15 TEMMUZ, SOYLU BİR DESTANDIR!

A -
A +
15 Temmuz 2016'da FETÖ'cü silahlı örgüt, gasbettiği uçaklar, helikopterler, tanklar ve silahlarla bu millete, onun meclisine, istiklâline ve istikbâline insafsızca, vicdansızca saldırdı. Ancak; dikkat etmeli ki saldırıya uğrayan, sadece vatanımız, istiklâlimiz ve istikbâlimiz değildir. Asıl saldırı bu milletin dinine, İslamiyet’e yapıldı. Bu gerçeği asla ıskalamamalı. FETÖ örgütünün amentüsü, bu milletin amentüsü değildir. "Dinler arası diyalog" dediler. Hâlbuki Kur'ân-ı kerîm "Allah indinde din, İslâm’dır" diye açık ve net bir şekilde haber vermektedir. Önceki dinler, yürürlükten kalkmıştır. Olmayan "din"le diyalog kurulması mümkün değildir. Bu örgüte göre gayrimüslimler de cennete gidecektir. Bu, âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfleri yalanlamak ve Sevgili Peygamberimizin -aleyhisselam- verdiği mücadeleyi anlamsız bulmak demektir. Hareketin başındaki kişi mehdi sayılmaktadır, tarihte de sahte mehdiler olmuştur. Fetullah Gülen, güya doğrudan Allahü teâlâ ile konuşmaktadır. Önceleri Peygamberimizle konuştuğu söylenirken sonra daha da ileri gitmiştir. Esasında kendini peygamber olarak göstermektedir. Bu iddiası, konuşmalarının satır aralarından anlaşılıyor. Bir kimse ister Allah'la konuştuğunu söylesin, isterse Peygamber olduğunu iddia etsin bunu diyen ânında dinden çıkar. Türkçe olimpiyatlarıyla çok övünüyorlardı. Bir Müslümanın namaz surelerini okuması onun Arapça bildiğini göstermez. Örgüt, şarkı söylettiği ve şiir okuttuğu yabancı gençleri Türkçe biliyormuş gibi takdim etti. Oysa onların çok azı Türkçe biliyordu. Türkçe olimpiyatlarını, sonunda kendilerine emanet edilen yetişkin kızlarla sahne sanatına çevirmişlerdi. Dünyaya Türkçeyi yayıyoruz, oralarda bayrağımızı dalgalandırıyoruz diyerek yıllarca milleti kandırdılar. Zekât bedeli ve kurban bağışı olarak çok ciddi paralar topladılar. Himmet ve hizmet diyerek esnafı ve tüccarı âdeta yoldular. Bugün devlet bütçesi gibi büyük bir meblağa hükmetmekteler.  FETÖ/PDY yabancı servislerin yönettiği kökü dışarıda bir örgütüdür. Ama hayıftır ki bu acı hakîkat, milletçe de devletçe de geç anlaşıldı. İki yüzlülükte, riyakârlıkta yani takiyede benzeri görülmedik şekilde ustalaşmış olduklarından Müslümanların hüsni zannını sömürdüler. Vatandaşın imanı ve itikadıyla oynadılar, devlet hayatında da Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, TSK ve emniyet teşkilatı gibi yerleri ele geçirdiler. Her yere sızmak için Allah'ın emri olan tesettürü teferruattan saydılar, içki gibi ağır günahı bile mubah gördüler.  40 yıl boyunca milletimizin evlâtlarını çalıp beyinlerini yıkadılar, günü gelince onlarla darbeye kalkıştılar... Bir şerden bin hayr çıktı. Eğer; o güç sarhoşluğuna düşmüş, kibir budalaları, bu cür'eti göstermeselerdi bugün ne 17-25 Aralık, ne Gezi Kalkışması, ne Fetullah Gülen'in Papanın eline sarılması, ne dinler arası diyaloğun iç yüzü, ne mehdilik safsatası, ne Türkçe olimpiyatları yalanı ve hatta 28 Şubat darbesi anlaşılırdı. Bu ihanet kalkışması olmasaydı bir kaç sene sonra devlet zaten ellerine geçmiş olurdu. Dersanelerin kapatılması, sonun başlangıcıdır. Sn. Tayyip Erdoğan'ın Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak tavizsiz duruşu, bugünlere gelmekte en büyük âmildir...  Diğer taraftan 15 Temmuz, gelenekli hayatımızda da bir dönüm noktasıdır. Şöyle ki: Bu millet, maalesef, genç Osman'a sahip çıkamadı; Yeniçeri haydutları onu boğdular... III. Selim'e sahip çıkamadı; Yeniçeri eşkıyası Padişahı öldürdüler... Sultan Abdülaziz'e sahip çıkamadı beynelmilel güç ve yerli iş birlikçileri olan sivil ve askerî cunta Sultanı katlettiler... Sultan Abdülhamid'e sahip çıkamadı, siyonistler, İngilizler, Almanlar ve İttihadçılar, Hakan Halifeyi düşürdüler... Onlar gibi Cumhuriyet döneminde de Adnan Menderes'e, Turgut Özal'a Necmettin Erbakan'a sahip çıkamadı... Önde asker perdenin arkasında İngiliz, CIA, Alman Vakfı, Beyaz Türk, Prens Adaları vs vardı. Eskiden bir darbe olduğunda, radyoda iki marş çalıp, iki tank yürüdüğünde millet, önce bakkala sonra evine koşardı. Bu defa öyle olmadı, Bu defa çok farklı ve çok şanlı oldu! Millet, evine koşmadı, bilakis evinden meydanlara koştu. Tankların önüne dikildi, darbecilerin gırtlağına sarıldı, ellerindeki silahı kapıp aldı. Bu millet, bu defa Sevr taşeronu hainlere "yeter, buraya kadar!" dedi ve onları, şehîd ve gaziler verme pahasına durdurdu. Millet, bu defa cumhurbaşkanına, başbakanına, hükûmetine, meclisine, verdiği oya ve geleceğin sahip çıktı. 15 Temmuz, 7'den 70'e bir milletin her ferdiyle doğrulması ve dirilmesidir. 15 Temmuz'un romanlarının, şiirlerinin yazılması, filmlerinin çekilmesi, tefekkür eserlerinin verilmesi gerekir. Kanla yazılan destan, bu defa kalemle ve kamerayla yazılmalı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.