SOÇİ ZİRVESİ

A -
A +
Türkiye Cumhurbaşkanı, İran Cumhurbaşkanı ve Rusya Devlet Başkanı, 22 Kasım 2017 tarihinde Rusya’nın Soçi şehrinde bir araya geldiler...
Bu buluşmanın maksadı şudur:
Yarım milyon kişinin öldüğü 7 yıllık Suriye faciasını bitirmek, iç harbi durdurmak, yurtlarından-yuvalarından olmuş Suriye yarı nüfusuna tekabül eden mülteci ve sığınmacıları tekrar evlerine-barklarına kavuşturmak.
Soçi Zirvesi, hayli hızlı gelişti:
Vladimir Putin, ABD Başkanı Donald Trump’la yaptığı telefon görüşmesinden sonra Beşar Esad’ı kabul etti. Suriye’nin artık şeklen ve zoraki Devlet Başkanı olan bu isimle konuşmaları 4 saat sürdü. Hemen ertesi gün de Soçi’de Sn. Putin, Sn. Erdoğan ve Sn. Ruhani bir masa etrafında toplandılar ve “barışa giden yolda ilk adım” denebilecek bir mutabakata vardılar.
Bunların hepsi 72 saate sığdı. Üzerinde mutabakata varılan kararlar nelerdir?
Bu sual mühimdir ve müzakerelerin “sonuç beyannamesi” hükmündedir.
Kararlar, kısa ve nettir ve şöylece sıralamak mümkündür:
1-Suriye’nin birlik ve bütünlüğü muhafaza edilmelidir.
2-Adil ve şeffaf bir seçime gidilmeli ve yeni bir anayasa yapılmalıdır.
3-Soçi’de tarafların iştirak edecekleri bir ulusal Diyalog Kongresi toplanmalıdır.
Her 3 lider de yukarıdaki 3 maddenin ilk 2 maddesinde görüş birliği içindedir. Son maddede ise görüş birliği tam değildir.
Rusya ve İran, müstakbel “Soçi Kongresi”ne ülkedeki bütün dinî ve ırki aidiyetlerin katılmasını dile getirmiştir. Türkiye de aynı görüştedir. Ne var ki bu noktada bizim çok haklı olduğumuz bir ihtirazi kaydımız vardır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ihtirazi kaydımızı dün, diğer iki lider de hazır olduğu hâlde bütün dünyanın önünde açıkladı. Muhalefetimiz şöyledir:
-Türkiye, Suriye’yi bölmeye çalışan ve aynı zamanda devletimizin bütünlüğüne kasdeden terörist örgütlerle aynı çatı altında bir araya gelmeyi ve aynı zeminde toplanmayı kabul edemez!
Bu Türkiye’nin kopkoyu kırmızı çizgisidir. Taviz vermemiz kabil değildir. Nitekim taviz verseydik dün YPG de masada yer akacaktı. Bu noktada Rusya ve İran çelişkiye düşmekteler. Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olanın, ayrı bir devlet kurma fırsatçılığındaki PYD’ye uzak durmanız gerekir.
Bölgede kurulacak bir Kürt devletciğinin istikbalde İran için de tehlike sebebi olacağı ortadayken İran Cumhurbaşkanının hadiseye hiçbir itiraz getirmemesi, aşağıda açıklayacağımız Acem kurnazlığındandır.
Hasan Ruhani, bu konuda bir itiraz serdetmediği gibi anlaşma makasını açan başka bir talepte de bulunmaktadır:
-Resmen davet edilenler hariç, yabancı askerî güçler Suriye’den çekilmelidir!
Esad, Rus ve İran askerini resmen davet etmiştir. İran Cumhurbaşkanının ima ettiği Türk askeridir.
Türkiye’nin asla taviz vermemesi sebebiyle PKK/PYD Soçi Zirvesi’ne iştirak edememiştir. Bu belliydi. Putin’in onları kenarda tutacağını daha evvel ifade etmiştik.
Konuşma yahut diyalog kongresine gelince; düşüncemiz şudur:
Bu defa garantör devletlerden Rusya, yüklenecek; İran, Rusya’ya Ankara’yı darıltmayacak şekilde destek verecek, fakat Türkiye, asla ve asla geri adım atmayacaktır.
O zaman ne olur?
Putin, “7 yıllık savaşı, 72 saatte durduran; Suriye’de barışı kuran, gözyaşını dindiren adam!” şerefini kaybetmek istemeyecektir. Rusya, Suriye’de alacağı her şeyi almıştır. Moskova, YPG’nin masada olması konusunda samimi değildir; aksine, YPG’nin devletleşmesini ABD istediği için rahatsızdır. Buna rağmen hini hacette kullanabileceği bir terör grubunu küstürmek istememektedir. Tahran da bu mevzuda bire bir Moskova gibi hareket etmektedir.
Kanaatimiz şöyle ki: Soçi Kongresi gerçekleşecek, yeni bir anayasa ve seçimler yapılacak ve Esad gidecektir.
YPG’ye gelince ona Moskova tarafından ne denileceği bellidir:
-7 sene evvel Suriye Kürtlerinin nüfus kâğıtları dâhil, hiçbir hakları yoktu. Gelin şimdi devletin birliği ve ülkenin bütünlüğü için teminat verin size özerklik tanıyalım.
Bu teklif kuvvetli ihtimalle anayasaya da girer.
Moskova, YPG’nin arkasında Washington’ın olduğunun farkındadır. Soçi Zirvesi liderleri, Washington’ın devre dışı kalmaktan dolayı rahatsız olduğunun farkındadır.
ABD, hem Kuzey Irak’taki referandum ve hem de Kuzey Suriye’deki Kürt koridoru teşebbüslerinin ikisini de kaybetmiştir. Soçi’yi “Rusya, İran, Türkiye karşı ittifakı” diye de okuyabilir. Donald Trump ilk başa geldiğinde “askerimizin Orta Doğu'da ne işi var?” dediği günlerde buradaki Amerikan kuvvetleri 40 küsur binlerdeyken bugün bu sayı, 50 küsur bini bulmuştur. Yani; evet, derin Amerika, Orta Doğu’ya asker çıkarmaktadır.
Soçi Zirvesi ve Soçi’de yapılacak Suriye Millî Diyaloğu’nun ABD ve diğer üst akılgiller tarafı değerlendirme dışı bırakılamaz.
Rusya, müzakereler kilitlenmesin diye YPG’ye teklif etmesi muhtemel özerklik/otonomi için Ankara, ne der? Eğer, bu örtülü bir muhtariyet olursa herhâlde sesini çıkartmaz, Fırat Kalkanı Bölgesi’ni aynı vaziyette tutar. Açık ve resmî yani anayasada yer alan bir otonomi olursa Kuzey Irak'taki otonomiyi ve fiilî şartları düşünerek Fırat Kalkanı Bölgesi için de aynı mahiyette bir özerkliğin anayasada yer almasını temin eder.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.