KUDÜS

A -
A +
ABD devlet Başkanı Donald J. Trump'ın içeride başının çok rahat olmadığını artık Mısır'daki "Sağır Sultan" da bilmekte. Bu yüzden olsa gerek; Orta Doğu danışmanı ve damadı Jared Kuschner'in telkini mi, yoksa kendi ticârî zekâsının mahsulü mü bilinmez, gündemin iğneli fıçısından kurtulup dikkatleri, başka bir tartışma-yoğun tarafa çekmek için durduk yerde ortaya bir Kudüs lafı attı:
Buna göre gûya bu hafta içinde ABD, Kudüs'ün İsrail'in başkenti olduğunu tanıyacakmış. Amerikan sefareti ise ilk ânda Tel Aviv'den Kudüs'e taşınmayacakmış.
Bu tanımaya fazla ihtimal vermiyoruz. Hâdise, bunalmışlıktan dolayı düşünülmüş bir taktiktir. Ermenilerin 24 Nisan beklentilerine benzemekte:
Bilindiği gibi her 24 Nisan'da Ermeniler, ABD Başkanından "Türkler, I. Dünya Harbi'nde Ermenilere jenosid yaptılar!" demesini isterler. Bunu dedirtmek için "diaspora" oluşmuştur. Ermeni diasporası, zamanla aidiyetini de geçip bir rant kapısı oldu. 24 Nisan yaklaşırken haberler, buna dair çıkmaya başlar. O gün bakışlar Beyazsaray'a çevrilir. Başkan, kameralar önünde kürsüye çıkar, ekranlar, sütunlar dolusu konuşur. Sözünün bir yerinde "Büyük Felaket" der ve konuyu kapatır. Böylece Türkler incitilmez, Ermeniler de küstürülmez.
Anlaşılan o ki Donald Trump, hayli sıkışmıştır. Hatta askerin, adı konmadık örtülü bir müdahalede bulunarak kilit noktalara yerleştiği de iddia edilmektedir. Bu bir perde arkası söylenti de değil. Açık açık yazılıp konuşulmakta. Bunlar yetmezmiş gibi bir de eski millî güvenlik müşaviri Michael Flynn de FBI'ya asılsız beyanda bulunduğunu itiraf etmiş oldu.
O noktada bizim istihbaratın adı geçen kişiyle bir teması oldu mu, bu ikrarda dahlimiz var mı? Bilmiyoruz ama sanki üzerinde etkili olmuşuz gibi henüz delili mevcut olamayan bir sezgimiz söz konusu. Eğer; bu ihtimal gerçekse o zaman istihbaratımız, hariciyemiz ve topyekûn devlet olarak iki önemli iş çıkartmış olmaktayız. Biri Michael Flynn'ın ikrarıdır. Diğeri de SDG sözcüsü Talal Silo'yu Ankara'ya getirip konuşturmaktır.
Talal Silo, Washington'u, Ankara nezdinde yer yer zora sokacak bilgiler vermektedir. Dedikleri, öyle afaki sözler değil. Şahıs, zaman, mekân ve her türlü destekle donatılmış raporlar...
ABD, Kuzey Irak referandumunda kaybetti. Talal Silo'nun da tafsilatlı olarak anlattığı gibi İran'dan İskenderun Körfezi'ne kadar tahayyül edilen ve bizim için "terör koridoru" onlara göre "Kürt devleti" projesini de kaybetti. Türkiye, İran, Rusya üçlüsü önünde Astana ve Soçi zirvelerinde seyirci kalarak Suriye'de de kaybetti.
Sn. Trump, geldiğinden beri bürokratlarına hâkim olamıyor. Bunda şirket idare etmekle devlet idare etmeyi karıştırmasının payı yok değildir. İktidarında devlet iradesi, CIA, Pentagon, Hariciye, Beyazsaray vs. şeklinde bütünlükten kopmuştur.
Şu manzara bir lider için ürkütücü bir başarısızlıktır. Gidişatın iyiye çıkmayacağını söylemek hiç de yanıltıcı olmaz. Onun için Trupm, damadının danışmanlığı yahut şahsî zekâsıyla kendisine nefes aldıracak bir atak yapmaya kalkmışa benziyor. Bunu yaparak iç ve dış Yahudi lobilerinin desteğine mazhar olmayı umduğu açıktır. Yani, D.J. Trump, kendi selameti için Kudüs'ü ve Orta Doğu'nun elde kalmış kırıntı kabilinde huzurunu da feda etmektedir.
Buna rağmen; bize kalırsa böyle bir çılgın çıkışla da olsa Kudüs'ün bir kere daha gündeme gelmesi faydalı olmaktadır. Kabul etmeli ki ilk kıblemiz ve Selçuklu ve Osmanlı Çağı olarak 6-7 asır hizmetiyle şereflendiğimiz Kudüs hakkında  yeni nesiller pek bir şey bilmiyorlar. En iyi bilen "İlk Kıblemiz" cümlesinde kalmaktadır.
Bu bakımdan zaman zaman canımızın yanması kötü değildir.
Zaman zaman utanmamız iyi olmaktadır. Zira "Suriye'den Arakan'dan bize ne?" diyebilen fukaralar, hiç şüpheniz olmasın ki yarın "Kudüs’ten bize ne?" de derler. Derler mi? Evet; derler. Bedir, Çanakkale, Kut'ül Amare, şehidleriyle Akka Kal'ası önlerinde Fransız sömürgeci Napolyon'u kovalayan Gazi Cezzar Ahmed Paşa, mezarında azap çekiyor olmalı!..
...
Kudüs hakkında birçok kitap var. Onlar okunabilir. En azından şimdilik YAANİ'ye "40 Soru'da Kudüs" yazarak Mahmut Sami Şimşek'in 25 Eylül 2011'de Yeni Şafak Pazar Eki'nde maddelere dökerek verdiği malûmat okunabilir. Fikren ve kalben biraz donanınca görülecektir ki Kudüs, sadece ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'yı barındıran kutlu şehir değildir.
Kudüs, namustur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.