UZAKLAR YAKIN OLDU!..

A -
A +
İlk defa "Büyük Türkiye" diyenlerden biri, meşhur edebiyat hocası Mehmet Kaplan, olmuştu. Bir kitabının ismi "Büyük Türkiye Rüyası"ydı. Sonra tarihçi Yılmaz Öztuna, daha sonra da biz "Büyük Türkiye" demiştik. Arada Süleyman Demirel'in de birkaç kere bu sözü telaffuz ettiğini hatırlıyoruz.
Prof. Mehmet Kaplan da mütefekkir Erol Güngör gibi Sivrihisarlıydı. Prof. Erol Güngör, Konya Üniversitesi Rektörü iken vefat ettiğinde 44 yaşındaydı.
Adı geçenleri, daha nice isimler gibi hatırlayanı çok az kaldı.
Değer öğüten yanımız, hızlı işlemekte...
Mehmet Kaplan merhumun Dergâh Mecmuâsı'ndaki bir yazısını hatırlıyoruz. Orada anlatılanları tam da nakletme günündeyiz. Kaplan Hocanın anası Sivrihisar'daki köyünün alt mahallesinden üst mahallesine gelin gitmiş. Anadolu’da köylerin büyüklüğü malûm. Arazisi de nüfusu da bellidir. Bir avuç yerler. Buna rağmen o ana hasretle "ah gurbet!" dermiş.
O merhume ananın "ah gurbet!" deyişi, bugünlerin münşilerinden dâvâ adamı Fethi Gemuhluoğlu'nun merhume anasının durup durup "sebeb ey!" diye ünlemesini hatırlatıyor. Erdem Bayazıt merhum bu firakı, şiir kitabına isim olarak seçmişti.
Bizim milletin çok uzun asırlar boyu o yalın ve yalnız hayatında karşıki dağın ötesi gurbetti. Bu sebeple türkülerde sarp dağlara yol vermesi için dil dökülür. Onun için; Allah uzun ömürler versin; "ana şiirlerinin şairi" Yavuz Bülent Bakiler ağabey türkülerimize "bizim romanlarımız" der.
Ailelerimizde sıladan gurbete gitmeler daha ziyade askerlik sebebiyle olurdu. O askerlik sebepleri de geniş ve uzun ve destânîdir. Böylece Viyana, Yemen, Bağdat ve Bakü'ye varılmıştır. Son asırda ise tam bir içe kapanıklık yaşandı. O içe kapanıklık yıllarında 1923-50 arası köyün üst mahallesi uzak geldi, gurbet oldu. Ürkek günler, 1950'de Kore'ye asker gitmesiyle aşıldı. Asıl gurbetse Almanya olacaktı. 1962'den itibaren Almanya ve Avrupa'ya göçler başladı. Geçici gidilmişti. Bir ev yapacak kadar para biriktirilip dönülecekti. Yıllar akıp gitti, nesiller değişti. Gidenler dönemeyip orada kaldılar, yürekleri iki şakk oldu. Ancak özlerine sadakatten taviz vermediler. Derken Harputluların 19. asrın sonlarında keşfettiği Amerika bile yakın olmaya başladı.
"İpekyolu" ise masallara karışmıştı. O artık 'Kafdağı'nın ardındaydı. Belki 'Zümrüdüanka' o güzergâhı bilirdi. Şimdi artık onu hem de "Demir İpekyolu" adıyla bugünkü ve yarınlardaki nesiller de bilecekler. Dün, Can Azerbaycan'ın payitahtı Bakü'de muazzam ve muhteşem bir açılış vardı. Pekin-Londra hattının orta bölgesi Bakü-Tiflis-Kars demiryolu devreye girdi. Bu tarihî merasime Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Gürcistan, Özbekistan'dan Cumhurbaşkanları, Başbakan ve Bakanlar iştirak ettiler. Dün, demiri eritip ipeğe dönüştürdük. Bu yolla Çin'den başlayarak batıya doğru hem çok mal satılabilecek, hem çok mal taşınabilecek. Üstelik de kısa zamanda taşınabilecek. Demiryolunun geçtiği her memleket para kazanacak. Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı gibi.
İpek yolu, Türkiye'nin öncülüğünde yeniden hayat buldu.
Fakat daha yapacak çok işimiz var:
Sırada Bağdat Demiryolu,
Sırada Hicaz Demiryolu,
Sıra Anadolu'dan Hicaz'a akacak Fırat Barış Suyu Kanalı var.
Bağdat ve Hicaz Demiryollarını Sultan Abdülhamid Han, o günün ağır şartlarında gerçekleştirmişti. O devirde Haydarpaşa'dan Medine'ye, Haydarpaşa'dan Bağdat'a trenle yolculuk mümkündü. Fırat Barış Suyu projesi ise bir rüya olarak rahmetli Turgut Özal'da kaldı.
Türkiye'nin asıl İstiklâl Beyannâmesi olan Kanal İstanbul'u yapmak yetmez, bu saydıklarımız da sırada bekliyor. İpek Demiryolu ikmal edilecek, Bağdat Demiryolu ve Hicaz Demiryolu ile Fırat Barış Suyu Kanalı'na kazma vurulacak.
-Suriye ve Fırat Barış Suyu!..
-Tezat değil mi?
-Değil!..
Şahıslar değil, devletler ve milletler üzerinden konuşuyoruz. Şam, bizim için her zaman Şâm-ı şerîf, Bağdat her zaman ana gibi yâr ve Mekke ve Medine ebediyyen baş tâcıdır...
Büyük Türkiye rüyâsı hakîkât olmakta. Demir İpekyolu'yla sarp dağlar, engin ovalar aşılır, denizler Marmaraylar, Avrasya Geçitleriyle geçilir oldu.
Yolunuz,
Yolumuz,
Yollar açık olsun...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.