KUDÜS CEPHESİ VE MÜSTAKBEL CEPHELER

A -
A +
Kudüs’ten ayrılma tarihimiz, 9 Aralık 1917’dir. İngiliz’in onu bizden gasbetmesinden bir asır sonra aynı günlerde ABD Başkanı Trump, BM’nin iki devlet kurulması ve Kudüs’ün doğu ve batı diye iki devlet arasında bölüşülmesi projesine rağmen buranın bütünüyle İsrail’in başkenti olduğuna dair inat ve ısrarını dile getirdi.
Sn Trump, bu tasarrufu bazı devletler, hele Türkiye ve kendi bazı Bakanlıklarının ne dediğine aldırmadan yaptı.
Böylece Orta Doğu bir kere daha ateşe verildi.
Kalan huzur da dinamitlendi. Vaziyet o ki Evanjelistler, Yahudilerin, Trump her ikisiyle Yahudi asıllı damadı Jared Kushner’in etkisindedir. Evanjelistler, tanrının “arz-ı mev’ud”u yani Mısır’daki Nil Nehri ile Doğu Anadolu’daki Fırat Nehri arasında kalan ve bugün üzerinde birçok devlet bulunan çok geniş bir sahayı İsrailoğullarına vaad ettiği inanç saplantısındadır. Onlara göre İsrail, bu toprakları ele geçirince dünyayı huzura kavuşturacaktır. Bugün arz-ı mev’ud iddiası yakıştırılan bölgedeki hiçbir devlette bütünüyle barış olmadığına dikkat etmeli.
Tabii Donald Trump’ın tek derdi bu değil. Otorite kurma arayışında. Bunu toparlamak için böyle bir hamle yaptı. Ne diyor: "Seçim sözü vermiştim; diğer Başkanlar gibi yapamam; onlar da söz vermişlerdi ama sözlerini yerine getirmediler, ben getirdim.”
Hadisenin bir başka cephesi daha var:
ABD, bugün olmuş Orta Doğu'ya dair İngiliz haritalarını kullanmaktadır. Çekiç Güç, Körfez Harekâtı, BOP, Arap Baharı, DEAŞ, Kuzey Suriye’de Akdeniz’e kadar uzanacak devlet kurma çalışması, 15 Temmuz Darbe Teşebbüsü, Barzani Referandumu, hepsi boşa çıktı. Rejisörü FETÖ olan Sarraf Davası da adi suç olma dışında boşa çıkıyor.
Trump, böylece, Evanjelistleri, Yahudi lobisini ve İsrail’i memnun edecek son atışını namluya sürdü.
Kudüs, bir cephedir.
Ancak bu cephe sözü klasik nizami harpler cephesi gibi anlaşılmamalı. Kudüs bir cephedir ve çok yönlü, çok taraflı ve çok silahlı bu cephe, Türkiye’ye karşı açılmıştır.
Çünkü Türkiye, yukarıda saydığımız bütün o oyunları bozan birinci devlettir. Diğerleri Rusya ve İran’dır. Ve bu işlerin içinde olmasa da onlar için ağır ağır gelmekte olan bir Çin tehlikesi vardır. Bu sebeple adı geçen diğer devletlerin de başını derde sokacak cepheler açılması da hesap dışı değildir. Rusya’ya karşı Kafkaslar veya Kuzey Karadeniz, İran’a karşı belki İran Azerileri veya yine Irak yahut güçlendirilmiş PJAK cephesi açılabilir.
Çin’e gelince; oyun, Şarki Türkistan üzerinden, onların hürriyetten mahrumluğu ve mazlumlukları üzerinden oynanabilir.
Demek oluyor ki aklıselim, Amerika’da iktidara hâkim olamazsa hem Amerika’nın hem bölgemizin ve hem de dünyanın başı ağrımaya devam edecektir.
Kafkas Müslümanları ve Kırım, Güney Azerbaycan ve Uygur Türkleri üzerinden Türkiye’nin Çin, İran ve Rusya ile arası bozulmak istenebilir. Bu tuzağa karşı bütün taraflar uyanık olmalıdır.
Hele Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’ın “İsrail terörist devlettir!” vurgusu ve bugünkü Türk gazete manşetlerinden sonra herkes daha bir pusatlanmış olacaktır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.