NATO’nunki gaflet mi, ihanet mi?

A -
A +
NATO/Kuzey Atlantik Paktı harp tatbikatında patlak veren skandalı nereye oturtmalı?
-Bu bir gaflet midir, yoksa ihanet midir?
8-17 Kasım tarihleri arasında Oslo’da yapılan müşterek harp tatbikatında kullanılan “düşman hedefler” tahtasına ilk Cumhurbaşkanı Kemal Atatürk’ün resmi konmuş ve mevcut Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın adı yazılmış.
Askerlik yapanlar bilir; askerin ateş edeceği hedef tahtasına ya iç içe 1’den 12’ye kadar daireler çizilir veya düşmanın resmi yerleştirilir.
Olayı önce Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile AB Bakanı Ömer Çelik, Kanada’da yapılacak olan NATO toplantısına giderken öğrenmiş ve tatbikatta yer alan 41 askerimizi çekme kararına varmışlar. Ardından da kararı Cumhurbaşkanına arz etmişler. Cumhurbaşkanı, “derhal, dediği gibi, hedef tahtasını kaldırsalar da askerimizi geri çekin!” talimatını vermiş.
Olayın şu ana kadar naklettiğimiz seyrini Sn. Erdoğan, AK Parti il başkanları toplantısında bizzat açıkladı.
Hedef tahtasının o şekliyle hangi günden beri orada durduğunu bilmiyoruz. Suç, büyük ihtimalle son gün olan 17 Kasım’da işlendi.
Türkiye’nin, rezaleti öğrenip 41 askerini geri çekmesi üzerine NATO Harp Merkezi Komutanlığı hemen özür diledi. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de Kanada’da Genelkurmay Başkanımız Hulusi Akar’dan özür diledi ve özrünün Cumhurbaşkanımıza sunulmasını rica etti. Ancak; genel sekreter bununla kalmayarak 18 Kasım günü geç saatte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı telefonla da arayarak üzüntüsünü dile getirdi, özrünü tekrarladı.
Büyük Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ahlaksızlığı işitip de milletle paylaştığında “bu nasıl ittifak, nasıl müttefiklik?” demişti. Ayın 18’inde Rize’deki konuşmasındaysa “bu aptallık değil, alçaklıktır!” dedi. İlave bilgiler almış olmalı. Genel sekreterin bu vasıflandırma üzerine aradığı söylenebilir.
Diğer taraftan Türk basını, hadisenin ABD’nin DEAŞ’lıları PYD ile birlikte himaye ederek Rakka’dan çıkarttıkları haberinin ortalığa saçıldığı günlere denk gelmediğine de dikkat çekti.
Diğer dikkat çekici olansa hedef tahtası faillerinden birinin sivil memur, diğerinin Norveçli subay olduğunun anında tesbit edilmesidir. Açıklamaya göre sivil memur hemen işten atılmıştır. Bir başka rivayete göre Norveçli subay da atılmıştır. Sivil memurun Türk ve FETÖ’cü bir hain olduğu söylenmektedir.
Genelkurmay başkanıyla Hükûmet sözcüsünün açıklamalarından çıkan manaya göre hadise, NATO’nun ortak tavrı değildir. Hükûmet sözcüsü Bekir Bozdağ, ayrıca FETÖ unsuruna atıfta bulunmaktadır.
Belki alakasız gibi görünür ama biz bir başka noktaya daha dikkat çekeceğiz:
Bu kirli tezgâh, AK Parti’nin “Atatürkçülük açılımı” yaptığı günlerle örtüşmüştür. Batı, bugüne kadar Atatürk’e hiç toz kondurmamıştı. AK Parti, böyle bir politika güdünce sanki tavırları değişmiş.
Dahası da var:
“Kürt açılımı” diye başlayıp çukur ve hendek ihanetiyle biten süreç ilk olarak yine Norveç’in merkezi Oslo'da yapılmış ve “Oslo Süreci” diye uzun zaman konuşulmuştu. “Oslo İhaneti”, “Oslo Süreci”nin intikamı olabilir.
NATO, birçok devletin sivil ve asker temsilcilerinden mürekkeptir. Bunların hepsinin Türkiye’ye karşı aynı muhabbet ve aynı nefreti duymaları mümkün değildir.
Harp Merkez Komutanı da Genel Sekreter de samimi olabilir. Ne var ki bir kısım asker ve sivilin teşkilatı kökten sarsacak şekilde bir sızma yapabildikleri görülmektedir. NATO sözüm ona düşman üzerine giderken evin içindeki kirli oyunu görmekten gafil kalmıştır.
Birkaç ay evvel “NATO, haçlı ordusu olur mu?” başlığıyla bir yazı yazmıştık. Zamanın bizi doğruladığını dile getirmek erken olur. NATO, teşkilat olarak belki bu niyeti taşımıyordur. Ancak, içeride habis niyetlilerin varlığı artık açık-seçik bellidir. Rusya’dan S-400 füzeleri almamız da teşkilatta ayrıca zihniyet çatlağına yol açmışa benziyor. 15 Temmuz işgal ve darbe teşebbüsünde NATO’da vazifeli 462 Türk subayından 237’sinin FETÖ’cü çıkması ise unutulamaz. Bunlar, ya Türkiye’den kaçtılar veya çağrıya rağmen dönmediler!
NATO, özür dilemeyi kâfi görmeyerek hem bütün bu şüpheleri ortadan kaldıracak çalışmalar yapmalı ve hem de o 237 subayın; en azından Yunanistan’dakilerin iadesi için gayret sarf etmelidir. Bu hareket, kurumun geleceği için de elzemdir. Türk milleti için NATO masum değildir. Bu ülke insanı, 27 Mayıs'tan 15 Temmuz’a kadar yapılan her darbenin arkasında NATO’nun olduğuna kesin şekilde inanmaktadır.
Gözden kaçmasın ki ABD ve NATO, Türk kamuoyu nezdinde hızla itibar kaybetmektedir.
AB, zaten yerlerde.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.