SAHİBİNİN SESİ

A -
A +
Bir aşağılık densiz “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ceddi Fahreddin Paşa, Medine’den mukaddes emanetleri çalarak İstanbul’a götürmüştü’’ diye bir tweet atmış. İftira ve ahlâksızlık bu yeni yetme cahil bedevide kalsa oralı olmaya ve cevap vermeye değmezdi. Fakat BAE/Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed el Nahyan, bu iftirayı her türlü seviyeyi bir kenara bırakarak retweet ederek paylaşmış.
Kişi karşısındakini kendisi gibi bilir. O cümleyi yazan soysuz da bunu çoğaltan bu bir düzine isimli tepeden inme Bakan da Fahreddin Paşa’yı ve onun askerlerini kendileri gibi zannetmekteler. Bu BAE’deki öfkenin sebebi nedir bilmiyoruz? Ne Türkiye’nin ve ne de Türklerin onlarla bir alıp vereceği var. Ama buna rağmen 15 Temmuz ihanetine yardım edenlerin başında geldiler.
Hâlbuki İslâm dininin hizmetkârı ve Peygamber sevdalısı Fahreddin Paşa ve Osmanlı Türk askeri olmasaydı bugün BAE de diğerleri gibi bir İngiliz toprağıydı. Bu ahlâksızların “hırsız’’ dedikleri Fahreddin Paşa ve onun yiğit askerleri, Peygamberler Peygamberinin -aleyhisselam- bulunduğu Medine-i münevvere, kâfir postalıyla kirlenmesin diye 31 ay boyunca şanlı bir müdafaa destanı yazdılar. Bu zaman zarfında her türlü zorluk ve sıkıntıyı çektiler. Çekirge yiyerek hayatta kalabildiler. Bu kahramanlar, canlarını dişe takıp bu müdafaayı yaparken bugün onlara iftira edenlerin ataları saklanacak delik arıyor veya küffara dalkavukluk yapıyorlardı.
Fahreddin Paşa, çaresiz kalınca büyük bir basiret göstererek Emanet-i Mukaddese’yi İstanbul’a nakletti. Bu nakil, tarihin kaydettiği en büyük manevi hamlelerden biridir. Eğer o mübarek ve mukaddes hatıralar Medine’de bırakılsaydı. Onları iki akıbet bekleyecekti. Ya işgalci küffarın eline geçerek Haçlıların diğer İslâm şehirlerini soyup soyup müzelerine taşımaları gibi Londra müzelerine götüreceklerdi veya Vehhabi idaresinin eline kalacak ve onlar bu mukaddes yadigârlara gösterilen hürmeti şirk saydıkları yani hürmet dinden çıkmış kabul ettikleri için yakıp yok edeceklerdi. Nitekim, Necdliler, Arabistan’ta Şanlı Peygamber’den 36. ve son Halife Sultan Mehmed Vahiddedin’e kadar Arabistan topraklarında maziye dair her ne eser varsa cümlesini yok ettiler. En sonuncusu Ecyad Kal’asıydı. Medine Tren yolu ile Kâbe-i şerif revakları zar-zor kurtarıldı.
O başlarındaki egel ve üstlerindeki entarilere aldanmayınız; bu uyuşturucudan kumara kadar her ahlâksızlığın içinde olanların İslâm’ı, İslâm ahlâkını, Osmanlıyı, Fahreddin Paşa ve Türkü de anlamaları imkânsız ötesidir.
Medine müdafii cennetmekân Fahreddin Paşa, emanete sadakat vazifesini deruhte etmiştir. O mübarek emanetlerin düşman eline geçmesine veya yok olacak ellere düşmesine rıza gösterseydi bugün kahraman değil hain diye anılırdı.
Kaldı ki bir parça tarih malûmatı olan bilir ki Fahreddin Paşa, Bağdat, Şam, Filistin, Kudüs, Lübnan, Amman, Hicaz, Mekke, Medine, Yemen o günkü Türkiye topraklarındadır. Osmanlıda ana devlet ve sömürgeler yoktur. Hepsi Padişahın memalik-i şâhâne mülkleridir. 3 kıtaya yayılmış bütün bu mülkün/devletin merkezi Peygamber müjdesiyle fethedilip Dar’ül Hilafe makamına yükselmiş İstanbul’a nakledilmiştir. Çok basit bir ifadeyle çevrede tehlike baş gösterince manevi hazine merkeze nakledilmiştir.
Fahreddin Paşa ve Cumhurbaşkanımıza ve onların şahsında da milletimize saldıran bu arsızlar, kendi başlarına değiller. Onlar, sahibinin sesidir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.