sahalara inmeseymiş "evet" oyları, bugünkü seviyeye çıkmayacakmış. Bu anlaşılmakta. Dahası da var. Cumhurbaşkanı, sahalara inmiş olsa bile MHP ve Kürt oyları gelmeseydi netice yine bugünkü gibi olmayacaktı.
Hâlbuki nazari planda "evet" oyları yüzde 70'lere dayanmaktaydı. Cumhurbaşkanının yüzde 52 oyu mevcutken buna MHP, tehditten kurtulmuş Kürt oyları ve az da olsa CHP oyları da dahil edilince gösterge yukarılara çıkmaktaydı.
Ne var ki sonuç, 60'ları bile bulamamış, ancak Cumhurbaşkanının oyları muhafaza edilebilmiştir. Demek oluyor ki AK Partili seçmenin bir kısmı ya sandığa gitmemiş -ki bunun az olduğunu tahmin ederiz- veya sandığa gidip "hayır" oyu vermiştir. Partinin bu kitleyi iyi tesbit etmesi gerekir. Bunlar kırgın ve küskün müdür, yönlendirilmiş midir, organize bir dayanışma yahut  münferit kararlar mıdır? Diğer taraftan teşkilat ve belediyelerle diğer parti organlarının hepsi en üst seviyede çalışmış mıdır? Bazılarının bazı hesapları mı olmuştur?  
Bu manzara, dikkatleri AK Parti'nin geleceğine çekmektedir. Bir kere daha "lidere bağlı kitle partisi varlığıyla mı karşılaşılacaktır? Tayyip Erdoğan'dan sonra bu parti de ANAP ve DYP'nin akıbetine mi uğrayacaktır?
"Vaki olanda hayr vardır!" sözü Sevgili Peygamberimize -aleyhisselam- aittir.  Yüzde 60'ları aşmak, belki de bazı yöneticilerde mağruriyet, nefsaniyet ve kibre yol açıp güç sarhoşluğuna dönecekti. İlâhî takdir, 17 Nisan'da hem maksadın hasıl olmasına imkân vermiş ve hem de mes'uliyyet mevkiînde olanların kendilerini nefs muhasebesine çekmeleri ihtarını yapmıştır.
Bu mânevi hakikati ihmal etmemekle beraber bahsettiğimiz beşerî ve fiilî hakikatleri de  nazara alarak halk oylamasını çok yönlü olarak masaya yatırarak dersler çıkarmak gerekmektedir. Mevcut yatırımlar, müstakbel Kızılelma hedefler ve partilerin hayatı böyle bir ciddi çalışmaya bağlıdır.
Unutmamalı ki Sultanlar, icabında bağırlarına taş basarak ciğerpâresi evlâdlarını dahi feda edebilmekle Devlet-i Ali Osman, altı buçuk asır yaşamıştır.
Eğer, ders çıkarılmaz veya çıkarılsa bile sür'atle lâzım gelen tedbirler alınmazsa Recep Tayyip Erdoğan'dan sonraya partisi kalmayabilir, Devlet Bahçeli de partisini birilerine kaptırabilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.