ÜÇÜNCÜ KITA

A -
A +
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Sudan, Çad ve Tunus ziyaretleri için Afrika’da. Sudan ve Çad’a Cumhurbaşkanı seviyesinde ilk ziyareti yapmaktayız. Tunus’la var olan Stratejik Konsey Ortaklığı mukavelesinin daha bir hayata geçeceği umulmaktadır. Sudan ve Çad ile de Stratejik Konsey Ortaklığı Mukavelesi imzalanacak. Sudan’a yapılan ziyaret, Sudan Cumhurbaşkanı Ömer El Beşir’in 13 Aralık’taki İİT toplantısı sebebiyle İstanbul’a gelmesi dolayısıyla aynı zamanda bir iade-i ziyaret mahiyeti taşımakta.
Bu devletlerle hey’etimiz arasındaki görüşmelerde buralara yapılacak yatırımlar öncelik kazanmakta. Ayrıca fesad yuvaları da ele alınacak. Her ne kadar FETÖ okulları Maarif Vakfı’mıza devredilmekteyse de bunların daha da hızlandırılması ve ayrıca adı geçen örgütün her türlü bağının koparılıp atılması için lazım gelen her şey yapılacak.
Bu üç ülkenin her biri bizim için değerlidir.
Buralar, Osmanlı toprakları olduğu hâlde 2000’in başına kadar Cumhuriyet nesilleri için Afrika âdeta yoktu. Bu kıta Batı’nın öğrettiği kadar biliniyordu. Hâlbuki Tunuslu Hayreddin Paşa bir Osmanlı Sadrazamı/Başbakanıdır. Adından da belli ki Tunus vilayetimizdendir. Son devir sadrazamlarından Said Halim Paşa Mısırlıdır. Barbaros Hayreddin Paşa, Oruç Reis, Murad Reis gibi denizcilerimizin hemen tamamı Cezayir ve çevre iklimin yetiştirdiği kahramanlarımızdır. Devlet idarecilerinden birçok Afrika asıllı devlet adamımız olduğu gibi diğer sahalarda da yetişmiş imzalar vardır. Mesela romancı Yakup Kadri, Kahirelidir.
Osmanlı için “üç kıtaya yayılmış koca bir devletti” deriz. Deriz ama bu üç kıtadan birinin Afrika olduğu çok da irdelenmedi. Bir övünme cümlesi olarak dilden dökülür ve unutulurdu. Avrupa, sömürgeci Haçlılar, bizi bugünkü yerimize âdeta hapsetmişlerdi. Birçok Sadrazamımız Gürcü, Boşnak, Kıbrıslı odluğu gibi Taşlıcalı Yahya Bey, Bağdatlı Ruhi gibi divan şairleri belki daha uzak tarihte kalır ama Yahya Kemal Üsküplü, Ahmet Haşim Bağdatlıdır.
Buna rağmen bir gönül iklimimizden çok uzaklara düşmüştük.
Biz 2005’lerde Afrika’yı yeniden keşfetmeye çabalarken Çin bile ak yürekli insanların ülkelerine yerleşmişti. Sömürgeci güçler, Portekizlilerden, Hollandalılardan başlayarak Osmanlıyı Afrika’dan uzaklaştırarak buranın yer altı, yer üstü ve insan kaynaklarını sömürdüler. İnsanlarının dillerini ve dinlerini değiştirdiler. Esir ve köle yaptılar. Aşağıladılar. 1963-1978 seneleri arasında Kenya’nın ilk Başbakanı ve devlet başkanı olmuş olan Jomo Kenyatta, bunu veciz bir cümleyle ilân etmiştir:
-Misyonerler, memleketimize gelmeden evvel bizim topraklarımız, onlarınsa İncil’leri vardı. “Gözlerinizi yumun ve bizi dinleyin!” dediler.
Gözlerimizi yumduk ve onları dinledik.
Şimdi bizim İncil’lerimiz, onların toprakları var…
İşte Sömürgeci Haçlı Batı budur. Bazı ülkelere misyoner olarak bazı yerlere asker, bazısına okul ve bazısına tüccar olarak girdi. Sömürme ve Hıristiyanlaştırma dışında maksadı yoktu.
İslâm ecdadımızsa aksini yaparak elindekini paylaştı.
Çünkü onlar, Peygamber’inden “veren el alan elden hayrlıdır!” dersini almışlardı.
Çünkü İslâm ecdadımız, Sevgili Peygamberimizin -aleyhi’s salatü ve’s selâm- Vedâ Hutbesi’nden kıyamete dek devam edecek cihanşümul dersi almışlardı:
Kimse renginden dolayı, ırkından, servetinden, makamından dolayı kimseden üstün değildi. Üstünlük, ancak ve yalnız takvadaydı; verebilme ve paylaşma da dâhil yüce Allah’ın buyruklarını yerine getirmedeydi.
Biz bugün yine bu ahlâkla Üçüncü Kıtadayız.
Bu ahlakı yaşarsak ve yaşatırsak Beşinci Kıtaya da Yedinci Kıtaya da gideriz.
Nitekim bugün artık dünyanın neresinde ezilmişler, hor görülmüşler, mazlumlar ve mağdurlar sesini duyurmak istiyorlarsa, kendi bayraklarının yanında o muhteşem ve mübarek bayrağımızı da açıyorlar.
Allah, dîni mübini İslâma Bin Yıl Bayraktarlık yapma şerefine nail olmuş bu milleti, yeniden aziz eylesin… Sohbetin tam da burasında merhum Zağra Müftüsü Raci Efendi’nin Tarihçe-i Vak’a-i Zağra adlı hatıratında düşmanın ettiklerini anlatan ok gibi mısraını hatırlamak şart oldu:
-Azîz-i vakt idik, a’da zelil kıldı bizi!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.