ERDOĞAN-TRUMP

A -
A +
Sn. Erdoğan'ın Pekin ve Washington, DC seyahatleri  üzerine eski bir Türkiye Başbakanı'nın eski bir ABD Başkanı Bill Clinton önündeki duruşunu hüzünle hatırlıyoruz. O fotoğrafta Amerikan Başkanı, koltuğun kenarına oturmuş olarak ayak, ayak üstüne atmışken Türk Başbakanı elleri önünde iki büklümdü.
Sadece onu hüzünle hatırlamıyoruz:
Aynı Başbakanın Belçika'ya "AB aile fotoğrafı" çektirmek için gidip de fotoğrafta kaybolmasını da aynı hüzünle hatırlıyoruz.
Bundan dolayıdır ki Sn. Erdoğan'ın Pekin'de resmî merasimle karşılanan tek devlet adamı olması değerlidir. Zirve sonrası Çin Devlet Başkanın bir yanına Putin'i alırken diğer yanına Erdoğan'ı alarak resim çektirmesi de sıradan bir hadise değildir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Amerika'ya gelirken Amerikan gazetelerinin Donald Trump'ı ikaz ederek "oldukça zorlu bir liderle karşılaşacaksın" demeleri de bizim adımıza iftihar edilecek bir kayıttır.
Trump-Erdoğan ikilisinin gerek Oval Ofis'te ve gerekse iş yemeğinde neler konuştukları bellidir. Kanaat Önderleriyle yapılan sohbet de aynı çerçevededir. 80 milyon, Washington'dan artık müzakere ve laf değil icraat beklemektedir. İş adamlarıyla olan görüşmelerse farklıdır. Türk-Amerikan ticaret hacmini genişletmek iki tarafın da menfaatinedir.
Türkiye'nin talebi bir cümleyle ifade edilecek kadar nettir. FETÖ'nün iadesi ve ABD'nin PYD/YPG'ye silah yardımı yapmaktan vazgeçmesi.
ABD ne FETÖ'yü iade sürecini başlatıyor ve ne de PYD'den vazgeçiyor. Suriye mes'elesine gelince ABD geçmiş iktidarların inanılmaz hataları sebebiyle Irak'ta olduğu gibi Suriye'de de kaybetmiştir. Washington, kendi eliyle Rusya’yı yeniden süper güç konumuna yükseltmiştir. Deli Petro'nun sıcak denizlere inme vasiyetini öncelikle Beyazsaray mukimleri Rus idealizmine ikram ettiler. Şimdi bu kayıpları PYD yanlışlığıyla düzeltmek gibi bir başka vahim hata işlenmektedir. Ankara çok haklıdır. Bir terör örgütü bir başka terör örgütü semirtilerek ve şımartılarak yok edilemez. DEAŞ bahane gibi görülüyor.
Trump-Erdoğan görüşmesinden bir şey çıkar mı?
Çok kolay değil...
Üstelik Trump'ın Türkiye Cumhurbaşkanıyla yapacağı görüşme öncesi içeride başı derde girmiş vaziyette. Hakkındaki iddia şudur: "Ruslarla devlet sırrı vasfında bilgi paylaştı!" Gariplik ayrıca şurada ki Trump, bu iddiayı yalanlamaya çalışırken hukuki adıyla tevil yoluyla da ikrarda bulundu. Bu yüzden başının çok rahat olduğu söylenemez.
Donald Trump bize karşı ikiyüzlü politika gütmüyor olabilir. Ne var ki iki lider zaviyesinden manzara şudur. Memleketinde her şeye hâkim bir Erdoğan ve memleketinde çok şeye hâkim olamayan bir Trump!..
Amerikan derin devleti, Başkan Trump'a çok çektireceğe benziyor.
Amerikan yönetimi bir vesayet sarmalında olsa gerek.
Trump'ın yetkisinde olmasına rağmen FBI'a "Gülen'i nezarete alın muameleyi başlatın" talimatı verip vermeyeceği ise belli değildir.
Eğer;
Bu ikili, çoklu ve yüz yüze görüşmelere rağmen...
Amerika,
Türkiye'yi yine anlamazsa o zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi "kendi göbeğimizi kendimizin kesme zamanı gelmiş" olur.
Dünyanın ağırlığı Türkiye'den başlayarak Avrasya ve Asya Pasifik'e kayarken Washington, sığ akılla çürük politika güttüğünü göremiyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.