AVRUPA’NIN ORTASINDA SOYKIRIM!

A -
A +
İngiliz ve Siyon entrikalarıyla Devlet-i âli Osman’ın tarih sahnesinden çekilmesinin ağır neticelerini Balkan milletleri yaşadığı gibi Orta Doğu ve Orta Afrika ve Kuzey Afrika milletleri yaşadı. Balkan milletleri, hem I. ve hem de II. Dünya Harbi felaketlerine maruz kalmaktan başka değişik türleriyle komünist rejimler altında da inlediler.
Orta Doğu, darbeler, işgaller ve istikrarsızlıklarla sarsılıp durdu.
Filistin’in gözyaşı hiç dinmedi.
Irak, son büyük felaket örneği oldu.
En son facia ise Suriye’dir.
Bağdat-Şam-Mekke-Körfez dörtgenindeki Arapça konuşan milletler coğrafyası, bir asırdır huzura hasrettir.
Orta Afrika, bütün Afrika’da olduğu gibi yer altı zenginliklerine sahip olmasına rağmen fakirlik, iç savaş ve üçüncü dünyalı kalmak yüzünden perişandır.
Kuzey Afrika, batının ideolojilerine mahkûm edildi. Burası bugün dahi darbelerin pençesindedir.
Haçlı dünyası, bizzat sömüremediğini taşeronları eliyle sömürmektedir.
Arap Baharı’nın Tunus’ta başladığını hatırlatmak isteriz.
Osmanlı sonrası kargaşa, huzursuzluk, fakirlik, batı kaynaklı ideolojiler mahkûmiyet ve darbelere maruz kalma hadiselerinden Türkiye de müstağni kalamadı. Belki Türkiye en ağır bedeli ödedi. Tek Parti zihniyetinin faşizan dönemi başlı başına bir tarihtir. Bu tarihin olanca objektiflikle yazılabilmesi henüz tam manasıyla mümkün değildir.  
Osmanlı, Cihan Devleti olduğu asırlarda dünyayı bir aile reisi şefkat ve adaletiyle yönetti. Ondan Cihan Devleti olma imkânını koparan Büyük Britanya/İngiltere’nin böyle bir derdi yoktu. O, talan, yalan ve sömürüyü hâkim kıldı.
II. Dünya Harbi’nden sonra dünya iki kutuplu oldu. Kutbun birinde kapitalist Amerika, diğerinde komünist Rusya vardı. Bunların döneminde nelerin yaşandığı ortadadır.
Afganistan hem işgalci Rusya’nın ve hem kurtarıcı Amerika’nın mağdurudur.
Soğuk Savaş Dönemiyle Sovyetlerin yıkılmasından sonra yaşananlar biliniyor olmalı. Bu itibarla tekrarlamayacağız. Kırım, Ahıska, Filistin, Irak hâlen de kanayan yaradır. Onlara BOP ve ardından gelen Arap Baharı’yla Suriye, Mısır, Sudan, Yemen eklenmiştir. Suudi Arabistan uçurumun kenarındadır. 15 Temmuz’da Türkiye de işgal edilecekti ama başaramadılar.
Dün Lahey Adalet Divanı’nda Srebrenitsa soykırımı dâhil 10 suçtan mahkûm edilen Sırp general Ratko Mladiç davasını böyle okumak lazım:
Yugoslavya, SSCB’nin dağılmasının hemen ardından 1992’de dağıldı. Sırplar, Boşnak ve öteki bütün Müslümanları ‘Türk’ olarak görüyorlardı. ‘Türkler’den 10 Ağustos 1389 Kosova  Meydan Muharebesi ve bütün Osmanlı zaferlerinin intikamını alma peşindeydiler. Sultan Murad’ı namertçe şehit eden Sırp asker Miloş Obiliç’in yolundalar. ‘Türkler’e hâkimiyet ve mümkünse hayat hakkı tanımak istemiyorlardı.1992’den başlayarak 44 ayda şehit edilen 100 bin Boşnak ve bir o kadar gazi ve onların akrabaları bu intikamın hırsının mağdurlarıdır.
Bu 100 bin Boşnak’ın katili sadece Ratko Mladiç değildir. Üstelik biz, ‘katil’ derken Sırplar, ona ‘kahraman’ demekteler.
Endülüs Medeniyetini yakıp- yıkan, Müslümanları katleden, süren ve Hristiyanlaştıran zihniyet bir asırdır Balkanlar, Orta Doğu ve Afrika’da aynı dünya görüşüyle devam etmektedir. 100 bin insan boğazlanırken Avrupa ve topyekûn Batı, seyirci kalmıştı. 22 sene sonra katile müebbet hapis cezası vermesinin fiili ne değeri olabilir? Slobodan Miloseviç, Ratko Mladiç, Radovan Karadziç ve diğer İblis takipçileri, çeyrek asır sonra sokakta itlaf edilmiş olsalardı bile hangi yara iyileşirdi?
Kocasını, oğullarını, ciğerparelerini kaybeden insanların acısı hep devam edecek.
Saraybosna, bembeyaz başucu taşlarıyla bir mezar-şehirdir.
Saraybosna bir abide şehirdir.
Saraybosna, Sancak, Kosova ve diğerleri, Avrupa’nın ortasında İslâm’ın sancağıdır.
Oradaki ‘Türkler’ Murad Hân’ın, Fatih Sultan Mehmed Hân’ın, Sultan Reşad’ın torunlarıdır.
O ‘Türkler’ evlâdı Fatihandır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.