DAVALAR BAŞLADI!

A -
A +
AK Parti 3. Olağanüstü Kongresi'nde Sn. Cumhurbaşkanı konuşmasında birçok önemli başlıklara temas etti. Onlardan biri var ki belki diğerleri kadar dikkat çekmedi ama en az diğerleri kadar, hatta diğerlerinden de önemli bir başlık.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe teşebbüsüne rağmen Türkiye'nin hukuk devleti prensibinden taviz vermediğini; bu vasfıyla da dünyada tek olduğunu söyledi. Dikkat çektiği bir diğer çok mühim tarafsa itirafçılık mes'elesiydi. İtiraf yoluyla sulandırma yapılma tehlikesine işaret etti.
FETÖ'cüler, takiyyede, ayak oyununda, aldatmada, karartmada uzmanlaşmışlar. Örgüt başı zaten cevaz vermiş. Gerektiğinde kendisine sövülebileceğini tenbih etmiş. Emniyet güçleriyle mahkemelerin hem hukuku tatbikte ve hem de bir oyuna gelmemekte çok dikkatli olmaları gerekiyor. İtirafçılık bile bir hile olarak kullanılıyorsa durup düşünmek lazım.
Gerek emniyetin ve gerekse mahkemelerin işlerinin kolay olmadığı ortadadır. Hatta cezaevi idarelerinin de işleri hayli ağır.
Sahte itirafçılık gibi kendisi örgüt mensubu olduğu hâlde başkalarını FETÖ'cü diye itiraf edenlerin varlığı bile işitilmektedir. 15 Temmuz'dan beri olup-bitenler ortada. 40 yıllık bir hile, takiyye, aldatma ve devşirme ve dünyayı ahtapot gibi sarmış bir haçlı ve siyonsit destekli bir hareketle karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanlığı korumalığından, adliyeye, emniyete, TSK'ya, ticarete, medyaya her tarafa sızmışlar.
Darbe teşebbüsünün üzerinden 10 ay geçti. Dâvâlar başladı. Hazırlık ve savcılık kısmı tamamlanan dâvâlara bakılmakta. İlk en büyük dâvâ henüz görülüyor. "Çatı" adı verilen bu dâvânın 1 numaralı sanığı, darbenin askerî kanadının 1 numarası eski hava kuvvetleri komutanı Akın Öztürk. O ve diğer eski general vs. sanıklar mahkemeye getirilirken beki de dünya adliye tarihinde görülmedik ölçüde havadan ve karadan tedbirler alınmıştı. Bu tedbirler, tehlikenin daha geçmediğini, hiçbir şeyin hafife alınmayacağını göstermekte...
Siyasi iradedeki kararlılık tamam. Ancak kuvvetler ayrılığının diğer cephesi yargıda da kararlılığın eksiksiz olması şart. Yargı cephesinin sızmalara, itiraf oyunlarına, prosedür savsaklamalarına karşı çok hazırlıklı ve dikkatli olması gerekir. Çatı dâvâsı sanıkları getirilirken evladını şehit veren bir anne bayıldı. O anneye evladını kim iade edebilir? Onun acısını kim teselli edebilir?
Tek nisbi teselli yargılamaların vaktinde, gecikmeden yapılması ve cezayı hak edenlerin maşerî vicdanda karşılığını bulacak şekilde cezalandırılmasıdır. Hukuk devletinde mahkemeler vardır. Mahkemelerde de liyakatli yargı mensupları vardır. Adalet, böylece teminat altına alınmıştır. Gecikmiş adalet, adalet değildir. Her dâvâ gibi bu dâvâlar yıllar boyu sürerse emeklere yazık olur.
Onlarca, yüzlerce, binlerce sanıklı bu dâvâlara bakan yargı mensuplarının işi kolay değil. Hem kılı kırk yaracak, hukuktan ayrılmayacak ve hem de hukuktan tâviz vermeyecekler.
Şimdi gözler mahkemelerde.
Kararlar, yargılama süresi ve hükmü ile öyle olmalı ki millet, Türk mahkeme ve hâkimleriyle iftihar etsin, dünya bize gıpta ile baksın. Unutulmasın ki millete "ya İstiklal ya ölüm!" dedirten bir hain kalkışmanın dâvâsına bakılmakta.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.